+ Konu Cevaplama Paneli
3. Sayfa - Toplam 4 Sayfa var BirinciBirinci 1 2 3 4 SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 21 ile 30 ve 40
Like Tree8Beğeni

Konu: Hakiki, Halis Bir Nur Talebesi

  1. #21
    Ehil Üye hicap - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2008
    Mesajlar
    1.035

    Standart

    Slmnalykm ecmain inş.
    ecma kardeşim...
    Mevlam cümlemizden razı olsun inş.
    s.a.

    TAİF' TE TAŞLANMAK;MEDİNE'DE AÇ KALMAK; UHUD'DA YARALANMAKDA SÜNNET...


  2. #22
    Ehil Üye hicap - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2008
    Mesajlar
    1.035

    Standart

    Alıntı hayal_et Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    aleykümselam kardeşim amacım sizi üzmek veya kırmak değildir bunu böyle bilesin

    evvela Efendimiz a.s. cihad farz demiş bizler bugün hala cihad ediyoruz, cihad bitmedi. zahiren sıcak savaş yok ama ehli küfüre karşı, dinsizlik akımına karşı, sui ulemaya karşı, çok ciddi manada iman ve küfür mücadelesi var bizler kendimizi ilimle yetiştirip bu mücadele içinde o muzaffer ordunun birer neferi olmaya gayret sarf etmeliyiz

    bu nasıl olacak: risaleleri çokca okuyup iyi anlamakla olacak, burada bizler risalenin orjinalini değiştirip kendi yorumumuzu yazarsak bizden sonra gelecek ve hizmed etme mücadelesine girecek kardeşlerimizi bilmeden yanlış yönlendirmiş olabiliriz, bizler acizane anlıyamadığımız veya yanlış yorumladığımız bişeyi belki gelecekte hizmeti sırtlanacak kardeşler daha iyi anlayıp daha iyi yorumlayacaklar bunu bilemeyiz ama asıl olan risalelerin yorumlarken bile asıllarını muhafaza etmemiz gerektiğidir.

    üstadımın müellifi olduğu eserleri değiştirmekle mesul oluruz düşüncesindeyim.

    saniyen üstadım yazan ve yazdıran dediyse muhakkak bi sebebi olmalı, o müthiş insan, bütün zamanların eşi benzeri olmayan müceddidi bilemezmiydi, diyemezmiydi okuyun diye??
    SLMNALYKM...evet niyetinizin hai slolduğuna inanıyorum kardeşim,hassisayetinizinde farkındayım...
    Ama
    "üstadımın müellifi olduğu eserleri değiştirmekle mesul oluruz düşüncesindeyim."
    bu kanıya nasıl vardığınızı anlayamadım....Yazdığımın sadece derslerden notlar olduğunu belirttim...Küillyattan herhangi bir risale değil...
    Eserleri değiştirmek,tağyir etmek....ne demek kardeşim...haşa ve kella...
    s.a.



    TAİF' TE TAŞLANMAK;MEDİNE'DE AÇ KALMAK; UHUD'DA YARALANMAKDA SÜNNET...


  3. #23
    Ehil Üye hicap - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2008
    Mesajlar
    1.035

    Standart

    Alıntı *SAHRA* Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Güneş balçıkla sıvanmaz!

    Allah razı olsun
    SLMNALYKM KARDEŞİM...
    İÇİMİZDE BU NİYETTE BİRİ Mİ VAR?
    S.A.

    TAİF' TE TAŞLANMAK;MEDİNE'DE AÇ KALMAK; UHUD'DA YARALANMAKDA SÜNNET...


