39- Dünyaca havas tanınan insanlardaki meziyet, sebeb-i tevazu' ve mahviyet iken; tahakküm ve tekebbüre sebeb olmuştur. Fukaranın aczi, avamın fakrı sebeb-i merhamet ve ihsan iken; esaret ve mahkûmiyetlerine müncer olmuştur.
40- Bir şeyde mehasin ve şeref hasıl oldukça, havassa peşkeş ederler; seyyiat olsa, avama taksim ederler.
41- Gaye-i hayal olmazsa veyahut nisyan veya tenasi edilse; ezhan enelere dönüp etrafında gezerler.
42- Bütün ihtilalat ve fesadın asıl madeni ve bütün ahlâk-ı rezilenin muharrik ve menba'ı tek iki kelimedir:
Birinci Kelime: "Ben tok olsam, başkası açlıktan ölse bana ne!"
İkinci Kelime: "İstirahatim için zahmet çek; sen çalış, ben yiyeyim."
Birinci kelimenin ırkını kesecek tek bir devası var ki, o da vücub-u zekattır.
İkinci kelimenin devası, hurmet-i ribadır. Adalet-i Kur'aniye âlem kapısında durup, ribaya "Yasaktır, girmeye hakkın yoktur" der. Beşer bu emri dinlemedi, büyük bir sille yedi. Daha müdhişini yemeden, dinlemeli!..
Mektubat
Havas: Toplumun yüksek kısmı, zenginler, ilim sahipleri.
Sebeb-i tevazu': Alçakgönüllülük sebebi.
Tahakküm: Zorbalık, baskı.
Tekebbür: Kibirlenmek, büyüklenmek, kendini büyük görmek.
Avam: Halktan olan. Fakirler sınıfından olan. Cahil tabakadan olan.
Sebeb-i merhamet: Merhamet sebebi.
İhsan: İyilik, lütuf, bağışlama, cömertlik.
Müncer: Sürüklenen, götüren, varan, son bulan, sonuçlanan.
Mehasin: İyilikler, güzellikler, iyi ahlaklar.
Seyyiat: Günahlar, kötülükler, suçlar.
Gaye-i hayal: Hayaldaki tek gaye, hayal edilen gaye.
Nisyan: Unutmak, hatırdan çıkarmak.
Tenasi: Unutmak, unutmuş görünme.
Ezhan: Zihinler, anlayışlar, anlamalar.
Ene: Ben, benlik.
İhtilalat: Ayaklanmalar, isyanlar, karışıklıklar.
Ahlâk-ı rezile: Rezil ahlâk.
Muharrik: Hareket ettiren, harekete getiren.
Menba'ı: Kaynağı.
Deva: İlaç, çare.
Vücub-u zekat: Verilmesi Allah tarafından emredilmiş olan zekât.
Hurmet-i riba: Faizin haram olması.
Adalet-i Kur'aniye: Kur'an adaleti.
Riba: Faiz.
Beşer: İnsan.
Sille: Tokat, şamar.