+ Konu Cevaplama Paneli
19. Sayfa - Toplam 19 Sayfa var BirinciBirinci ... 9 17 18 19
Gösterilen sonuçlar: 181 ile 186 ve 186

Konu: Cevşen Şia Kaynaklı mı?

  1. #181
    Yasaklı Üye Ene-Zerre - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Bulunduğu yer
    Kainat Mescidi...
    Mesajlar
    2.452

    Standart

    Alıntı _MerHeM_ Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Cafer es-Sadık'ın zamanımıza ulaşan eserleri şunlardır

    1.Mişbahu'ş-şeria ve miftahul-hakika. Cafer es-Sadık'ın dini ve ahlaki muhtevalı sözlerinin 100 babda ele alındığı bu eserin çeşitli yazma nüshaları British Museum'da, Meşhed ve Haydarabad Osmaniye Üniversitesi kütüphanelerinde bulunmaktadır. Kitap Delhi (1856), Tebriz (1278) ve Tahran'da (1314) yayımlanmış, ayrıca Farsça tercüme ve şerhiyle birlikte Hasan el-Mustafavi tarafından neşredilmiştir (Tahran 1363 hş.).
    2. Tefsirü1-Kur'an. En eski nüshası hicri X. asra ait olan bu eserin Bankipür, Bohar ve Aligarh kütüphanelerinde yazmaları mevcuttur.
    3. Kitabü'l-Cefr. el -hafiyefi'l-cefr, el-hafiye fi ilmi'l-hurüf veya el -Hafiye adlarıyla da anılan eserin yazma nüshaları British Museum'da, İskenderiye el-Mektebetü'l-belediyye, Darü'l- kütübi'l-Misriyye (Talat). Süleymaniye (Carullah) ve Köprülü kütüphanelerinde bulunmaktadır.
    4. İhtilacü'l-aza'. İnsan organlarındaki titremeler ve bunların sebep olduğu hastalıklardan bahseden eserin yazma nüshaları Berlin Staatsbibliothek ile Gotha, Topkapı ve Kastamonu kütüphanelerinde mevcuttur.
    5. Heyakil'ün-nur (es-Seb'a). Tılsımdan bahseden bu eserin iki nüshası Bibliotheque Nationale ve Cambridge Üniversitesi Kütüphanesi'ndedir.
    6. Esrarü'l-vahy. Hicri X ve XIII. yüzyılda istinsah edilen iki yazması Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulunan küçük bir risaledir.
    7. Havass'ül Kur'anil-azim. Hicri IV ve XI. yüzyılda istinsah edilmiş nüshalarının bulunduğu bilinen risalenin bir yazması Darü'l - kütübi'z-Zahiriyye'dedir.
    8. Kitabüt-Tevhid ve'l-ihlilce.
    9. Risaletü'l- vesaya ve'l-fusul.
    10. Dua'ül-cevşen.

    risalenin hicrî XI. yüzyılda istinsah edilmiş bir nüshası Bibliotheque Nationale'de bulunmaktadır Bibliotheque Nationale'de bulunmaktadır (T.D.V. İslam Ans.7/1-5)


    Cevşen duasını kitabına alan Şii hadis tahric edicileri kimlerdir?

    Vesselam..

  2. #182
    Yasaklı Üye Ene-Zerre - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Bulunduğu yer
    Kainat Mescidi...
    Mesajlar
    2.452

    Standart

    Alıntı _MerHeM_ Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Muhaddisler hadisin cevherini tanıyıp hadis değildir diyebilecek kadar ihtisas kesb etmişlerse .Bunca yıldır ,Ehl-i ilimce imam cafer sadık r.a. rivayet edilen ve onun rivayetinden tensih edilen ,Cevşen hakkında Bu yalan haberdir veyahud Rasulullaha a.s.m. sözü veya duası değildir gibi hiç bir ifadeye rasdlanılmamıştır..Kaldıkı ehl-i sünnet ülamasından olan muhaddisler şiaya ait bu tür irvayetlri inclemişlerdir.Bu kadar zahir bir isnadı yalanlayını duymadım.

    Anladığım kadarıyla onların bu husustaki sukutları cevşenin onların nazarlarında yalanlanamaz derecede bedihi bir hakikat olduğunu gösterir ıspat eder.


    Yine mütavatir bir durum olan cuma hutbeleridir.

