+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 7 ve 7

Konu: Suâl: Diyorsun ki: "Teklif Saadet İçindir. Halbuki Ekser-i Nasın Şekavetine Sebep

  1. #1
    Dost NuR_CihaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2008
    Mesajlar
    39

    Standart Suâl: Diyorsun ki: "Teklif Saadet İçindir. Halbuki Ekser-i Nasın Şekavetine Sebep

    "Cenab-ı Hak, kullarını irşad ve ikaz etmek üzere, sivrisinek gibi hakir, kıymetsiz bir hayvanla veya bir mahlukla misal getirmeyi, kafirlerin keyfi için terk etmez. İmanı olanlar, onun, Rablerinden hak olduğunu bilirler. Amma kafirler, 'Allah bu gibi hakir misallerden neyi irade etmiştir?' diyorlar. Allah, onunla çoklarını dalalete atar ve çoklarını da hidayete götürür. Fakat fasıklardan maada dalalete attığı yoktur.''(bakara 26)
    Bugün bir daha olamayacağın kadar gençsin
    Yarının hatırı için bunu iyi kullan...


  2. #2
    Dost NuR_CihaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2008
    Mesajlar
    39

    Standart

    Her kim inayet-i ezeliye ile rububiyet-i İlahiyeyi göz önüne getirip Allah canibinden kudretin azameti altında bakarsa, bauda (sivri sinek) ve emsaliyle getirilen temsillerin, belagat kanunlarına muvafık ve Cenab-I Haktan hak olduğunu tasdik eder. Fakat her kim nefsinin emri altında mümkinatı nazara alarak bakarsa, şüphesiz vehimler onu havalandırır, dalaletin bataklığına atar.

    Bu iki taife insanların misli, şöyle iki şahsın misline benzer ki: Onlardan birisi yukarıya, diğeri aşağıya gider. Her ikisi de pek çok su arklarını görürler. Yukarıya giden şahıs, doğru çeşmenin başına gider, suyun menbaını bulur; tatlı, temiz bir su olduğunu anlar. Sonra o çeşmeden teşaub edip dağılan bütün arkların temiz ve tatlı olduklarına hükmeder ve hangi arka tesadüf ederse, tatlı ve temiz olduğunda tereddüt etmez. İşte bu itibarla, kendisine vehimler tasallut etmezler. Aşağıya giden öteki şahıs ise, arklara bakar, suyun menbaını göremediğinden, her rastgeldiği ark suyunun tatlı olup olmadığını anlamak için delilleri, emareleri aramaya mecbur olur. Bundan dolayı vehimlere maruz kalır. Edna bir vehim, o kafasızı yoldan çıkarır. Yahut o iki taifenin misali, ellerinde bir ayna bulunan iki şahsın misaline benzer ki, birisi aynanın şeffaf yüzüne bakar, içinde kendisini gördüğü gibi çok şeyleri de görebilir. Öteki adam ise, aynanın renkli yüzüne bakar, birşey anlayamaz.

    Hülasa: Allah'ın sun'una, ef'aline, kelamına, temsilatına, üsluplarına, inayet ve rububiyetini mülahaza etmekle beraber, Allah'ın canibinden bakmak lazımdır. Bu bakış da, ancak nur-u imanla olur. Bu itibarla, vehimler olsa bile, ancak örümcek ağının kıymet ve kuvvetinde olur. Eğer mümkinat cihetinden cüz'i fikriyle müşteri nazarıyla bakarsa, zayıf bir vehim bile onun nazarında bir dağ gibi olur. Cudi Dağını gözün rüyetinden men eden sineğin kanadı gibi, zayıf, küçük bir vehim de hakikati onun gözünün görmesinden setreder.
    Bugün bir daha olamayacağın kadar gençsin
    Yarının hatırı için bunu iyi kullan...


  3. #3
    Dost NuR_CihaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2008
    Mesajlar
    39

    Standart

    Alçak nefis tarafından herşeyi karanlıklı gösteren küfür zulmetiyle temsilat-ı Kur'an'iyeye bakan olursa, tabii o temsilatın hikmetini anlayamaz, evhama kapılır. Kalbindeki marazın yardımıyla, her vehim onun nazarında bir dev kesilir; tarik-i hakkı kaybeder, tereddütlere maruz kalır. Sonra istifhama, yani sorup sual etmeye başlar, içinden çıkamaz; en nihayet iş inkara dayanır, inkarın içinde kalır.