  4. #24
    Ehil Üye hicap - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2008
    Mesajlar
    1.035

    Standart

    Bir Nûr Talebesi iyi bilecek ki, fitne, vücûda dört kapıdan girer: Göz, kulak, burun, ağız. Ağızdan illa helâl lokma girmesi lâzım. Bu noktada bizim için beşâret var. Medrese-de yenilen yemek, kirli de olsa temizdir. Bu asırda en büyük fitne gözden içeri giriyor. Çeşm-i basiret göze hâkîmiyetten sonra açılır. Gözüne hâkîm olmayan şifa-yı sadrı bula-maz. Bir insana füyüzât gelmezse o insanın ma'lûmâtı kabuk olur, dilde kalır. Risâle-i Nûr, bu demek değildir. Risâle-i Nûr hayâttır, tâtbikâttır. Risâle-i Nûr hizmeti görünmek değil, olmaktır. Görünmek ile olmak arasında çok büyük bir uçurum vardır. İşte Bir Nûr Talebe-sinin bu hakikatlerden tam istifâde etmesi için gözüne hâkîm olması lâzımdır. Can çeki-şen bir adama en güzel hûriler musallat olsa, onlarda şehvet damarı uyanır mı? Elbette hayır. Bu ma'nâda Bir Nûr Talebesi can çekişiyor. Çünkü hidâyet-i amme yükünü omuz-lamış. Bu halde iken tâife-i nisâya nasıl nazar eder?
    (Allahım beni de gözüne hâkim olanlardan eyle. Âmin.)
    Bir Nûr Talebesi Risâle-i Nûr'un hakiki ve sâdık Talebesi ise, sırr-ı ihlâs, sırr-ı u-huvvet ve sadâkat-ı sıddıkiyyeye mazhâr olur ki, o zaman onu enbiyâ ve melâike alkış-larlar.
    Bir Nûr Talebesinde gabâvet olsa dahi, tam müttâki olduktan sonra, Risâle-i Nûr-dan fevkalâde istifâde edebilir. Risâle-i Nûrdaki bazı esrârların açılmasında aslan payı ittikânındır.
    Bir Nûr Talebesinde ittikâ kırılırsa, Risâle-i Nûrla alâkadârlığı fikir ve dil sevi-yesinde kalır. Kudsiyet, nûrâniyet ve te'sirât hâsıl olmaz. Ma'lûmât kabilinden bilgi olur.
    Bir Nûr Talebesinde Cenâb-ı Hak bazan husûsi istidâtlar veriyor. Bu ona bir lütf-u İlâhidir, fakat bazı şartları ister ve herkese de nasib olmaz. Öyle ki, makbûl Nûr Talebele-ri bir ma'nevî bir paratoner gibi, musibeti çekip toprağa aksettiriyor.
    Risâle-i Nûr hizmetinde verâset, husûsiyet, kabûliyet, makbûliyet ve mazhâriyet vardır: Verâset: Zengin bir baba öldüğü zaman malı, yalnız bir çocuğuna kalmaz. Miras bütün çocuklarına aittir. Demek bütün çocukları ma'nen o malı korumakta mes'uldür. Bu açıdan, Nûr Talebelerinin hepsi mes'uldür.

    TAİF' TE TAŞLANMAK;MEDİNE'DE AÇ KALMAK; UHUD'DA YARALANMAKDA SÜNNET...


  5. #25
    Ehil Üye hicap - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2008
    Mesajlar
    1.035

