ÂYET-? KER?ME MEÂL?
Doğrusu o Peygamber, hakk? getirmiş ve kendisinden önceki peygamberleri tasdik etmişti.
Sâffât Sûresi: 37
24.11.2006
HAD?S-? ŞER?F MEÂL?
?ki nimet vard?r ki, insanlar?n çoğu onlar hakk?nda aldan?yorlar: S?hhat ve boş vakit.
Câmi'ü's-Sağîr, c: 3, 3807
24.11.2006
En büyük muallim: Hz. Muhammed (asm)
Hem mâdem Hal?k?m?z, bize en büyük muallim ve en mükemmel üstad ve şaş?rmaz ve şaş?rtmaz en doğru rehber olarak Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm? tâyin etmiş ve en son elçi olarak göndermiş; biz dahi, ilmelyakîn mertebesinden, aynelyakîn ve hakkalyakîn mertebelerine terakkî ve tekemmül etmek üzere herşeyden evvel bu üstâd?m?zdan, Hal?k?m?zdan sorduğumuz suâli sormakl?ğ?m?z lâz?m geliyor. Çünkü, o Zât (a.s.m.), Hal?k?m?z taraf?ndan herbiri birer nişâne-i tasdik olan bin mu’cizât?yla, Kur’ân’?n bir mu’cizesi olarak, Kur’ân’?n hak ve kelâmullah olduğunu ispat ettiği gibi; Kur’ân dahi, k?rk nevî i’câz ile, o Zât?n (a.s.m.) bir mu’cizesi olup, o Zât?n (a.s.m.) doğru ve Resûlullah olduğunu ispat ederek, ikisi beraber, biri âlem-i şehâdet lisân?--bütün hayat?nda bütün enbiyâ ve evliyân?n tasdikleri alt?nda--diğeri âlem-i gayb lisân?--bütün semâvî fermanlar?n ve kâinat hakîkatlerinin tasdikleri içinde--binler âyât?yla iddiâ ve ispat ettikleri hakîkat-i haşriye, elbette güneş ve gündüz gibi bir katiyettedir.
Tarihçe-i Hayat, s. 393
***
Yedinci Reşha: ?şte, bak: Şu cezîre-i vâsiada vahşî ve âdetlerine mutaass?b ve inadc? muhtelif akvâm?, ne çabuk âdât ve ahlâk-? seyyie-i vahşiyânelerini def’aten kal’ ve ref’ ederek bütün ahlâk-? hasene ile teçhiz edip bütün âleme muallim ve medenî ümeme üstad eyledi. Bak, değil zâhirî bir tasallut, belki ak?llar?, ruhlar?, kalbleri, nefisleri feth ve teshîr ediyor. Mahbub-u kulûb, muallim-i ukùl, mürebbî-i nüfûs, sultan-? ervâh oldu.
Mektubat, s. 196
***
Alimlerden sonra muallimler risâleye ihtiyaçlar?n? hissetmeye başlad?klar?n? çok emareler var.
Emirdağ Lahikas?, s. 115
Lügatçe:
Hal?k: Yarat?c?
ilmelyakîn: Bir şeyi ilim ve delil ile kesin olarak bilme.
aynelyakîn: Gözle görür derecede bilme.
hakkalyakîn: Marifet mertebesinin en yükseği; bir şeyi yaşayarak, içine girerek, doğruluğundan şüpheye asla yer b?rakmayacak biçimde kesin olarak bilme.
cezîre-i vâsia: Geniş yar?mada.
akvâm: Kavimler.
âdât: Âdetler.
ahlâk-? seyyie-i vahşiyâne: Vahşî kötü ahlâk.
kal’: Koparma, temelinden y?k?p atma.
ümem: Ümmetler, toplumlar.
mahbub-u kulûb: Kalblerin sevgilisi.
muallim-i ukùl: Ak?llar?n öğretmeni.
mürebbî-i nüfûs: Nefislerin terbiye edicisi.
sultan-? ervâh: Ruhlar?n sultan?.
24.11.2006
kaynak:yeniasya gazetesi