    Ashab rasululah a.s.m. en uzun hadislerini dahi rivayet etmekten yüksünmemişken medineye hicretle birlikte başlayan cuma hutbelriyle ilgili aşağı yukarı on yıllık süreçte irad ettiği hutbelrden çok azı rivayet edilmiştir.

    O zamana ,biz burdan haşa, bu rivayetler bize gelmediğine göre bu yıllar içersinde hutbe irad etmemiştir sonucunamı ulaşacağız.Halbuki cuma hutbelerinin vukuu mutevatirdir. Aslı itibariyle ve umumiyetle kur'anın kendisi olduğunu biliyoruz. Çok azı resulullahın asm. kendi ifadleridir.Onlarda rivayet edilmiştir.

    Şimdi cevşenin rasulullah a.s.m.'a ait bir dua olduğundan ve umumiyetle cuma hutbeleri gibi şahsi dualarında bu isimleri zikrederek dua ve tazarruda bulunduğundan ashab tabiin ve tebe tabiin tarafından bedihiyet kesb etmişki yalanlamaya ihtiyaç dahi hissetmemişlerdir anlıyorum.Ve bu dua hususi olarak haz. ali k.a.v. gibi hıfzı kuvvetli ve hususen en layık eller ehl-i beyt olduğundan onlara nakil vazifesi tevdi edilmiştir anlıyorum.
    Konuya cevap yazmıyacağım bir daha dedim,fakat şu sözlere karşı cevpa vermem icabediyor :

    Derim ki;


    Rivayet bir muhaddise arz edilirken muhaddis ona sükut ederse onun en azından o rivayeti tekzib etmedigini gösterebilir fakat her sükut ikrardan degildir.

    Mesela;İmam-ı Şafii gibi imamlar sükuti icmayı kabul etmezler çünkü;o sükutun çok sebepleri bulunabilir.
    .

    Cevşen rivayetini bu usül üzerinden ele alırsak o zaman 2 durum ortaya çıkar.Biri kabul edenler,digeri reddedenler..

    1-Sükut edenler kabul etmişlerdir..O zaman sükut edip kabul edenler bunu niçin rivayet edip hadisin müjdesine mazhar olmak istemediler?

    Aslında problem burdan kaynaklanmaktadır ki:Cevşen diye bir rivayetin olması halinde,sahabeler onu Kur'an gibi neşredecekleri ve yayacakları için sükuti bir kabule gerek dahi kalmıyacaktı,böyle mühim bir nebevi münacat bir çok tarik ve senedlerle nakledilecekti ve eshab,tabiin bununla hemhal olacaklardı..


    2-Kabul etmedigi,uydurma dedigi halde sükut edenler??Halbuki böyle bir durum mümkün degildir.

    Çünkü Resulullah'ın emri vardır:


    "Sizden kim bir münker görürse (seyirci kalmayıp) onu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmezse lisanıyla düzeltsin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Bu kadarı imanın en zayıf mertebesidir." [Müslim, İman 78 (49); Ebu Dâvud; Salâtu'l-İydeyn 248 (1140); Tirmizî, Fiten 11 (2173); Nesâî, 17 (8, 111); İbnu Mâce, Fiten 20, (4013)]

    Buna binaen uydurma rivayetlere dair kitaplar neşredilmiş ve uydurmalar bunların içine ilhak edilmişlerdir.

    Evvelki mesajlarımda dedigim gibi bazı insanlar bu rivayetin isnadının son halkasını Z.el Abidin olarak gösterirler..

    Halbuki Şii -sözde- muhaddisler bu rivayeti Z.El Abidin'den almamışlardır,Cevşen'i kitaplarına alan Şii hadisçilerin doğum tarihlerinin 1194 ve 840 olması gösteriyor ki;Z.El Abidin merhumdan sonra arada başka raviler vardır.


    Hem şu da var:Şiilerin kütüb-i sittesi olan kütüb-i erbaada Şiilerin Buharisi görülen Kuleyni'nin ağzından bizzat ehl-i beyt adına iftiralar sahte isnadlarla dolaşmaktadır..Mesela El Kafi kitabının 54. sayfasında Zeyn el Abidin'in oğlu al-i beyt liderlerinden Muhammed El Bakır'a "Kur'an'ın halifelerce tahrif edildigini" isnad etmiştir.


    Şimdi size üç kısa sual:

    1-İmam-ı Azam bu duayı üvey babası Zeyn El Abidin hazretlerinden neden rivayet etmemiştir?