    Standart

    Her Nûr Talebesi vâristir.
    Risâle-i Nûru anlayan Bir Nûr Talebesi zerrât-ı mevcû-dât kadar mes'uldür. Çünkü Nûr hizmeti hidâyet-i ammeye mazhârdır. Mes'ulsün mes'ul! İndallah ve inderresûl! Mazhâriyet: Nûr hakikatlerine mazhâr olmak. Sen âyinesin. Da'vâyı aksettireceksin. Âyine riyâsızdır, karşısındakini olduğu gibi gösterir. Risâle-i Nûra mazhâriyet, âyine gibi olmalı. Bulandırmadan yansıtmak. Tam âyinedârlık, toprak gibi mahviyyet ile mümkündür. Tam mahviyyet olmazsa âyineyi bulandırır. Âyine olmakta en büyük özellik, sürekliliktir. Bir Nûr Talebesi âyine oldu mu yaşayan hakikat oluyor. Böyle olunca illâ da konuşmasına gerek yok. Hâli, tavrı, bakışı dahi hizmettir...
    Kabûliyet: ma'nen levh-i mahfûz açılsa, sen gerçekten Risâle-i Nûr Talebelerinin içinde misin? Üstâd seni kabûl etti mi? Nûr Talebeliği lafta olmaz. Onun için Bir Nûr Ta-lebesinin hayâtının sonuna kadar düşüneceği şey budur. Herkes kendini murâkabe et-melidir. Acaba benim bu da'vâya liyâkâtim var mı? Acaba Allah benden râzı mı? Bu ha-kikat hayâtımızın özü olmalı. Ma'nen kabûl olsak, zerre olalım yeter. O intisâb cihetiyle Bir Nûr Talebesi kabûl olsun; zerre de olsa arşa gebedir.
    Makbûliyet: Bu, kabûliyetten çok daha ileridir. Kabûliyyet bir zerre ise, makbûliyet bir güneş gibidir. Makbûl olan Nûr Talebeleri ma'nen kâinâtın kayyûmudurlar. Eğer mak-bûl Nûr Talebelerinin duâsı olmasaydı, belki ma'nen helâk olurduk.
    Husûsiyet: Cenâb-ı Hak bazı Nûr Talebelerine husûsi istidâtlar veriyor. Bu bir lütf-ü İlâhidir, bazı şartları ister, herkese olmaz. Kabûl ve makbûl Nûr Talebeleri ma'nevi bir parâtöner gibi, musibeti çekip toprağa aksettiriyor. Risâle-i Nûrun hakiki ve sâdık Talebe-lerini (sırr-ı ihlâs, sırr-ı uhuvvet ve sadâkât-ı sıddıkiyyeye mazhâr) enbiyâ ve melâike al-kışlayacaklar.
    Bir Nûr Talebesi, bu zamanda iffetiyle eski zamanın 9 evliyâsı kuvvetindedir. Sâ-dık bir Talebesi ise 70 evliyâ kuvvetindedir. Makbûl Nûr Talebeleri kâinâtın bereket direği ve kayyûmudur. Bunlar ölecekleri sırada rahmet-i İlâhiye sorar: "Ne istiyorsun?"
    "Ya Rabbi Şeriât-ı Ahmediye ve hakâik-ı Kur'âniyenin bütün kalblere nakşını istiyo-rum. Ya Rabbi Din-i Mübîn-i İslâmın bütün kâinâtta ihyâsını istiyorum." Ne isterlerse verilir .
    Bir Nûr Talebesi Risâle-i Nûr'u çok okursa, meslek ve meşrebini şahsiyetine yer-leştirmesi ko-laylaşır. Evvelâ Risâle-i Nûr'u on def'adan fazla oku, devret, ondan sonra istediğin kitâbı oku. Evet, bu hakikatlar tam meşrebine yerleşmeden, başka kitâbların o-kunması şah-siyette bozukluklar meydana getirir.
    Bir Nûr Talebesinin dershânedeki hizmetinin önemi çok büyüktür. Süpürür, ye-mek yapar, bulaşık yıkar, bu halde haberi olmadan onda hizmetkârlık rûhu inkişâf eder.

    TAİF' TE TAŞLANMAK;MEDİNE'DE AÇ KALMAK; UHUD'DA YARALANMAKDA SÜNNET...


  6. #26
    Pürheves hayal_et - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2011
    Mesajlar
    153

    Standart

    Bulunduğum ortamda internet olmadığından dolayı siteyi biraz geç takip ediyorum geç cevap yazdım kusura bakmayınız.

