+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 6 ve 6

Konu: "Acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür" tarîkıdır.

  1. #1
    Ehil Üye *AHMET* - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2016
    Mesajlar
    3.440

    Standart "Acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür" tarîkıdır.

    [Bu küçücük zeylin büyük bir ehemmiyeti var. Herkese menfaatlidir.]
    Cenab-ı Hakk'a vâsıl olacak tarîkler pek çoktur. Bütün hak tarîkler Kur'andan alınmıştır. Fakat tarîkatların bazısı, bazısından daha kısa, daha selâmetli, daha umumiyetli oluyor. O tarîkler içinde, kasır fehmimle Kur'andan istifade ettiğim "Acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür" tarîkıdır. Evet acz dahi, aşk gibi belki daha eslem bir tarîktir ki; ubudiyet tarîkıyla mahbubiyete kadar gider. Fakr dahi, Rahman ismine îsal eder. Hem şefkat dahi aşk gibi, belki daha keskin ve daha geniş bir tarîktir ki Rahîm ismine îsal eder. Hem tefekkür dahi aşk gibi, belki daha zengin, daha parlak, daha geniş bir tarîktir ki, Hakîm ismine îsal eder. Şu tarîk, hafî tarîkler misillü, "Letaif-i Aşere" gibi on hatve değil ve tarîk-ı cehriye gibi "Nüfus-u Seb'a" yedi mertebeye atılan adımlar değil, belki "Dört Hatve"den ibarettir. Tarîkattan ziyade hakikattır, şeriattır. Yanlış anlaşılmasın: Acz ve fakr ve kusurunu, Cenab-ı Hakk'a karşı görmek demektir. Yoksa onları yapmak veya halka göstermek demek değildir. Şu kısa tarîkın evradı: İttiba-ı sünnettir, feraizi işlemek, kebairi terketmektir. Ve bilhâssa namazı ta'dil-i erkân ile kılmak, namazın arkasındaki tesbihatı yapmaktır.

    Sözler

    Zeyl: Ek, ilâve.
    Menfaat: Fayda, yarar, kâr.
    Vâsıl: Ulaşan, erişen, kavuşan.
    Tarîk: Yol. Tarz, usûl.
    Tarîkat: Manevî terbiye yolu.
    Selâmet: Kurtuluş, tehlikesizlik içinde olma.
    Umumiyet: Genellik, herkesle ilgili olma.
    Kasır: Eksik.
    Fehm: Anlayış.
    Acz: Güçsüzlük, kuvvetsizlik.
    Fakr: Fakirlik, yoksulluk, sayısız ihtiyaçlarını elde edecek imkanı ve gücü olmayan.
    Tefekkür: Düşünmek, düşünceyi hareketlendirmek, düşünceyi çalıştırmak.
    Eslem: En selametli, en sağlam ve güvenli.
    Ubudiyet: Allah'ın(cc) emir ve yasaklarına uymak.
    Mahbubiyet: Sevilirlik, sevilen olmak.
    Rahman: Sayısız nimetlerin sahibi ve bütün varlıkların her türlü ihtiyaçlarının karşılayıcısı olan Allah(cc). Bütün mahlukatına sayısız nimetler veren, nizam ve adâlet sahibi (Allah).
    Îsal: Ulaştırma, kavuşturma.
    Rahîm: Çok merhametli, çok acıyan, çok şefkatli (Allah cc).
    Hakîm: Herşeyi gayeli ve faydalı olarak yerli yerinde yapan (Allah cc).
    Hafî: Gizli, saklı.
    Misillü: Benzeri, gibi.
    Letaif-i Aşere: On latif duygular, on ince ve nazik duygular.
    Hatve: Adım.
    Tarîk-ı cehriye: Yüksek sesle zikir yapan tarikat.
    İttiba-ı sünnet: Peygamberimizin anlayış ve hayat biçimine uyma, (sünnete uyma).
    Feraiz: Dindeki açık ve kesin emirler(farzlar).
    Kebair: Büyük günahlar.
    Ta'dil-i erkân: Namazın bütün rükünleri, esaslarını usulüne uygunca yerine getirerek ve namazın tertib ve düzeninin hakkını vererek kılmak.

