NEDEN YEN? ASYA?
Bir gözyaş?d?r Yeni Asya... 21 Şubat 1970 y?l?nda “lahana yaprağ? kadar da olsa bir gazete!” diyen büyük himmet sahiplerinin gözlerinde bir yaş damlas? olarak tomurcukland?. Bazan gözyaş? damlas? oldu ona gönül verenlerin gözünde, bazan kan damlas? oldu, akt?. Ama sevenlerinin baş?n? eğdirmedi hiç. Boynunu büktürmedi. Utand?rmad?.
Vuruldu, dövüldü, k?r?ld?, kovuldu, türlü tokatlara maruz kald?. Ama y?k?lmad?, tükenmedi, yok olmad?. Hep yaşad?, hep nefes ald? durdu, hep can oldu, kan oldu, hep hayat oldu damarlarda. Dostlar?n?n, sevenlerinin, okuyucular?n?n gözünde değil, damarlar?nda yaşad?!
Bir dâvâd?r Yeni Asya... 21şubat1970'den bugüne, hakk?n, hakîkatin, ittihad?n, uhuvvetin, kardeşliğin, elmas?n, cevherin, nûrun, ebediyetin, sonsuzluğun, saadetin, izzetin, onurun, hizmetin, fikrin, edebin, akl?n, samimiyetin sesi ve ç?ğl?ğ? olarak dünyaya geldi. Sesini, soluğunu kesmek isteyenler ç?kt?. Onlara birer gül dal? uzatt? Yeni Asya. Yoluna ve yolculuğuna devam etti.
Bir burhand?r Yeni Asya... Tarih boyunca hak bildiği yolda tek baş?na da olsa, bin bir ezâya ve cefâya göğüs gererek de olsa nice ?ş?k yakan büyük himmet sahipleri gelip geçmişler. Peygamberler ve onlar?n müstakim ümmetleri bu sessiz dâvân?n burhan? oldular. Peygamberler döneminden sonra müceddidler, asr?n imamlar?, asr?n sahipleri ve onlar?n istikamet içindeki takipçileri hak için birer burhan oldular. Hakk?n nefes alan dili oldular, damarlar?nda kan yerine hizmet aşk? dolaşan eli oldular, kolu oldular, yaşayan delili oldular. Yar?n Mahşerde Cenâb-? Hak sorduğunda, “Allah’?m! Senin sözüne sad?k kimseleri görmedim!” diye yak?nmalar?na imkân vermeyecek ölçüde fedâkârca, kahramanca, yiğitçe haks?zl?klara, bid’atlara, dalâlete, yanl?şa karş? hakk?n hukûkun, faziletin, ahlâk?n, hayr?n birer burhan? olan hak ve gönül erenlerine her as?rda tan?k oldu bu dünya. Yeni Asya ile gördü ki, âhir zaman da boş değil! Âhir zaman da fedâkâr?ndan, kahraman?ndan, yiğidinden, hakk?n müdafiinden mahrum değil.
Bir tebliğdir Yeni Asya... Akla, fikre, hür düşünceye, selîm kalbe, hakk?n, nurun, feyzin, fazîletin, istikametin, ihlâs?n, tevhidin, tevekkülün, teslimin ve saadet-i dâreynin tebliği oldu doğduğu günden beri. Dinleyen azd? veya çoktu! Ne önemi var? Fakat tebliğ vard?! Sesini, soluğunu k?s?p oturan yoktu! Güneşi ve gündüzü gösteren vard?! Eğer göz yummasayd?lar... Görmeyen kalmayacakt?!
Bir duâd?r Yeni Asya... Halktan hakka hak için yükselen bir niyazd?, aç?lan bir eldi, söyleyen bir dildi; hem kavlen, hem fiilen söyledi, bazen istidat dili oldu, bazan ihtiyac-? f?trî dili oldu, bazan ?zt?rar dili oldu. Ama hep dergâh-? izzete açt? gönlünü, elini, dilini, niyaz?n?. Hep O’na yöneldi, hep O’nu bildi, hep O’nu bildirdi, hep O’nu sevdi, hep O’nun için sevdi, hep O’nu sevdirdi, hep O’nu yazd?, hep O’nun için yazd?.
Bir tekliftir Yeni Asya... Elini dostluğa, bar?şa, kaynaşmaya, inanmaya, hürriyete, demokrasiye, hakka, hukûka, ?ş?ğa, ayd?nl?ğa, kardeşliğe, birliğe, beraberliğe, sevgiye ve muhabbete uzatm?ş. “Hak, müştereğimiz olsun” diyor. “Hakk?n hat?r?n? teslim edelim; başka hat?rlara fedâ etmeyelim. Fert olarak da, cemiyet olarak da saadetimiz bundad?r” diyor. Otuz alt? y?ldan beri bu teklifini tekrarl?yor. K?yâmete kadar da inşallah tekrarlayacak!
Bir çizgidir Yeni Asya... ?stikâmetin, teslimiyetin, tevhidin, sadâkatin, isâbetin, sayg?nl?ğ?n, nezâketin, h?fz?n, himâyetin, emânetin, doğruluğun, mertliğin, aç?k yürekliliğin, aç?k sözlülüğün, hür yaşaman?n, hür düşünmenin, doğru inanman?n, müsbet hareketin çizgisi...
Yeni Asya otuz dört y?ldan beri bu gözyaş?n?n, bu dâvân?n, bu tebliğin, bu teklifin ve bu çizginin peşinde, izinde, arkas?nda, takibinde... Bu çizgisiyle Mahşere, Allah’?n huzuruna varmak emelinde Yeni Asya... K?yâmete kadar, Mahşere kadar, ebediyete kadar, sonsuzluğa kadar yolun aç?k olsun Yeni Asya!
www.yeniasya-international.de/