    Bilirsiniz Peygamberimizin hadislerinden birisi mealen şöyledir: ilmi öğreten olunuz, ilmi öğrenen olunuz veya ilme muhabbet eden /seven olunuz sonuncusu olmayınız helak olursunuz

    Bizler inşallah bu vasıflardan birine giriyoruzdur, üstadım Yirmi altıncı Mektup Dördüncü Mebhas Onuncu meselede risalei nura karşı insanların alacağı tavrı belirtmiş. Yani yazanın okuyanın ve muhabbet edenin sınıfını belirlemiştir. Kimseyi daire dışında bırakmamış Risalei nura muhabbet edenleri muhabbetleri oranında değer vermiştir.

    Kişiler talebe, dost veya kardeş olabilirler. Bunun haricinde olanlar muhtemelen sonunculardır ki helak olacaklardır. Hidayetleri mümkün ise Allah c.c. onlara hidayet nasip etsin, değilse de bildiği gibi yapsın amin

    Ayrıca gördüğüm odur ki bu konu okuyucu yazıcı tartışmasına dönmesin kesinlikle yazıcıları savunmam ama yazıyı savunurum çünkü üstadım savunmuş. Şefkat tokatlarına baktığımızda bunu açık ve net olarak görebiliyoruz.



    Alıntı ecma Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

    Üstad nurların birçok yerinde okumanın ehemmiyetini vurguluyor.
    Alıntı ecma Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    haklısınız çok yerde de yazmanın önemini vurguluyor
    Sathi bi nazarla bakmamak lazım çok haklısınız geniş bakmak lazım
    sathi olarak bakarsak olaya Okuyup amel edenler ve tebliğ etmeye gayret eden kardeşlerin hepsini talebe grubundan çıkarmak gerekıcek (yazmıyorlar diye)...ki bu ne kadar doğru??? ?


    kırmızı renge boyadım sorunuzu cevap olarak üstadım gerekeni risalei nur da yazmış zaten muhterem kardeşim:
    Yirmi altıncı Mektup Dördüncü Mebhas Onuncu mesele:

    İkinci cihet, sırf Kur’ân-ı Hakîmin dellâlı olduğum cihetledir. Bu kapıdan girenleri ale’r-re’si ve’l-ayn (Baş ve göz üstüne. Gelen misafire karşı veya bir işi deruhte edeceğine karşı hürmet ve memnuniyetle kabul ettiğini ifâde için söylenir.) kabul ediyorum. Onlar da üç tarzda olur: Ya dost olur, ya kardeş olur, ya talebe olur.

    Dostun hassası ve şartı budur ki: Kat’iyen Sözlere ve envâr-ı Kur’âniyeye dair olan hizmetimize ciddî taraftar olsun; ve haksızlığa ve bid’a(dine sonradan katılan dinle alakası olmayan)lara ve dalâlete kalben taraftar olmasın; kendine de istifadeye çalışsın.

    Kardeşin hassası ve şartı şudur ki: Hakikî olarak Sözlerin neşrine ciddî çalışmakla beraber, beş farz namazını edâ etmek, yedi kebâiri işlememektir.

    Talebeliğin hassası ve şartı şudur ki: Sözleri kendi malı ve telifi gibi hissedip sahip çıksın ve en mühim vazife-i hayatiyesini onun neşir ve hizmeti bilsin.

    İşte şu üç tabaka, benim üç şahsiyetimle alâkadardır:

    Dost, benim şahsî ve zâtî şahsiyetimle münasebettar olur.

    Kardeş, abdiyetim ve ubûdiyet noktasındaki şahsiyetimle alâkadar olur.

    Talebe ise, Kur’ân-ı Hakîmin dellâlı cihetinde ve hocalık vazifesindeki şahsiyetimle münasebettardır.

    Şu görüşmenin de üç meyvesi var:

    Birincisi: Dellâllık itibarıyla mücevherât-ı Kur’âniyeyi benden veya Sözlerden ders almak, velev bir ders de olsa.