    2-Tarih boyunca fıkıh kitaplarında muska,dua taşımak tartışıla gelmiştir..Peki bunları taşımayı iddia edenler neden bu davalarına "Resulullah Cevşen taktı" diye istidlal etmemişlerdir.

    3-Cevşen'i hangi Şii hadis tahric edicileri rivayet etmişlerdir.

    Bundan sonra konuya mesaj yazmak istiyenler bu soruları cevaplamaya baksalar iyi olur inşaAllah,yarına devam edilir inşaAllah..

    __________________________________________________ _

    Burada mevzuya dair Hüseyin AVNİ'nin bir cevabı vardır..Mevzudaki duanın Gazzali(r.h.)'e nispeti ve Gümüşhanevi'de geçmesine dair kısımlara dikkat gerektir.

    http://www.darusselam.com/index.php/sorular-ve-cevaplar/157-ceven-ile-alakal-rivayetin-asl-varmdr-.html#comments

    Hüseyin AVNİ yazılarından okuduğum kadarıyla muteber bir Sünni alimdir;bazı yazıları şuradan tetkik edilebilir.

    http://www.darusselam.com/index.php/hueseyin-avn.html


    Vesselam.

  3. #183
    Ehil Üye _MerHeM_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Bulunduğu yer
    Alem-i şehadet
    Mesajlar
    2.225

    Standart

    Alıntı Ene-Zerre Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Konuya cevap yazmıyacağım bir daha dedim,fakat şu sözlere karşı cevpa vermem icabediyor :

    Derim ki;

    Rivayet bir muhaddise arz edilirken muhaddis ona sükut ederse onun en azından o rivayeti tekzib etmedigini gösterebilir fakat her sükut ikrardan degildir.

    Mesela;İmam-ı Şafii gibi imamlar sükuti icmayı kabul etmezler çünkü;o sükutun çok sebepleri bulunabilir..

    Cevşen rivayetini bu usül üzerinden ele alırsak o zaman 2 durum ortaya çıkar.Biri kabul edenler,digeri reddedenler..

    1-Sükut edenler kabul etmişlerdir..O zaman sükut edip kabul edenler bunu niçin rivayet edip hadisin müjdesine mazhar olmak istemediler?

    Aslında problem burdan kaynaklanmaktadır ki:Cevşen diye bir rivayetin olması halinde,sahabeler onu Kur'an gibi neşredecekleri ve yayacakları için sükuti bir kabule gerek dahi kalmıyacaktı,böyle mühim bir nebevi münacat bir çok tarik ve senedlerle nakledilecekti ve eshab,tabiin bununla hemhal olacaklardı..

    2-Kabul etmedigi,uydurma dedigi halde sükut edenler??Halbuki böyle bir durum mümkün degildir.

    Çünkü Resulullah'ın emri vardır:

    "Sizden kim bir münker görürse (seyirci kalmayıp) onu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmezse lisanıyla düzeltsin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Bu kadarı imanın en zayıf mertebesidir." [Müslim, İman 78 (49); Ebu Dâvud; Salâtu'l-İydeyn 248 (1140); Tirmizî, Fiten 11 (2173); Nesâî, 17 (8, 111); İbnu Mâce, Fiten 20, (4013)]

    Buna binaen uydurma rivayetlere dair kitaplar neşredilmiş ve uydurmalar bunların içine ilhak edilmişlerdir.

    Evvelki mesajlarımda dedigim gibi bazı insanlar bu rivayetin isnadının son halkasını Z.el Abidin olarak gösterirler..

    Halbuki Şii -sözde- muhaddisler bu rivayeti Z.El Abidin'den almamışlardır,Cevşen'i kitaplarına alan Şii hadisçilerin doğum tarihlerinin 1194 ve 840 olması gösteriyor ki;Z.El Abidin merhumdan sonra arada başka raviler vardır.

    Hem şu da var:Şiilerin kütüb-i sittesi olan kütüb-i erbaada Şiilerin Buharisi görülen Kuleyni'nin ağzından bizzat ehl-i beyt adına iftiralar sahte isnadlarla dolaşmaktadır..Mesela El Kafi kitabının 54. sayfasında Zeyn el Abidin'in oğlu al-i beyt liderlerinden Muhammed El Bakır'a "Kur'an'ın halifelerce tahrif edildigini" isnad etmiştir.


    Şimdi size üç kısa sual:

    1-İmam-ı Azam bu duayı üvey babası Zeyn El Abidin hazretlerinden neden rivayet etmemiştir?

