"Cadde-i Kübrâ-yı Kur'âniye olan şu mesleği-
mizden şimdi ayrılanlar, bize düşman olan dinsiz-
lik kuvvetine bilmiyerek yardım etmek ihtimâli
var. "(Sözler S. 110)
Cadde-i Kübrâ, Ümmet-i Muhammed'in (A.
S.M) tamamının içerisinde gidebileceği umumî ve
geniş bir yol, en selametli cadde ve Kuran yolu de-
mektir.^)

Islâmiyeti muhafaza eden üç mühim kafadan
birisi tarikatlardır. Evet "Hilâfet merkezi olan is-
tanbul'u beşyüzelli sene bütün âlem-i Hıristiyaniy-
yenin karşısında muhafaza ettiren, İstanbul'da

beşyüz yerde fışkıran envâr-ı tevhid ve o merkez-i
Islâmiyedeki ehl-i îmânın mühim bir nokta-i isti-
nadı, O büyük camilerin arkalarındaki tekyelerde
"Allah Allah!" diyenlerin kuvvet-i imâniyeleri ve
mârifet-i ilâhiyeden gelen bir muhabbet-i ruhaniye
ile cûş-u huruşlarıdır. "(Hulusi Efendinin sohbetinden)
Bu üç mühim kafadan birisi de Kuran harfle-
ridir. Buna dair deliller pek çok olmakla beraber
bir kaç misalini burada zikredelim.

"Ecnebi hurufatını ehl-i islâm'ın en mühim hü-
kümeti resmî bir surette kabul ve neşr ve cebr etti-
ği halde Risale-i Nur şâkirdleri bütün kuvvvetle-
riyle hatt-ı Kur'anîyeyi neşr ve tamim ve muhafa-
zasına çalıştıkları bir zamanda Uz. Ali (R.A) tari-
hiyle ondan haber vermekle..."(Sözler 27. Sözün Zeyli l.Hikmet. S. 458)
"Risale-i Nur'a İNTİSÂB eden zâtın en
ehemmiyetli vazifesi, onu yazmak veya yaz-
dırmaktır ve intişarına yardım etmektir.

ONU YAZAN VEYA YAZDIRAN, RISALE-I
NUR talebesi unvanını alır.'{28. Mektub l.Mes'ele, 26. Lem'a 12.Rica) Bu mübarek
mektup münasebetiyle Hulusi Efendiye (K.S) so-
ruldu ki: "Bu mektubun yazıldığı zamanda Risale-i
Nurları basacak matbaalar yoktu, onun için o za-
manda el ile yazılmasında zaruret vardı. Halbuki
şimdi durum tamamen değişmiştir. Acaba bu emir
o zamana mı mahsustur, yoksa şimdi de Risaleleri
Kur'an hattıyla yazmak aynı ehemmiyeti haiz mi-
dir?" Cevap verdi ki: "tereddüdsüz olarak söylüyo-
rum; aynı ehemmiyeti haizdir.

Yine ben sohbetlerde, müteaddit defalar Hacı
Hulusi Efendi'den şöyle dediğini dinlemişim: "Ben
Risalelerin latini harflerle basılmasına asla razı
olmadım ve halen de kanaatim değişmemiştir.
Yalnız ben Emirdağı'nda, Ustad Hazretlerini ziya-
rete gittiğimde, yeni hurufla basılmış kitapları
masasının üzerinde gördüğümden, ses çıkaramıyo-
rum"

"Risale-i Nur'un mühim bir vazifesi, Alem-i
İslâm'ın ekseriyet-i mutlakasının yazısı ve hattı
olan Hurûf-u Arabiyeyi muhafaza etmek olduğun-
dan.. ."(Kastamanu Lah. S. 116) 1. Emirdağ L. S: 77
Demek Cadde-i Kübranm ikinci mühim özelliği
hatt-ı Kur'aniyeyi muhafaza etmektir.

İslâmı muhafaza eden üç mühim kafalardan
üçüncüsü ise kıyafet, örf, adet ve ananedir.

"Ehl-i îmana hücum eden ehl-i dalâlet, bu asır
cemaat zamanı olduğu cihetle, cem'iyet ve komite-
cilik mâyesiyle bir şahs-ı mânevi ve bir ruh-u
habîs olmuş. Müslüman alemindeki vicdan-ı umu-
mî ve kalb-i külliyi bozuyor ve AVAMIN TAKLİDİ
OLAN ÎTİKADLARINI HİMAYE EDEN İSLÂMÎ
PERDE-İ ULVİYEYİ YIRTIYOR VE HAYAT-I
ÎMANİYEYİ YAŞATAN ANANE İLE GELEN
HİSSİYAT-I MÜTEVÂRİSEYİ YANDIRI-
YOR."(Kastamonu Lah. 160)
Hz. Bediüzzaman (R.A) ömrü boyunca hususan
1925 kıyafet inkılabından sonra Sünnet-i Seniyye-
ye uygun olan kıyafetini değiştirmemiş ve sarığını
başından çıkarmamıştır. Hatta Kastamonu'ya nef-
yinde uzun bir müddet polis karakolunda kaldığı
halde yine kıyafetinde ve mübarek sarığında bir
değişiklik yapmamıştır. Halbuki o zaman tarih
1936 yı gösteriyordu. Kıyafet inkılabı yapılalı on-
bir sene olmuştu. O günler; değil sarıkla gezmek,
başaçık gezip başlarına şapka koymayanların da-
hi yakalanıp istiklal mahkemelerinde idamlara
gönderildiği günlerdi. Meşhur Allame, Büyük Şe-
hit, iskilipli Atıf Hocanın davası herkesçe malum-
dur.

Eskişehir Mahkemesinde, kadınların iffet, asa-
let ve cihad bayrağı olan ve onlar için bir siper ve
kal'a vazifesi gören(Mektubat S.295)
çarşafı müdâfaa ettiği için
mahkumiyet giymişti.

Tekrar hülasa edersek: Cadde-i Kübrâda
bulunmak demek şu üç kal'ayı tekrar ikame
etmeğe çalışmak demektir.

1- Medrese, tekke ve dergâh hayatı içeri-
sinde yani kalb ve kafanın ittifakıyla Haka-
yık-ı İmaniyeyi neşr etmek

2- Kur'an harflerini tekrar ihya ve ikâme
etmeğe çalışmak

3- Evin mefruşatından başlayarak kıyafet-
te ve şahsî ahvâlde Sünnet-i Seniyye neyi em-
rediyorsa alâ-takatil-imkan harfi harfine
yapmağa çalışmak.

Evet Cadde-i Kübrâ-i Kur'aniye olan şu
esaslardan şimdi ayrılanlar, bilmeyerek bize
düşman olan dinsizlik kuvvetine yardım
ederler. Herşeyi kendi hesaplarına kullana-
bilen dinsizlik cereyanına yardımcı olmak-
tan başka bir iş yapmamış olurlar.
Alâ-tâkatil-imkân: Mümkün oldukça