    İkincisi: İbadet itibarıyla uhrevî kazancıma hissedar olur.

    Üçüncüsü: Beraber dergâh-ı İlâhiyeye müteveccih olup rapt-ı kalb ederek, Kur’ân-ı Hakîmin hizmetinde el ele verip tevfik ve hidayet istemek.
    Eğer talebe ise, her sabah mütemadiyen ismiyle, bazan hayaliyle dahi yanımda hazır olur, hissedar olur.

    Eğer kardeş ise, birkaç defa hususî ismiyle ve suretiyle dua ve kazancımda hazır olup hissedar olur. Sonra umum ihvanlar içinde dahil olup, rahmet-i İlâhiyeye teslim ediyorum ki, dua vaktinde “ihvetî ve ihvânî” dediğim vakit onlar içinde bulunur. Ben bilmezsem, rahmet-i İlâhiye onları biliyor ve görüyor.

    Eğer dost ise ve ferâizi kılar ve kebâiri terk ederse, umumiyet-i ihvan itibarıyla duamda dahildir.

    Bu üç tabaka dahi beni mânevî dua ve kazançlarında dahil etmek şarttır.

    Alıntı hicap Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    SLMNALYKM...evet niyetinizin hai slolduğuna inanıyorum kardeşim,hassisayetinizinde farkındayım...
    Ama
    "üstadımın müellifi olduğu eserleri değiştirmekle mesul oluruz düşüncesindeyim."
    bu kanıya nasıl vardığınızı anlayamadım....Yazdığımın sadece derslerden notlar olduğunu belirttim...Küillyattan herhangi bir risale değil...
    Eserleri değiştirmek,tağyir etmek....ne demek kardeşim...haşa ve kella...
    s.a.



    Bu yazdıklarınız her ne kadar da ders notları olarak kaleme alınmış olsa da yayımlarken Risalei nura uygun vaziyette yayımlanmalı, yoksa risalelerin değiştirildiğini, tağyir edildiğini düşünebilir insanlar. Böyle bir şeyin olmasına hangimiz müsaade veya sebeb olmak isteriz? Hiç birimiz istemeyiz

    Alıntı hicap Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Alıntı *SAHRA* Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Güneş balçıkla sıvanmaz!

    Allah razı olsun
    SLMNALYKM KARDEŞİM...
    İÇİMİZDE BU NİYETTE BİRİ Mİ VAR?
    S.A.
    kardeşim bu niyette kimse yok, kardeş sizin yayımladığınız notların güzelliğinden ve bizim konuşmalarımızdan hak ve hakikatin inkişaf ettiğini beyan etmiş olmalı ben böyle düşündüm

    Alıntı hayal_et Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    üstadım yazan ve yazdıran dediyse muhakkak bi sebebi olmalı, o müthiş insan, bütün zamanların eşi benzeri olmayan müceddidi bilemezmiydi, diyemezmiydi okuyun diye??
    Konuyla alakası yok ama söylediklerimi daha iyi kavranması açısından bir örnek vermek istiyorum.
    Üstadım diyor ki: Âyâtın delail-i i’câzının miftahı ve esrar-ı belâgatının keşşâfı yalnız belâgat-ı Arabiyedir.

    normalde baktığımızda bu söz belagatlı, kafiyeli güzel bi söz, bu söze profesör birisi baksa görecek ki hem belagatlı bi söz, hem manalı bi söz,

    ama üstadım kelimeleri öyle yerleştirmiş ki hem arap belagatının mühim dört eserinin adını vermiş hem belagatlı bir cümle kurmuş, okuduğumuzda da manalı bi söz meydana gelmiş

    Âyâtın delail-i i’câzının miftahı ve esrar-ı belâgatının keşşâfı yalnız belâgat-ı Arabiyedir