    2-Tarih boyunca fıkıh kitaplarında muska,dua taşımak tartışıla gelmiştir..Peki bunları taşımayı iddia edenler neden bu davalarına "Resulullah Cevşen taktı" diye istidlal etmemişlerdir.

    3-Cevşen'i hangi Şii hadis tahric edicileri rivayet etmişlerdir.

    Bundan sonra konuya mesaj yazmak istiyenler bu soruları cevaplamaya baksalar iyi olur inşaAllah,yarına devam edilir inşaAllah..

    __________________________________________________ _

    Burada mevzuya dair Hüseyin AVNİ'nin bir cevabı vardır..Mevzudaki duanın Gazzali(r.h.)'e nispeti ve Gümüşhanevi'de geçmesine dair kısımlara dikkat gerektir.

    http://www.darusselam.com/index.php/sorular-ve-cevaplar/157-ceven-ile-alakal-rivayetin-asl-varmdr-.html#comments

    Hüseyin AVNİ yazılarından okuduğum kadarıyla muteber bir Sünni alimdir;bazı yazıları şuradan tetkik edilebilir.

    http://www.darusselam.com/index.php/hueseyin-avn.html


    Vesselam.

    Sard ettiğiniz suallerden
    O zaman sükut edip kabul edenler bunu niçin rivayet edip hadisin müjdesine mazhar olmak istemediler?

    Önceki kısımlarda mucizelerle ve dua ve hutbelerle ilgili rasululah a.s.m. rivayet edilen kısım ,vahid haber veyahud hiç rivayet yoktur.Bu da gösterirki ashabın ve ümmetin nazarında bu durum o kadar bedihidirki rivayete dahi luzum kalmamış ve herkesin malumu olduğunda yakıniyet arz etmektedir.Bu ise mütevatirin bir kısmına girer..

    Ayrıca her rivayet herkesin malumu olmak mecburiyeti olmadığı sizinde malumunuzdur.Böyle külli bir duanın haz. peygamber a.s.m. dan alıp nakledebilicek al-i beyt gibi kudsi bir fırka olmalıdır.Ayrıca dikkat etmemişsiniz.Cevşen duası imam caferden r.a rivayet edildiği ve kitabileştiği ehl-i ilimce kabul görmüş nushalarıda mevcuttur.Buradanda anlıyoruzki Haz. peygamberden buyana islam muhaddisleri ve ehl-i sünnet alimleri tarafından isnadı reddedilmeyen bir duayı ,asrımızın maddefuruş gözlüğüyle uzaktan sıhhatini görmeye çalışıyorlar.

    ayrıca eğer silsile itibariyle sıhhatinde bir problem olsa dahi manası ve hakikatı isnad edilmez denilmez.Çünkü cevşen ,Bir değil binlerce misal ve yakıni vukuatla makbuliyetine haz. peygamber a.s.m. isnad ettiğini bil fiil ispat etmiştir.Bunun delilleri saymakla bitmez. Bu rivayet velevki ilham ve keşf yoluyla olsun (ki öyle de değildir)Öyle dahi olsa ledünni olan bir isnad ehl-i sünnetçe batıldır denilmez.Ancak ilmi değildir denilebilir.

    bunca hafız muhaddisin ,Şianın elinde bulunan bu duayı görmemişlermiki kitablarına böyle meşhur bir duanın isnadının batıl olduğunu almamışlar.Yani sizin cesaretinz onlarda yokmuş veya hak gözlüğümü ellerinde yokmuşki susmuşlar.Bilakis sizler için tam tersi.

    Hayır bizzat aşikare bir durumu gördüklerinden seslerini çıkarmamışlar itirazları duanın tesir ve semerilerine dair rivayetlere olmuş bu ise duanın bizatihi isnadının doğruluğunu ıspat eder.


    ''Derimki sukut'' diye başladığınız kısım ise sizin görüşünüzdür çünkü mütevatir haberler içinde iki çeşit tavetür bahsini bediüzzaman haz. anlatmıştır.Biz bu yönden tevatürü kabul etmişiz sizinkini değil.

    Kabul etmedigi,uydurma dedigi halde sükut edenler??Halbuki böyle bir durum mümkün degildir.

    Diyosun

    ancak böyle bir rivayet için isnad doğru değildir diyeni getirisen memnun oluruz o zaman konuşuruz.

    Allah cümlemize sleim akıl selim kalb versin..

