...
Medh-u Sena O’na layıktır.
Hak ile iştigal etmezsen
batıl seni istila eder...
İ. Şafii.
ELHAMDÜ-LİLLÂH: Kısaca meâli: Her ne kadar hamd ve şükür varsa, ezelden ebede ve kimden kime olursa olsun hepsi Allah'a mahsustur. İmân, şükür, hamd, memnûniyet ifâde eden bir âyettir. (Bak: Hamd ve Sübhânallah.)
HAMD: Medih, öğmek. Cenâb-ı Hakka karşı kulların memnuniyet ve sevinçlerini ve O'na hamd ve şükür ile medihlerini bildirmeleri, senâ etmeleri. (Bak: Elhamdulillâh) (Hamd'in en meşhur mânası; sıfat-ı kemâliyeyi izhar etmektir. Şöyle ki, Cenab-ı Hak insanı kâinata câmi' bir nüsha ve onsekizbin âlemi hâvi kitabına, bir fihriste olarak yaratmıştır. Ve esmâ-i Hüsnâdan her birisinin tecelligahı olan her bir âlemden bir örnek, bir nümûne insanın cevherinde vedia bırakmıştır. Eğer insan, maddi ve manevi her bir uzvunu Allahın emrettiği yere sarfetmekle hamdin şubelerinden olan "şükr-ü örfi" yi ifâ ve şeriata intisab ederse, insanın cevherinde vedi'a bırakılan o örneklerin her birisi kendi âlemine bir pencere olur. İnsan o pencereden o âleme bakar. Ve o âleme tecellî eden sıfatla, o âlemden tezahür eden isme bir mir'at ve bir âyine olur. O vakit insan; ruhu ile, cismi ile, âlemi şehadet ve Âlemi Gayba bir hülâsa olur. Ve her iki âleme tecelli eden insana da tecelli eder. İşte bu cihetle insan, sıfat-ı kemâliye-i İlâhiyyeye hem mazhar hem müzhir olur. İ.İ). (.... Hamd ve senâ medih ve minnet O'na mahsustur, O'na layıktır. Demek nimetler O'nundur, O'nun hazinesinden çıkar hazine ise dâimidir).
HAMD Ü SENÂ: Cenâb-ı Hakka hamd ve O'nu isimleriyle medh etmek.
Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)