  2. #2
    Ehil Üye *AHMET* - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2016
    Mesajlar
    3.440

    Standart

    Birinci Hatveye: ﻓَﻼ َ ﺗُﺰَﻛُّﻮٓﺍ ﺍَﻧْﻔُﺴَﻜُﻢْ Nefislerinizi temize çıkarmayın. (Necm Sûresi: 32.) âyeti işaret ediyor.

    İkinci Hatveye: ﻭَﻻ َ ﺗَﻜُﻮﻧُﻮﺍ ﻛَﺎﻟَّﺬِﻳﻦَ ﻧَﺴُﻮﺍ ﺍﻟﻠَّﻪَ ﻓَﺎَﻧْﺴَﻴﻬُﻢْ ﺍَﻧْﻔُﺴَﻬُﻢْ Allah’ı unutanlar gibi olmayın ki, Allah da onlara kendi âkıbetlerini unutturmuştur. (Haşir Sûresi: 19.) âyeti işaret ediyor.

    Üçüncü Hatveye: ﻣَٓﺎ ﺍَﺻَﺎﺑَﻚَ ﻣِﻦْ ﺣَﺴَﻨَﺔٍ ﻓَﻤِﻦَ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﻭَﻣَٓﺎ ﺍَﺻَﺎﺑَﻚَ ﻣِﻦْ ﺳَﻴِّﺌَﺔٍ ﻓَﻤِﻦْ ﻧَﻔْﺴِﻚَ Sana her ne iyilik erişirse Allah’tandır. Sana her ne kötülük gelirse, o da senin nefsindendir.(Nisâ Sûresi: 79.) âyeti işaret ediyor.

    Dördüncü Hatveye:
    ﻛُﻞُّ ﺷَﻲْﺀٍ ﻫَﺎﻟِﻚٌ ﺍِﻻ َّ ﻭَﺟْﻬَﻪُ Her şey helak olacak - ancak O'nun zatı kalacak. (Kasas Sûresi: 88.)âyeti işaret ediyor.

    Şu dört hatvenin kısa bir izahı şudur ki:


    Birinci Hatvede:
    ﻓَﻼ َ ﺗُﺰَﻛُّﻮٓﺍ ﺍَﻧْﻔُﺴَﻜُﻢْ âyeti işaret ettiği gibi: Tezkiye-i nefs etmemek. Zira insan, cibilliyeti ve fıtratı hasebiyle nefsini sever. Belki evvelâ ve bizzât yalnız zâtını sever, başka herşeyi nefsine feda eder. Mabud'a lâyık bir tarzda nefsini medheder. Mabud'a lâyık bir tenzih ile nefsini meayibden tenzih ve tebrie eder. Elden geldiği kadar kusurları kendine lâyık görmez ve kabul etmez. Nefsine perestiş eder tarzında şiddetle müdafaa eder. Hattâ fıtratında tevdi edilen ve Mabud-u Hakikî'nin hamd ve tesbihi için ona verilen cihazat ve istidadı, kendi nefsine sarfederek ﻣَﻦِ ﺍﺗَّﺨَﺬَ ﺍِﻟَﻬَﻪُ ﻫَﻮَﻳﻪُ Nefsinin arzusunu kedisine ma’bud edinip onun her emrine uyan kimse. (Furkan Sûresi: 43.) sırrına mazhar olur. Kendini görür, kendine güvenir, kendini beğenir. İşte şu mertebede, şu hatvede tezkiyesi, tathiri: Onu tezkiye etmemek, tebrie etmemektir.


