“Ey insân! Sen kendine mâlik değilsin. Sen, kudreti nihayetsiz bir Kadîr, rahmeti hadsiz bir Rahîm-i Zât-? Zülcelâl'in memlûküsün. Öyle ise sen, kendi hayat?n? kendine yükleyip zahmet çekme; çünki, hayat? veren O’dur, idare eden de O’dur. Hem dünya sahibsiz değil ki, sen kendi kafana dünya yükünü yüklettirerek ehvalini düşünüp merak etme; çünki onun sahibi Hakîm'dir. Alîm'dir. Sen de misafirsin; fuzulî olarak kar?şma, kar?şt?rma. Hem insânlar, hayvanlar gibi mevcûdât, baş? boş değiller; belki vazifedâr memurdurlar. Bir Hakîm-i Rahîm'in nazar?ndad?rlar. Onlar?n âlâm ve meşakkatlerini düşünüp, ruhuna elem çektirme. Ve onlar?n Hâl?k-? Rahîm'inin rahmetinden daha ileri şefkatini sürme. Hem sana düşmanl?k vaziyetini alan mikroptan tâ taun ve tufan ve kaht ve zelzeleye kadar bütün eşyan?n dizginleri, o Rahîm-i Hakîm'in elindedirler. O Hakîm'dir, abes iş yapmaz. Rahîm'dir, rahîmiyyeti çoktur. Yapt?ğ? her işinde bir nevi lütuf var.” 32. söz'den