‘Hizmette ileri olmak’ ile ‘kardeşini tercih etmek’ aras?nda
Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin, Risâle-i Nur Külliyat?n?n muhtelif yerlerinde, ‘hizmette ileri olma’y? tavsiye etmekle birlikte, ?hlâs Risâlesi’nde (21. Lem’a) ‘bir hakikat-i imaniyeyi muhtaç bir mü’mine bildirmek’ hizmetiyle ilgili ‘mümkünse, nefsinize bir hodgâml?k gelmemek için, istemeyen bir arkadaşla yapt?rmas? hoşunuza gitsin’ diyerek ‘geri durma’y? tavsiye etmesi, oldukça düşündürücüdür.
Bu iki hususu telif etmek gerekmektedir. Yani kişinin hem hizmette ileri olmas?, hem de ‘bir hakikat-i imaniyeyi muhtaç bir mü’mine bildirmek’ hizmetinde ‘istemeyen bir arkadaşla’ yap?lmas?ndan hoşlanmas? gerektiği...
Bediüzzaman Hazretleri, ?hlâs Risâlesi’nde acaba niçin böyle bir vurguya ihtiyaç hissetmiştir? ‘Hizmette ileri olmak’ prensibiyle zahiren çelişir gibi gözüken bu meseleyi anlayabilmek için, öncelikle 21. Lem’a’daki ilgili paragraf? inceleyelim:
“..‘Onlar? kendi nefislerine tercih ederler.’ (Haşir Sûresi, 59:9.)
s?rr?yla ihlâs-? tâmm? kazan?n?z.
Kardeşlerinizin nefislerini nefsinize şerefte, makamda, teveccühte, hattâ menfaat-i maddiye gibi nefsin hoşuna giden şeylerde tercih ediniz.
Hattâ, en lâtif ve güzel bir hakikat-i imaniyeyi muhtaç bir mü’mine bildirmek ki, en mâsumâne, zarars?z bir menfaattir; mümkünse, nefsinize bir hodgâml?k gelmemek için, istemeyen bir arkadaşla yapt?rmas? hoşunuza gitsin.
Eğer ‘Ben sevap kazanay?m, bu güzel meseleyi ben söyleyeyim’ arzunuz varsa, çendan onda bir günah ve zarar yoktur; fakat mâbeyninizdeki s?rr-? ihlâsa zarar gelebilir.” (3. Düstur'dan)
?lk cümlede, âyet-i kerimenin s?rr?yla ‘tam ihlâs?’ kazand?ran ‘îsâr’ hasleti vurgulanmaktad?r.
Peki îsâr ne demektir? O da hemen devam?nda aç?klan?r:
‘Kardeşlerinizin nefislerini nefsinize şerefte, makamda, teveccühte, hattâ menfaat-i maddiye gibi nefsin hoşuna giden şeylerde tercih ediniz.’
Dikkat edilirse burada, kardeşinin hem maddî, hem de manevî ücrette tercih edilmesi vurgulanm?şt?r ki, ‘îsâr’ hasletinin iki temel unsuru budur.
Bediüzzaman buna, bir diğer ?hlâs Risâlesi olan 20. Lem’a’da “..nâstan (insanlardan) gelen maddî ve mânevî ücretten istiğnâ etmek..” cümlesinin hemen akabinde düştüğü ‘îsâr dipnotu’yla da işaret eder.
Öyleyse bir iman hakikatini, muhtaç bir mü'mine bildirmek hizmetinde başka bir kardeşi tercih etmek, tam da bu ‘îsâr’, yani ‘manevî ücretten istiğna / geri durma’ ile ilgilidir. ?şte ‘Hizmette ileri, ücrette geri olmal?’ prensibi gereği ‘ücrette geri durmak’t?r bu!