    Tezkiye-i nefs: Kendini temize çıkarmak, kendini aklamak, kendini kusursuz görmek.
    Cibilliyet: Yaratılış, maya.
    Hasebiyle: Dolayısıyla, gereğince.
    Evvelâ: İlk önce, birinci olarak.
    Bizzât: Doğrudan kendisi.
    Mabud: İbadet edilen, kulluk yapılan (Allah cc).
    Tenzih: Her türlü eksikliklerden ve kusurlardan uzak tutma.
    Meayib: Ayıplar, kusurlar.
    Tebrie: Temiz ve suçsuz olduğunu meydana çıkarmak.
    Perestiş: Çok büyük sevgi ve saygı besleme.
    Mabud-u Hakikî: Gerçek ibadet(kulluk) edilmeye layık olan Allah (cc).
    Hamd: Şükür, övme.
    Cihazat: Cihazlar, aletler, madi(dil, göz vs.) ve manevî(kalb , vicdan vs.) organlar.
    İstidad: Kabiliyet, yetenek.
    Hatve: Adım.
    Tezkiye: Temize çıkarmak, aklamak.
    Tathir: Temizleme.


  3. #3
    Ehil Üye *AHMET* - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2016
    Mesajlar
    3.440

    Standart

    İkinci Hatvede:
    ﻭَﻻ َ ﺗَﻜُﻮﻧُﻮﺍ ﻛَﺎﻟَّﺬِﻳﻦَ ﻧَﺴُﻮﺍ ﺍﻟﻠَّﻪَ ﻓَﺎَﻧْﺴَﻴﻬُﻢْ ﺍَﻧْﻔُﺴَﻬُﻢْ Allah’ı unutanlar gibi olmayın ki, Allah da onlara kendi âkıbetlerini unutturmuştur. (Haşir Sûresi: 19.) dersini verdiği gibi: Kendini unutmuş, kendinden haberi yok. Mevti düşünse, başkasına verir. Fena ve zevali görse, kendine almaz. Ve külfet ve hizmet makamında nefsini unutmak, fakat ahz-ı ücret ve istifade-i huzuzat makamında nefsini düşünmek, şiddetle iltizam etmek, nefs-i emmarenin muktezasıdır. Şu makamda tezkiyesi, tathiri, terbiyesi; şu haletin aksidir. Yani nisyan-ı nefs içinde nisyan etmemek. Yani huzuzat ve ihtirasatta unutmak ve mevtte ve hizmette düşünmek.

  4. #4
    Ehil Üye *AHMET* - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2016
    Mesajlar
    3.440

    Standart

    Dördüncü Hatvede:
    ﻛُﻞُّ ﺷَﻲْﺀٍ ﻫَﺎﻟِﻚٌ ﺍِﻻ َّ ﻭَﺟْﻬَﻪُ dersini verdiği gibi: Nefs, kendini serbest ve müstakil ve bizzât mevcud bilir. Ondan bir nevi rububiyet dava eder. Mabuduna karşı adavetkârane bir isyanı taşır. İşte gelecek şu hakikatı derketmekle ondan kurtulur. Hakikat şöyledir ki: Herşey nefsinde mana-yı ismiyle fânidir, mefkuddur, hâdistir, madumdur. Fakat mana-yı harfiyle ve Sâni'-i Zülcelal'in esmasına âyinedarlık cihetiyle ve vazifedarlık itibariyle şahiddir, meşhuddur, vâciddir, mevcuddur. Şu makamda tezkiyesi ve tathiri şudur ki: Vücudunda adem, ademinde vücudu vardır. Yani kendini bilse, vücud verse; kâinat kadar bir zulümat-ı adem içindedir. Yani vücud-u şahsîsine güvenip Mûcid-i Hakikî'den gaflet etse; yıldız böceği gibi bir şahsî ziya-yı vücudu, nihayetsiz zulümat-ı adem ve firaklar içinde bulunur, boğulur. Fakat enaniyeti bırakıp, bizzât nefsi hiç olduğunu ve Mûcid-i Hakikî'nin bir âyine-i tecellisi bulunduğunu gördüğü vakit, bütün mevcudatı ve nihayetsiz bir vücudu kazanır. Zira bütün mevcudat, esmasının cilvelerine mazhar olan Zât-ı Vâcib-ül Vücud'u bulan, herşeyi bulur.

