Arkadaş! O hutbe-i ezeliyeyi okuyan zât, kâinatın kemalâtını keşfeden canlı bir güneştir. Saadet-i ebediyeyi ihbar ve tebşir ediyor. Nihayetsiz rahmeti keşfetmiş, ilân ediyor. Saltanat-ı rububiyetin mehasininin dellâlı ve esma-i İlahiyenin gizli definelerinin keşşafıdır.
Evet! O Zât (A.S.M.) vazifesi itibariyle, hakkın bürhanı, hakikatın ziyası, hidayetin güneşi, saadetin vesilesidir. Şahsiyet ve hüviyet cihetiyle, muhabbet-i Rahmaniyenin misali, rahmet-i Rabbaniyenin timsali, hakikat-ı insaniyenin şerefi, şecere-i hilkatin en kıymetdar ve kıymetli bahadar bir semeresidir. Tebliğ ettiği dini de hârika bir sür'atle şark ve garbı ihata etmiş, nev'-i beşerin beşte biri kabul etmiştir. Acaba böyle bir zâtın davalarında, nefis ve şeytanın münakaşa ve itirazlarına bir imkân var mıdır?
Mesnevi-i Nuriye
Kemalât: Kemaller, mükemmellikler, olgunluklar, üstünlükler.
Saadet-i ebediye: Bitmez ve tükenmez sonsuz mutluluk, ebedi saadet.
Tebşir: Müjdelemek.
Rahmet: Merhamet, acıma, şefkat etme.
Saltanat-ı rububiyet: Herşeyin sahibi ve terbiyecisi olma hakimiyeti.
Mehasin: İyilikler, güzellikler.
Esma-i İlahiye: Allah’a(cc) ait isimler.
Keşşaf: Keşfedici.
Bürhan: Kesin delil.
Ziya: Işık.
Hidayet: Doğruluk. Kur’anın gösterdiği doğru ve gerçek yol.
Muhabbet-i Rahmaniye: Sonsuz merhamet sahibi olan Allah’ın (cc) sevgisi.
Rahmet-i Rabbaniye: Herşeyin sahibi ve terbiyecisi olan Allah’ın merhameti.
Hakikat-ı insaniye: İnsana ait hakikat, insanla ilgili temel gerçek.
Şecere-i hilkat: Yaratılış ağacı.
Bahadar: Pahalı, değerli.
Semere: Meyve, netice, sonuç.
İhata: Kuşatma, içine alma.
Nev'-i beşer: İnsan türü, insanlar.