    Evet, dalalet ve hidayet, temsilata illet olamaz. Eğer illet olsa, cebir olur. Ancak, temsilatın sebep ve ille-i gaiyesi, cumhur-u avamı ikaz ve irşaddır. Sanki onlar, "Niçin böyle oldu? Niçin i'caz bedihi olmadı? Niçin Allah'ın kelamı olduğu zaruri olmadı? Niçin bu temsilat yüzünden vehimlere meydan verildi?" diye bir çok sualleri ortaya çıkardılar. Kur'an-ı Kerim, cümlesiyle, o sual kümesini dağıttı. Şöyle ki:
    O temsilatı nur-u İmân ile tefekkür edenin nur-u imanı inkişaf eder, kuvvet bulur. Küfür zulmetiyle ve tenkit hırsıyla bakanın da, zulmeti ziyadeleşir ve gözü kör olur. Çünkü nazaridir, bedihi değildir. Evet, bu temsilat, temiz ve yüksek ruhları, mülevves ve alçak ruhlardan tefrik içindir. Bu da, yüksek istidatları neşvünemalandırmakla pis istidatlardan temyiz içindir. Bu dahi, sağlam fıtratları, mücahede ile, bozuk ve hasta fıtratlardan ayırmak içindir. Bunu da, imtihan-ı beşer istilzam ediyor. Bunu dahi, sırr-ı teklif iktiza etmiştir. Teklif ise saadet-i beşer içindir. Saadet ise tekemmülden sonradır.
    Bugün bir daha olamayacağın kadar gençsin
    Yarının hatırı için bunu iyi kullan...


  4. #4
    Dost NuR_CihaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2008
    Mesajlar
    39

    Standart

    Suâl: Diyorsun ki: "Teklif saadet içindir. Halbuki ekser-i nasın şekavetine sebep, tekliftir. Teklif olmasaydı, bu kadar tefavüt-ü şekavet de olmazdı?"
    Cevap: Cenab-ı Hak, verdiği cüz-ü ihtiyari ile ef'al-i ihtiyariye alemini kesbiyle teşkil etmeye insanı mükellef kıldığı gibi, ruh-u beşerde vedia olarak ekilen gayr-ı mütenahi tohumları sulamak ve neşvünemalandırmak için de beşeri teklifle mükellef kılmıştır. Eğer teklif olmasaydı, ruhlardaki o tohumlar neşvünema bulamazdı.

    Evet, nev-i beşerin ahvaline dikkatle bakılırsa görülür ki, ruhun manen terakkisini, vicdanın tekamülünü, akıl ve fikrin inkişaf ve terakkisini telkih eden, yani aşılayan, şeriatlardır; vücut veren, tekliftir; hayat veren, Peygamberlerin gönderilmesidir; ilham eden, dinlerdir. Eğer bu noktalar olmasaydı, insan hayvan olarak kalacaktı ve insandaki bu kadar kemalat-ı vicdaniye ve ahlak-ı hasene tamamen yok olurlardı. Fakat insanların bir kısmı, arzu ve ihtiyarıyla teklifi kabul etmiştir. Bu kısım, saadet-i şahsiyeyi elde ettiği gibi, nev'in saadetine de sebep olmuştur.

    Amma insanların büyük bir kısmı, ihtiyarıyla küfrü kabul ve tekalif-i İlahiyeyi reddetmişlerse de, teklifin bazı nevilerinden süzülen terbiyevi, ahlaki vesaire güzel şeyleri aldıklarından, teklifin o nevilerini zımnen ve ıztıraren kabul etmiş bulunurlar. İşte bu itibarla, kafirin her sıfatı ve her hali kafir değildir.
    Bugün bir daha olamayacağın kadar gençsin
    Yarının hatırı için bunu iyi kullan...


  5. #5
    Dost NuR_CihaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2008
    Mesajlar
    39

    Standart

    Suâl: İnsanlardan büyük bir kısmın şekaveti meydanda iken, yalnız küçük bir kısmın saadeti nasıl nev'in saadetine sebep olur ki, "Şeriat rahmettir" diyorsunuz. Halbuki nev'in saadeti, ya bütün efradın veya kısm-ı ekserisinin saadetiyle olabilir?
    Cevap: Altına yüz yumurta bırakılan tavuk, o yumurtadan yirmisini civciv çıkarıp seksenini ifsad etse, bu tavuk, yumurta nev'ine hizmet etmiş olur. Çünkü bir civciv, bin yumurtanın annesi olabilir. Veya yüz tane çekirdek toprağa ekilse ve suyla sulanıp bilahare yirmisi neşvünema bulup hurma ağacı olsa ve sekseni çürüyüp mahvolsa, yirmi çekirdeğin sümbüllenip ağaç olmasına sebep olan su, elbette çekirdek nev'ine hizmet etmiş olur. Veyahut bir maden ateşte eritilse, beşte biri altın, mütebakisi toprak çıksa; elbette ateş, o madenin kemaline, saadetine sebep olur. Binaenaleyh, teklif de insanların beşte birini kurtarsa, o beşte birin saadet-i nev'iyeye sebep ve amil olduğuna kat'iyetle hükmedilebilir. Maahaza, yüksek hissiyat ile güzel ahlakın neşvüneması, ancak mücahede ve içtihadla olur. Evet, sağ el, daima çalıştığı için, sol elden daha kuvvetlidir. Ve bir hükumet, mücahede ettikçe cesareti artar, terk ettiği zaman cesareti azalır ve binnetice cesaret de, hükümet de söner, mahvolur. Ve keza, herşeyin ve her işin tekamülü, zıtlarının mukabele ve rekabet etmeleriyle olur. Mesela hidayetin tekamülüne dalalet yardım ettiği gibi, imanın tekamülüne de küfür yardım eder. Çünkü küfür ve dalaletin ne derece pis ve zararlı olduklarını gören bir mü'minin imanı ve hidayeti, birden bine çıkar. Bu iki cihet, teklifin eser ve semeresidir. Ve bu iki cihet itibarıyla teklif, saadet-i nev'iyenin yegane amilidir.
    Bugün bir daha olamayacağın kadar gençsin
    Yarının hatırı için bunu iyi kullan...