    SÖZLER /Yirmialtıncı Söz / Zeyl'den


  5. #5
    Ehil Üye *AHMET* - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2016
    Mesajlar
    3.440

    Standart

    Hâtime
    Şu acz, fakr, şefkat, tefekkür tarîkındaki dört hatvenin izahatı; hakikatın ilmine, şeriatın hakikatına, Kur'anın hikmetine dair olan yirmialtı aded Sözler'de geçmiştir. Yalnız şurada bir-iki noktaya kısa bir işaret edeceğiz. Şöyle ki:

    Hatime: Sonuç, son.
    Acz: Güçsüzlük, kuvvetsizlik.
    Fakr: Fakirlik, yoksulluk, sayısız ihtiyaçlarını elde edecek imkanı ve gücü olmayan.
    Tefekkür: Düşünmek, düşünceyi hareketlendirmek, düşünceyi çalıştırmak.
    Hatve: Adım.
    İzahat: İzahlar, açıklamalar.
    Şeriat: Allah'tan(cc) gelen emir ve yasaklarla ilgili kurallar topluluğu.



    Evet şu tarîk daha kısadır. Çünki dört hatvedir. Acz, elini nefisten çekse, doğrudan doğruya Kadîr-i Zülcelal'e verir. Halbuki en keskin tarîk olan aşk, nefisten elini çeker, fakat maşuk-u mecazîye yapışır. Onun zevalini bulduktan sonra Mahbub-u Hakikî'ye gider. Hem şu tarîk daha eslemdir. Çünki nefsin şatahat ve bâlâ-pervazane davaları bulunmaz. Çünki acz ve fakr ve kusurdan başka nefsinde bulmuyor ki, haddinden fazla geçsin. Hem, bu tarîk daha umumî ve cadde-i kübradır. Çünki kâinatı ehl-i vahdet-ül vücud gibi, huzur-u daimî kazanmak için i'dama mahkûm zannedip, "Lâ mevcude illâ Hû" hükmetmeye veyahut ehl-i vahdet-üş şuhud gibi, huzur-u daimî için kâinatı nisyan-ı mutlak hapsinde hapse mahkûm tahayyül edip, "Lâ meşhude illâ Hû" demeye mecbur olmuyor. Belki i'damdan ve hapisten gayet zahir olarak Kur'an afvettiğinden, o da sarf-ı nazar edip ve mevcudatı kendileri hesabına hizmetten azlederek Fâtır-ı Zülcelal hesabına istihdam edip, esma-i hüsnasının mazhariyet ve âyinedarlık vazifesinde istimal ederek mana-yı harfî nazarıyla onlara bakıp, mutlak gafletten kurtulup huzur-u daimîye girmektir; herşeyde Cenab-ı Hakk'a bir yol bulmaktır.

