ÂYET-? KER?ME MEÂL?
Dediler ki: "Eğer öyleyse bu pek zararl? bir dönüş olacak." Onlar?n diriltilişi tek bir sese bakar.
Nâziât Sûresi: 12-13
07.12.2006
HAD?S-? ŞER?F MEÂL?
Hz. Peygamber savaşta kad?n ve çocuk öldürmekten nehyetti.
Câmi'ü's-Sağîr, c: 3, 3824
07.12.2006
Çocuklarla sohbet, yüzer sinemadan zevklidir
Katiyen biliniz ki, dâire-i meşrûan?n haricindeki zevklerde, lezzetlerde, on derece onlardan ziyâde elemler ve zahmetler bulunduğunu, Risâle-i Nur yüzer kuvvetli delillerle, hâdisatlarla ispat etmiştir. Uzun tafsilât?n? Risâle-i Nur'da bulabilirsiniz.
Ezcümle, Küçük Sözler'den Alt?nc?, Yedinci, Sekizinci Sözler ve Gençlik Rehberi benim bedelime sizlere tam bu hakikati gösterecek. Onun için, dâire-i meşrûadaki keyfe iktifâ ediniz ve kanaat getiriniz. Sizin hanenizdeki mâsum evlâtlar?n?zla mâsûmâne sohbet, yüzer sinemadan daha ziyade zevklidir.
Hem katiyen biliniz ki, bu hayat-? dünyeviyede hakikî lezzet iman dâiresindedir ve imandad?r. Ve a’mâl-i salihan?n herbirisinde bir mânevî lezzet var. Ve dalâlet ve sefâhette, bu dünyada dahi gayet ac? ve çirkin elemler bulunduğunu Risâle-i Nur yüzer katî delillerle ispat etmiştir. Adeta imanda bir Cennet çekirdeği ve dalâlette ve sefâhette bir Cehennem çekirdeği bulunduğunu, ben kendim çok tecrübelerle ve hâdiselerle aynelyakîn görmüşüm ve Risâle-i Nur'da bu hakikat tekrar ile yaz?lm?ş. En şedit muannid ve mûterizlerin eline girip, hem resmî ehl-i vukuflar ve mahkemeler o hakikati cerh edememişler. Şimdi sizin gibi mübarek ve mâsum hemşirelerime ve evlâtlar?m hükmünde küçüklerinize, başta Tesettür Risâlesi ve Gençlik Rehberi ve Küçük Sözler benim bedelime sizlere ders versin.
Ben işittim ki, benim size camide ders vermekliğimi arzu ediyorsunuz. Fakat benim perişaniyetimle beraber hastal?ğ?m ve çok esbab, bu vaziyete müsaade etmiyor. Ben de sizin için yazd?ğ?m bu dersimi okuyan ve kabul eden bütün hemşirelerimi, bütün mânevî kazançlar?ma ve duâlar?ma Nur şakirtleri gibi dahil etmeye karar verdim. Eğer siz benim bedelime Risâle-i Nur'u k?smen elde edip okusan?z veya dinleseniz, o vakit, kaidemiz mûcibince, bütün kardeşleriniz olan Nur şakirtlerinin mânevî kazançlar?na ve duâlar?na da hissedar oluyorsunuz.
Ben şimdi daha ziyade yazacakt?m. Fakat çok hasta ve çok zay?f ve çok ihtiyar ve tashihat gibi çok vazifelerim bulunduğundan, şimdilik bu kadarla iktifâ ettim.
Lem'alar, 24. Lem'a, 3. Nükte, s. 205
Lügatçe:
a’mâl-i saliha: Salih, hay?rl? işler.
dalâlet: Sap?kl?k.
sefâhet: Dinin yasak ettiği zevk ve eğlenceler.
aynelyakîn: Gözle görür derecede inanma.
şedit: Şiddetli.
muannid: ?natç?.
mûteriz: Îtiraz eden
ehl-i vukuf: Bir mesele hakk?nda bilgi ve selâhiyet sahibi olanlar.
esbab: Sebepler.
şakirt: Talebe, öğrenci.
mûcib: Îcab eden, gerektiren.