+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 2 ve 2

Konu: Görmediğimi Yazmadım!

  1. #1
    Ehil Üye Barla - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2007
    Mesajlar
    1.108

    Standart Görmediğimi Yazmadım!

    *Gördüm ve hissettim ve hakkalyakin zevk ettim ki, bekamın lezzeti ve saadeti, aynen ve daha mükemmel bir tarzda Bâkî-i Zülkemâlin bekasına ve benim Rabbim ve İlâhım olduğuna tasdik ve imanımda ve iz'ânımda vardı...
    *
    Bu da güzeldir
    cümlesi namaz tesbihatında okunurken inkişaf eden lâtif bir nükteyi uzaktan uzağa gördüm. Tamamını tutamadım, fakat işaret nevinden bir iki cümlesini söyleyeceğim.
    Gördüm ki, gece âlemi, dünyanın yeni açılmış bir menzili gibidir. Yatsı namazında o âleme girdim. Hayalin fevkalâde inbisatından ve mahiyet-i insaniyenin bütün dünya ile alâkadarlığından, koca dünyayı, o gecede bir menzil gibi gördüm

    Bismillahirrahmanirrahim'in bir cilvesini şöyle gördüm ki: Kâinat sîmâsında, arz sîmâsında ve insan sîmâsında, birbiri içinde, birbirinin numunesini gösteren üç sikke-i rubûbiyet var.

    Gördüm ki, âlem-i misâl, nihayetsiz fotoğraflar ve herbir fotoğraf hadsiz hâdisât-ı dünyeviyeyi aynı zamanda, hiç karıştırmayarak alıyor. Binler dünya kadar büyük ve geniş bir sinema-i uhreviye; ve fâniyâtın, fânî ve zâil hallerini ve vaziyetlerini ve geçici hayatlarının meyvelerini sermedî temâşâgâhlarda ve Cennette saadet-i ebediye ashâblarına dünya mâceralarını ve eski hâtıralarını, levhaları ile gözlerine göstermek için pek büyük bir fotoğraf makinesi olarak bildim.



    şya, vücud ve teşahhusâtlarında, nihayetsiz imkânât yolları içinde mütereddit, mütehayyir, şekilsiz bir sûrette iken birden bire gayet muntazam, hakîmâne öyle bir teşahhus vechi veriliyor ki; meselâ, herbir insanın yüzünde bütün ebnâ-i cinsinden herbirisine karşı birer alâmet-i fârika o küçük yüzde bulunduğu ve zâhir ve bâtın duygularıyla kemâl-i hikmetle teçhiz edildiği cihetle, o yüz, gayet parlak bir sikke-i ehadiyet olduğunu ispat eder. Herbir yüz, yüzer cihetle bir Sâni-i Hakîmin vücuduna şehâdet ve vahdetine işaret ettikleri gibi, bütün yüzlerin heyet-i mecmûasıyla izhâr ettikleri o sikke bütün eşyanın Hâlıkına mahsus bir hâtem olduğunu akıl gözüne gösterir.

    Hem gördüm ki, küre-i arz, şu hareketle, sinema levhalarını gösteren bir makine vaziyetini aldı, bütün semâvâtı harekete getirdi, bütün yıldızları muhteşem bir ordu gibi sevke başladı. Öyle şirin ve yüksek manzaraları gösterdi ki, ehl-i fikri mest ve hayran eder. Fesübhânallah dedim, ne kadar az bir masrafla ne kadar çok ve büyük ve garip ve acip, âli ve gali işler görülüyor!


    sizde üstad hz.lerinin gördüklerini ekleyiniz
    Nurlarla alâkadar olduğum zamanlarda, dünyevî bütün lezzetlerin fevkinde büyük bir zevk ve havâssımda azîm bir şevk hissediyorum...

  2. #2
    Ehil Üye Barla - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2007
    Mesajlar
    1.108

    Standart

    Bir vakit ihtiyarlık, gurbet, hastalık, mağlûbiyet gibi vücudumu sarsan ârızalar bir gaflet zamanıma rast gelip, şiddetli alâkadar ve meftun olduğum vücudum, belki mahlûkatın vücudları ademe gidiyor diye, elîm bir endişe verirken, yine âyet-i Hasbiyeye müracaat ettim. Dedi: "Mânama dikkat et ve İmân dürbünüyle bak."
    Ben de baktım ve İmân gözüyle gördüm ki, bu zerrecik vücudum hadsiz bir vücudun aynası ve nihayetsiz bir inbisatla hadsiz vücudları kazanmasına bir vesile ve kendinden daha kıymettar, bâki, müteaddit vücudları meyve veren bir kelime-i hikmet hükmünde bulunduğunu ve mensubiyet cihetiyle bir an yaşaması ebedî bir vücud kadar kıymettar olduğunu ilmelyakîn ile bildim.



    Bir zaman, Eskişehir Hapishanesinin penceresinde, bir Cumhuriyet Bayramında oturmuştum. Karşısındaki lise mektebinin büyük kızları, onun avlusunda gülerek raksediyorlardı. Birden, mânevî bir sinema ile elli sene sonraki vaziyetleri bana göründü. Ve gördüm ki, o elli altmış kızlardan ve talebelerden kırk ellisi, kabirde toprak oluyorlar, azap çekiyorlar. Ve on tanesi, yetmiş seksen yaşında çirkinleşmiş, gençliğinde iffetini muhafaza etmediğinden sevmek beklediği nazarlardan nefret görüyorlar kat'î müşahede ettim. Onların o acınacak hallerine ağladım. Hapishanedeki bir kısım arkadaşlar ağladığımı işittiler. Geldiler, sordular. Ben dedim: "Şimdi beni kendi halime bırakınız, gidiniz."
    Evet, gördüğüm hakikattır, hayal değil. Nasıl ki bu yaz ve güzün âhiri kıştır; öyle de, gençlik yazı ve ihtiyarlık güzünün arkası kabir ve berzah kışıdır. Geçmiş zamanın elli sene evvelki hadisatı sinema ile hal-i hazırda gösterildiği gibi, gelecek zamanın elli sene sonraki istikbal hadisatını gösteren bir sinema bulunsa, ehl-i dalâlet ve sefahetin elli altmış sene sonraki vaziyetleri onlara gösterilseydi, şimdiki güldüklerine ve gayr-ı meşru keyiflerine nefretle ve teellümlerle ağlayacaklard
    Nurlarla alâkadar olduğum zamanlarda, dünyevî bütün lezzetlerin fevkinde büyük bir zevk ve havâssımda azîm bir şevk hissediyorum...

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Var
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0