    Tarîk: Yol.
    Acz: Güçsüzlük, kuvvetsizlik.
    Kadîr-i Zülcelal: Sonsuz büyüklük ve yücelik sahibi ve her şeye kudreti(gücü) yeten Allah(cc).
    Maşuk-u mecazî: Gerçekte layık olmadığı halde aşk derecesinde sevilen, gerçek sevgiye layık olmayan sevgili.
    Zeval: Sona erme, son bulma.
    Mahbub-u Hakikî: Gerçek sevilen, gerçek sevgili.
    Eslem: En sağlam ve güvenli.
    Şatahat: Manevî sarhoşluk(kendinden geçme) anında söylenen ölçüsüz sözler.
    Bâlâ-pervazane: Yükseklerde uçarcasına, kendini yükseltircesine.
    Fakr: Fakirlik, yoksulluk, sayısız ihtiyaçlarını elde edecek imkanı ve gücü olmayan.
    Cadde-i kübra: Kur'an yolu. Sahabe ve Peygamber vârisi olan büyük zatların, müçtehidlerin yolu. *Büyük cadde.
    Ehl-i vahdet-ül vücud: Allah'tan(cc) başka varlığın olmadığını ve var olan yanlız Allah olduğunu diyen tasavvufçular.
    Lâ mevcude illâ Hû: O'dan başka mevcud yoktur, Allah'tan(cc) başka varlık yoktur.
    Nisyan-ı mutlak: Tamamıyla unutmak, tam olarak hatırdan çıkarmak.
    Tahayyül: Hayale getirmek, hayalde canlandırmak.
    Lâ meşhude illâ Hû: O'ndan başka görünen yoktur, Allah'tan(cc) başka görünen yoktur.
    Zahir: Açık, görünür, görünen, belli.
    Sarf-ı nazar: Görmemezlikten gelme, vazgeçme.
    Fâtır-ı Zülcelal: Sonsuz yüce ve büyük yaratıcı.
    Mazhariyet: Mazhar olma, nail olma, şereflenme.
    Âyinedar: Ayna görevi yapan.
    İstimal: Kullanma.
    Mana-yı harfî: Kendinden başkasını gösteren mana, bir şeyin kendini değil başkasını tanıtıp belirten manası.
    Gaflet: Düşüncesizlik ve ihmal sebebiyle, içinde bulunduğu gerçeklerden habersiz olma.



    Elhasıl:
    Mevcudatı mevcudat hesabına hizmetten azlederek, mana-yı ismiyle bakmamaktır.



  6. #6
    Müdakkik Üye ercanahmet - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2020
    Mesajlar
    847

    Standart

    TEFEKKÜR: Fikretmek. Düşünmek. Fikri harekete getirmek. (Tefekkür, gafleti izâle eder. Dikkat, teemmül; evham zulümâtını dağıtıyor. Lâkin nefsinde, bâtınında hususî ahvalinde tefekkür ettiğin zaman derinden derine tafsilât ile tetkikat yap. Fakat afâkî, haricî, umûmî ahvalâta teemmül ettiğin vakit sathî, icmalî düşün, tafsilâta geçme. Çünki; icmâlde, fezlekede olan kıymet ve güzellik tafsilâtında yoktur. Hem de âfâkî tefekkür, dipsiz denize benziyor; Sahili yoktur. İçine dalma boğulursun. Arkadaş; Nefsî tefekkürde tafsilâtlı, âfâkî tefekkürde ise icmâlî yaparsan, vahdete takarrüb edersin. Aksini yaptığın takdirde kesret fikrini dağıtır. Evham seni havalandırır. Enâniyetin kalınlaşır. Gafletin kuvvet bulur, tabiata kalbeder. İşte dalâlete îsal eden kesret yolu budur. M.N.). "Bir saat tefekkür bir sene nâfile ibâdetten hayırlıdır" (Hadîs-i şerif meâli.)

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. ..."Acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür" tarîkıdır.
    By fanidünya... in forum Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri
    Cevaplar: 10
    Son Mesaj: 07.06.20, 06:50
  2. "Ene" ve "Zerre"den İbaret Bir "Elif" Bir "Nokta"dır.
    By Ene-Zerre in forum Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri
    Cevaplar: 29
    Son Mesaj: 21.04.17, 21:29
  3. Hayatıyla bir "Elif" yazar, "Vav" vuslatıyla yürür, yüreği "Hu" okur..
    By gamze-i_dilruzum in forum İslami Nitelikli Yazılar
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 21.04.17, 21:28
  4. "Acz, fakr, naks" kavramlarını açıklar mısınız?
    By _vatan_ in forum Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21.06.14, 02:15
  5. Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 05.09.08, 14:57

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Var
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0