Mucizevî eserler veren bir kâtip, üç yüz bin çeşit kitab?, bîr saatte, hiç birini bir diğerine kar?şt?rmadan, noksans?z bir şekil­de yazsa, o kâtibin, suya düşüp yaz?lan dağ?lm?ş bu- kitab?n? çok kolay ve çabuk bir şekilde tekrar yazmas?n? ak?ldan uzak gör­mek, o katibin gözle görünen ?craat?ndan hiçbir şey anlamamak­t?r ve ayn? zamanda ahmakl?kt?r.
Veya, muhteşem bir sultan?n, denizleri kald?r?p yerlerine dağlar kurduğunu, dağlan denizlere çevirdiğini, bir sayfadan bir diğer sayfaya geçiyor gibi zemin yüzünü değiştirdiğini gördükten sonra, o sultan?n ziyafet sofras?na iştirak edecek olan davetlile­rin geçtiği bir vadiye yuvarlanan ve onlar?n yolunu kapatan taş? kald?rmaya gücü yetmeyeceğine zannetmek, idrak gözünün çok berrak seyredebileceği bir hakikati görememektir.
Veya, kara, deniz ve hava kuvvetlerine sahip bir orduyu, bü­tün teçhizat, silah ve talimiyle bir günde haz?rlay?p kuran bir kumandan?n, istirahat için dağ?tt?ğ? ordusunu, bir düdük sesiyle toplayamayacağ?na ihtimal vermek divaneliktir.
Aynen öyle de, k?ş?n beyaz sayfas?n? çevirip, bahar?n ve yaz?n yeşil sahifesinde, üç yüz bin çeşit mahlukat?, birbirine kar?şt?r­madan yazan, binlerce çeşit ağac?n program?n? küçücük bir çe­kirdekte, insanlar?n hayatlar?n? hafizalannda kaydedip muhafaza eden, dünyay? bir sapan taş? gibi çeviren, hayat sahiplerini bir ordu gibi yoktan yaratan bir zat?n, dünya sayfas?n? kapat?p yeni bir sayfa açmas?, vefat edenlerin as?llar?n? ve ruhlar?n? muhafa­zas?, rahmetinin, kudretinin, hikmetinin, izzetinin ve vaadinin neticesidir. O âlemin varl?ğ? bu âlemden daha aşikard?r. (10.Söz 9.Hakikat)