    Amelinizde rıza-yı İlâhî olmalı.

    Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok.

    Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok.


  4. #184
    Yasaklı Üye simurg75 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2009
    Mesajlar
    13

    Standart

    [quote=ademyakup;386965]Resaili'n-Nur'a İşaret Eden İkinci Âyet
    -- âyet-i meşhuresidir ki, -2- hadîsinin vürûduna sebep olmuş. 'nin işareti Sekizinci Lem'a'da tafsilen beyan edildiği gibi, Sûre-i Hûd'da -- (ilâ âhirihi) âyetinin iki kuvvetli işaret veren sayfasının mukabilindeki gayet meşhur bir âyetidir. Makam-ı cifrîsi 1303 ederek, hem Sûre-i Şûrâ'nın ikinci sayfasında -- ise, 1309 ederek o tarihte umum muhatapları içinde birisine, hususan Kur'ân hesabına iltifat edip istikametle emreder ki, birinci tarih ise, Resâili'n-Nur Müellifinin Risale-i Nur'u netice veren ulûmun tahsiline başladığı tarihtir. Ve ikinci âyetin tarihi ise, o müellifin harika bir surette, pek az bir zamanda ilimce tekemmül etmesi, tahsilden tedrise başladığı ve üç ayda ve bir kış içinde, on beş senede medresece okunan yüz kitaptan ziyade okuduğu ve o zamanın o muhitte en meşhur ulemasının yanında, o üç ayın mahsulü on beş senesinin mahsulü kadar netice verdiği çok mükerrer imtihanlarla Haşiye ve hangi ilimden olursa olsun sorulan her suale karşı cevab-ı savab vermekle isbat ettiği aynı tarihe tam tamına tevafukla remzen Risale-i Nur'un istikametine bir işarettir.

    Şualar | Birinci Şuâ | 595-596

    Haşiye
    Bu beyanat-ı methiye Said'e ait değildir. Belki Kur'ân'ın bir tilmizini, bir hâdimini Said (r.a.) lisanıyla ve hâliyle târif eder, tâ hizmetine itimat edilsin.


    eğer dediğin gibi şaret ediyorsa bu ayetleri okuyun

    Bakara suresi - 79
    Bakara Suresi - 174
    Enam - 93


  5. #185
    Ehil Üye Ararad - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2013
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    3.998

    Standart

    Millet ne çok şey söylemiş... Cevşen Ne diyor ? İnsanların ruhlarını nereye sevk ediyor ? sanırım bu iki mini sual Cevşenin kıymet ve takdiri derk etmek açısından yeterli olacaktır ,vesselam....
    Hak ile iştigal etmezsen
    batıl seni istila eder...

    İ. Şafii.

  6. #186
    Gayyur mavigul2004 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Apr 2009
    Bulunduğu yer
    Istanbul
    Mesajlar
    143

    Standart

    Alıntı Ararad Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Millet ne çok şey söylemiş... Cevşen Ne diyor ? İnsanların ruhlarını nereye sevk ediyor ? sanırım bu iki mini sual Cevşenin kıymet ve takdiri derk etmek açısından yeterli olacaktır ,vesselam....
    Size katiliyorum ..Cevsen Hz Allah a ovguden baska birsey degil neredeyse..Anlaminda uygun olmayan tek bir cumle yok..o yuzden neden yok kokeni, yok Kim rivayet etti gibi luzumsuz tartismalar var? Ayrica sadece Cevsen degil tek bir cumle dua bile ictenlikle yaparsaniz sizi herseyden herkesten korur , butun arzu ve isteklerinize kafi olur..Onemli olan sizin hangi zihniyetle, inancla ve ihlasla okudugunuz.Cevsen vesilesiyle tanidiklarimin mucizevi dualari gerceklesti bunlarda bu duanin gucunun en buyuk ispatidir herhalde..

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Cevşen-ül Kebir
    By adnadn in forum Resim - Fotoğraf Galeri
    Cevaplar: 6
    Son Mesaj: 15.02.09, 10:25
  2. Büyük Cevşen
    By ŞİMŞEK MUSTAFA in forum Dualar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 27.10.08, 14:53
  3. Cevşen Nedir?
    By şelale in forum Dualar
    Cevaplar: 21
    Son Mesaj: 25.09.08, 20:27
  4. Cevşen
    By dua in forum Dualar
    Cevaplar: 7
    Son Mesaj: 31.08.07, 12:02

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Var
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0