    Bi insan arap belağatını öğrenecekse bununla ilgili İslam dünyasında arap dünyasında dört önemli eseri var bunu bilmesi gerek eserlerden
    birisi delail-i i’câz yazarı: Abdülkadir cürcaninin bi eseri
    ikincisi miftah yazarı: Yusuf es sekkakinin bi eseri
    üçüncüsü: esrar-ı belâgat yazarı: Abdülkadir cürcaninin bi eseri
    dördüncüsü: keşşâf yazarı: Zemahşerinin bi eseri

    demek ki üstadım boşuna konuşmamış yani risalede bi şey beyan edildiyse boşuna değildir diye söylemiştim. Kim bilir bizim nakıs anlayışımızın fevkinde çok daha güzel şeyler vardır keşfetmek lazım


    Üstadımın Sekizinci şuada dediği gibi bende derim “.. hâşâ, kendimi ve hiçbir cihetle beğenmediğim nefs-i emmâremi beğendirmek ve medhetmek değildir” hakikatin bir nidası bir yansıması olarak telakki ediniz.

    Vel hasılı güzel şeyler yapıyorsunuz ben ve sair kardeşler okuyoruz istifade etmek adına uğraşıyoruz çalışmalarımızın, başarılarımızın devamını dilerim
    hayal edin, sadece mutluluğu hayal edin..

  7. #27
    Müdakkik Üye ecma - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2008
    Bulunduğu yer
    istanbul
    Yaş
    34
    Mesajlar
    936

    Standart

    yazıcıları savunmam ama yazıyı savunurum demekle neyi kasdediyorsunuz?biraz açar mısınız
    Her keder bir kader ile takdir edilir.Kedere değil kadere teslim olan tathir edilir.

  8. #28
    Pürheves hayal_et - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2011
    Mesajlar
    153

    Standart

    kardeşim üstadım yazın demiş ve risalei nurun çok yerlerinde yazın diyor demek yazmak bizim için faideli bi olay onun için yazıyı savunurum

    lakin yazıcıyım deyipde her türlü ukalalığı yapan (küfür etmek günah olduğundan edemiyorum sen anla) kişileri sevmiyorum ve onların yanında da yer almam onları hiç bir cihetle savunmam
    hayal edin, sadece mutluluğu hayal edin..

  9. #29
    Müdakkik Üye ecma - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2008
    Bulunduğu yer
    istanbul
    Yaş
    34
    Mesajlar
    936

    Standart

    Alıntı hayal_et Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    kardeşim üstadım yazın demiş ve risalei nurun çok yerlerinde yazın diyor demek yazmak bizim için faideli bi olay onun için yazıyı savunurum

    lakin yazıcıyım deyipde her türlü ukalalığı yapan (küfür etmek günah olduğundan edemiyorum sen anla) kişileri sevmiyorum ve onların yanında da yer almam onları hiç bir cihetle savunmam
    Cevap vermekte serbestsiniz yani vermeyebilirsiniz de...

    Siz yazıyor musunuz ?(mütemadiyen)
    Her keder bir kader ile takdir edilir.Kedere değil kadere teslim olan tathir edilir.

  10. #30
    Yasaklı Üye YİĞİDO - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2011
    Mesajlar
    1.075

    Standart

    yazık yazık çok yazık.........

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Hizmette halis niyet
    By *SAHRA* in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 05.02.14, 23:56
  2. Risâle-i Nur, tam ve halis bir sadakat ister...
    By gamze-i_dilruzum in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 28.04.13, 21:50
  3. Hakiki Muhabbet Eden Hakiki Düşman Olamaz
    By *SAHRA* in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 07.02.12, 04:09
  4. Böyle Bir Rahmet, Hâlis Bir Şükür Ister
    By ASHAB-I BEDR in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 08.11.11, 16:31
  5. Şükrün ölçüsü + Şükür içinde halis bir tevhid var
    By Bîçare S.V. in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 29.08.11, 09:20

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Var
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0