  6. #6
    Dost NuR_CihaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2008
    Mesajlar
    39

    Standart

    İKİNCİ İŞARET
    Sual: Şerr-i mahz olan şeytanların icadı ve ehl-i imana taslitleri ve onların yüzünden çok insanlar küfre girip Cehenneme girmeleri, gayet müthiş ve çirkin görünüyor. Acaba Cemîl-i Alel'ıtlak ve Rahîm-i Mutlak ve Rahmân-ı Bilhakkın rahmet ve cemâli, bu hadsiz çirkinliğin ve dehşetli musibetin husulüne nasıl müsaade ediyor ve nasıl cevaz gösteriyor? Şu meseleyi çoklar sormuşlar ve çokların hatırına geliyor.
    Elcevap: Şeytanın vücudunda cüz'î şerlerle beraber birçok makasıd-ı hayriye-i külliye ve kemâlât-ı insaniye vardır. Evet, bir çekirdekten koca bir ağaca kadar ne kadar mertebeler var; mahiyet-i insaniyedeki istidatta dahi ondan daha ziyade merâtip var. Belki zerreden şemse kadar dereceleri var. Bu istidâdâtın inkişâfâtı, elbette bir hareket ister, bir muamele iktiza eder. Ve o muameledeki terakki zembereğinin hareketi, mücahede ile olur. O mücahede ise, şeytanların ve muzır şeylerin vücuduyla olur. Yoksa, melâikeler gibi, insanların da makamı sabit kalırdı. O halde insan nevinde binler envâ hükmünde sınıflar bulunmayacak... Bir şerr-i cüz'î gelmemek için bin hayrı terk etmek, hikmet ve adalete münafidir.
    Çendan, şeytan yüzünden ekser insanlar dalâlete giderler. Fakat ehemmiyet ve kıymet, ekseriyetle keyfiyete bakar; kemiyete az bakar veya bakmaz. Nasıl ki, bin ve on çekirdeği bulunan bir zat, o çekirdekleri toprak altında bir muamele-i kimyeviyeye mazhar etse, ondan on tanesi ağaç olmuş, bini bozulmuş. O on ağaç olmuş çekirdeklerin o adama verdiği menfaat, elbette, bin bozulmuş çekirdeğin verdiği zararı hiçe indirir. Öyle de, nefis ve şeytanlara karşı mücahede ile, yıldızlar gibi nev-i insanı şereflendiren ve tenvir eden on insan-ı kâmil yüzünden o neve gelen menfaat ve şeref ve kıymet, elbette, haşarat nev'inden sayılacak derecede süflî ehl-i dalâletin küfre girmesiyle insan nevine vereceği zararı hiçe indirip göze göstermediği için, rahmet ve hikmet ve adalet-i İlâhiye, şeytanın vücuduna müsaade edip tasallutlarına meydan vermiş.
    Bugün bir daha olamayacağın kadar gençsin
    Yarının hatırı için bunu iyi kullan...


  7. #7
    Ehil Üye seyyah_salih - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2007
    Bulunduğu yer
    Şan(S)lıUrfa'DaN
    Yaş
    55
    Mesajlar
    15.435

    Standart

    Keyfiyetli bir ders...
    Marifet ufku....

    Muhabbet denizinde çalan bir melodi gibidir

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Hayatıyla bir "Elif" yazar, "Vav" vuslatıyla yürür, yüreği "Hu" okur..
    By gamze-i_dilruzum in forum İslami Nitelikli Yazılar
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 21.04.17, 20:28
  2. Dava Adamıyım mı Diyorsun?
    By kaancay38 in forum Bediüzzaman ve Risale-i Nur Çalışmaları
    Cevaplar: 47
    Son Mesaj: 14.03.09, 17:17
  3. Suâl ve Cevap, Dâî ve Sebep, İkisi de Hak'tandır.?
    By karatoprak1975 in forum Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri
    Cevaplar: 5
    Son Mesaj: 07.09.07, 16:43
  4. "Elhükmü Lil Ekser" Kaidesi Her Zaman Geçerli midir?
    By Meyvenin Zeyli in forum İslami Konular ve İman Hakikatleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 26.08.07, 19:27

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Var
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0