Evet, Bediüzzaman ‘bir hakikat-i imaniyeyi muhtaç bir mü’mine bildirmek’ gibi ‘nefsin hoşuna gidebilecek’, yani ‘mânevî ücreti’ içinde olan hizmetlerde ‘ileri olma’n?n şeklini, kelimenin tam da aksiyle ‘geri durma’yla, yani istiğnayla aç?klam?şt?r.
Asl?nda buradaki geri duruş, ‘hizmette ileri olma’n?n ta kendisidir.
Nas?l m??
Bediüzzaman buna ayn? paragrafta şöyle işaret eder:
“Eğer ‘Ben sevap kazanay?m, bu güzel meseleyi ben söyleyeyim’ arzunuz varsa, çendan onda bir günah ve zarar yoktur; fakat mâbeyninizdeki s?rr-? ihlâsa zarar gelebilir.”
Yani, kardeşler aras?ndaki ihlâs s?rr?n? muhafazaya yönelik önemli bir tedbiri, ‘şahsî sevap’ kazanmaktan üstün bir ‘hizmet’ olarak görmüş ve as?l böyle bir hizmette ileri olmay? teşvik etmiştir Bediüzzaman. Şahs-? manevînin s?hhatli işleyişi buna bağl?d?r zira. Onun “Bizim, sizin hizmetinize değil, tesanüdünüze ihtiyac?m?z vard?r” sözü de bu anlamdad?r. Yani ihlâs ve tesanüdü muhafaza etme gayreti içerisinde olmak, en büyük hizmettir ayn? zamanda. ?şte hizmette ileri olmak!
Gelelim diğer ayr?nt?lara...
Akla tak?labilecek hususlar da, bu ayr?nt?larda gizli. Bediüzzaman sözkonusu hizmetle ilgili olarak, mutlak sûrette ‘istemeyen bir arkadaşla yapt?rmas? hoşunuza gitsin’ demiyor. ‘..mümkünse..’ diyor.
Buradaki nüanstan, ilk olarak, ‘eğer ortada tercih edilecek bir kardeş varsa...’ mesaj?n?n ç?kar?lmas? mümkün olmakla birlikte; bunun yan?nda ‘eğer ehilse, kabiliyetliyse, şartlar? uygunsa vs.’ gibi bir dizi ‘mümkün’ler de ç?kar?labilir. Akla tak?lan muhtemel bir soruyu, san?r?m bu nüans çözmektedir.
Bir diğer önemli nüans ise, ‘..nefsinize bir hodgâml?k gelmemek için..’ ifadesinde gizlidir.
Yani sergilenecek bu güzel haslet, bu sebeple yap?l?rsa anlaml?d?r.
Aksi takdirde tembellik ve rahata meyil gibi sebeplerden kaynaklanan ‘işi birbirine havale etme, nemelâz?m başkas? düşünsün’ gibi bahanelerle bu hizmetten geri durmak, işin kimyas?n? bozacakt?r.
Gelelim, dikkatimizi çeken bir diğer önemli ve son nüans olan ‘..hoşunuza gitsin’ tâbirine.
Bu vurgunun da rastgele konmad?ğ? aşikâr. ‘?stemeyen bir arkadaş’?n o hizmeti görmesine ‘imkân tan?ma’n?n ötesinde bir mânâ vard?r burada.
Ayn? zamanda ‘hoşa da gitmeli’dir bu. Yani en ufak bir nefsî, hissî pürüz kalmamal?d?r. Hatta değil hoşlanmak, ?hlâs’?n dördüncü düsturunda ifade edildiği gibi, kardeşimizin bu hizmetten kazanacağ? şerefi şahs?m?zda tasavvur edip, onunla şakirâne iftihar etmeliyizdir de.
?şte Bediüzzaman böylesine sağlam bir şahs-? manevî olma dersini vermiştir. ?nşallah dersi alanlardan olabiliriz...
tezer@yeniasya.com.tr
?smail TEZER
YEN? ASYA 25.11.2006
http://www.yeniasya.com.tr/2006/11/2...ka/default.htm