Âyet-i Kerime Meâli


Kitap ehli olanlar, “Yahudi ve Hristiyan olun ki doğru yolu bulasınız" dediler. De ki: Doğrusu biz bütün bâtıl dinlerden uzaklaşmış olarak İbrahim'in dinine uyarız. Çünkü O müşriklerden değildi.

Bakara Sûresi: 135


24.12.2009



İntihar neden caiz değil?

Cenâb-ı Hak sana ibâha sûretinde verdiği hayatı intiharla hâtime çekemezsin, gözünü çıkaramazsın ve mânen gözü kör etmek demek olan gözü Verenin rızası haricinde harama sarf edemezsin.
Ey insan ve ey nefsim, muhakkak bil ki:
Cenâb-ı Hakkın sana in’âm ettiği vücudun, cismin, âzaların, malın ve hayvânâtın ibâhadır, temlik değildir. Yani, istifaden için kendi mülkünü senin eline vermiş, istifade et diye ibâha etmiş. Senin gibi, idare etmekten hakikaten âciz ve tedbirden cidden câhil bir şahsa temlik etmemiş. Çünkü, mülk olarak verseydi, idaresini sana bırakmak lâzım gelirdi.
Acaba en kolay, en zâhir ve daire-i ihtiyar ve şuurda dahil olan bir midenin idaresini yapamadığın halde, nasıl göz ve kulak gibi daire-i ihtiyar ve şuurun haricinde idare isteyen şeylere mâlik olabilirsin?
Madem sana verilen hayat ve hayatın levâzımatı temlik değil, ibâhadır. Elbette ibâhanın düsturuyla hareket etmek lâzımdır. Yani, nasıl bir zat, ziyafete misafirleri dâvet eder. Onlara, meclis ziyafetindeki eşyadan ve ziyafetten istifadeyi ibâha ediyor, temlik etmiyor. İbâha ve ziyafetin kaidesi ise, mihmandarın rızası dahilinde tasarruf etmektir. Öyleyse israf edemez, başkasına ikram edemez, sofradan kaldırıp başkasına sadaka veremez, dökemez, zâyi edemez. Eğer temlik olsaydı, yapabilirdi ve kendi arzusuyla hareket edebilirdi.
Aynen bunun gibi, Cenâb-ı Hak sana ibâha sûretinde verdiği hayatı intiharla hâtime çekemezsin, gözünü çıkaramazsın ve mânen gözü kör etmek demek olan gözü verenin rızası haricinde harama sarf edemezsin. Ve hâkezâ, kulağı ve dili ve bunlar gibi cihazâtı harama sarf etmekle mânen öldüremezsin. Ve eti yenilmeyen hayvanını lüzumsuz tâzip edip katledemezsin. Ve hâkezâ, bütün sana verilen nimetler, bu misafirhane-i dünyanın sahibi olan Mihmandar-ı Kerîm-i Zülcelâlin kavânîn-i şeriatı dairesinde tasarruf etmek gerektir.
Barla Lâhikası, s. 522, Mektub No: 251; Lem’alar, s. 334
***
İ’lem eyyühe’l-aziz!
Cenâb-ı Hakk’ın sana in’âm ettiği vücutla vücuda lâzım olan şeyler, temlik sûretiyle değildir. Yani, senin mülkün ve malın olup istediğin gibi tasarruf etmek için verilmemiştir. Ancak, o gibi nimetlerde, Allah’ın rızasına muvafık tasarruf edilebilir.
Ey arz ve semanın kayyumu olan Allah’ım! Seni ve Senin bütün masnuatını ve mahlûkatını şahit tutarak ilân ederiz ki, Sen, kendisinden başka hiçbir hak mabud bulunmayan Allah’sın. Sen birsin, şerikin yoktur. Günahlarımızın affı için Sana dönüyor ve istiğfar ediyoruz. Âlemlere rahmet olarak gönderdiğin Muhammed’in, Senin kulun ve resûlün olduğuna da şehadet ediyoruz. Allah’ım, onun hürmetine nasıl münasip ve Senin rahmetine nasıl lâyıksa, ona ve bütün âl ve ashabına öylece salât ve selâm et.
Evet, bir misafir, ev sahibinin iznine ve rızasına muvafık olmayacak derecede, yemeklerde ve sâir şeylerde israf edemez.

Mesnevî-i Nuriye, s. 92, (yeni tanzim, s. 173