+ Konu Cevaplama Paneli
2. Sayfa - Toplam 7 Sayfa var BirinciBirinci 1 2 3 4 ... SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 11 ile 20 ve 68

Konu: Bizler Talebe Olarak Bildiklerimizle Niçin Amel Edemiyoruz?

  1. #11
    Ehil Üye Abdulbaki - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2006
    Yaş
    60
    Mesajlar
    3.610

    Standart

    Bir zaman, evliya-yı azîmeden, nefs-i emmâresinden kurtulanlardan birkaç zattan, şiddetli mücahede-i nefsiyeler ve nefs-i emmâreden şekvâlarını gördüm.



    Çok hayret ediyordum. Hayli zaman sonra,
    • nefs-i emmârenin kendi desaisinden başka, daha şiddetli
    • ve daha ziyade söz dinlemez
    • ve daha ziyade ahlâk-ı seyyieyi idame eden
    • ve heves ve damar ve âsab, tabiat ve hissiyatın halitasından çıkan
    • ve nefs-i emmârenin son tahassungâhı bulunan
    • ve nefs-i emmâreyi tezkiyeden sonra onun eski vazife-i seyyiesini gören
    • ve mücahedeyi âhir ömre kadar devam ettiren bir mânevî nefs-i emmâreyi gördüm.
    Ve anladım ki, o mübarek zatlar, hakikî nefs-i emmâreden değil, belki mecazî bir nefs-i emmâreden şekvâ etmişler.

    Sonra gördüm ki, İmam-ı Rabbanî dahi bu mecazî nefs-i emmâreden haber veriyor.

    Bu ikinci nefs-i emmârede şuursuz kör hissiyat bulunduğu için, akıl ve kalbin sözlerini anlamıyor ve dinlemiyor ki onlarla ıslah olsun ve kusurunu anlasın.

    Yalnız tokatlar ve elemlerle nefret edip, veya tam bir fedailiğe her hissini maksadına feda etsin.

    Ve Risale-i Nur'un erkânları gibi, herşeyini, enaniyetini bıraksın.

    Bu acip asırda dehşetli bir aşılamak ve şırıngayla hem hakikî, hem mecazî iki nefs-i emmâre ittifak edip öyle seyyiata, öyle günahlara severek giriyor. Kâinatı hiddete getiriyor.( Kastamonıu Lâhikası)

    Biz ise hem insancasına, hem Müslümancasına yaşamak istiyoruz. (Bediüzzaman)


  2. #12
    Ehil Üye YıldızMisal - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Mar 2008
    Yaş
    42
    Mesajlar
    2.694

    Standart

    [
    benim şu anlık aklıma gelen kısım ve nedenlerden birisi de "his ve hevesin aklın ve kalbin düsturlarını dinlememesi" mevzuu.
    sebep kaç tane ya da neler olursa olsun müsebbi yine nefsimiz.Sonuç hep onu gerektiği gibi terbiye edemeyişten geçiyor.Bizler ne kadar bilsekte eğer zaaflarımızdan vazgeçemiyorsak bu da nefse bağlıdır.Mesela gıybetin risalelerde
    ne kadar veballi bir günah olduğunu okuyoruz Hadis ve ayetlerde hakeza..Ama nefse -zor gelen!-bir durumda bu illete ve doğurduğu veballere düçar oluyoruz

  3. #13
    Ehil Üye Abdulbaki - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2006
    Yaş
    60
    Mesajlar
    3.610

    Standart

    Evet, iman, kalbde, kafada daimî bir mânevî yasakçı bıraktığından, fena meyelânlar histen, nefisten çıktıkça 'yasaktır' der, tard eder, kaçırır.
    Evet, insanın fiilleri kalbin, hissin temayülâtından çıkar. O temayülât, ruhun ihtisasatından ve ihtiyacatından gelir. Ruh ise, iman nuru ile harekete gelir. Hayır ise yapar, şer ise kendini çekmeye çalışır. Daha kör hisler onu yanlış yola sevk edip mağlûp etmez.(Hutbe-i Şâmiye,1996-s:82 )

    Buradan bir kaç noktayı incelecek olursak.
    •İman kalpte ve kafada yani dimağda daimi manevi bir yasakçıdır.
    •Fena meyelanlar ise his ve nefisten çıkar.
    •Bu meyelanları iman bekçisi yasaktır der, tard eder ve kaçırır.
    •İnsanın güzel fiilleri ise kalbin temayülatından çıkar.
    •Kalpten çıkan meyiller ruhun özel araştırmalarından ve ihtiyaçlarından gelir. Demek ki ruh kalpten zuhur edecek olan meyillere ihtiyaç duyacak ve onu arayacak şekilde yaratılmıştır.
    •Ruh ise iman nuru ile harekete geçer. Sanırım en önemli nokta burası olmalıdır. Ruhun kalbin meyillerinden gelecek ihtiyaçlarının karşılanması için kalbin iman nuru ile nurlanması gerekir. Eğer bir kalp iman nuru ile müzeyyen olmazsa ruhun ihtiyaçları için o ruh harekete geçemiyor. İnsanda hakiki insaniyetini kaybediyor olmalıdır. Belki imansızlık yani küfür ile vahşi bir canavar oluyor.
    •Ruh kalpten meyleden hayırları yapar ve şer ise kendini çeker.
    •Mecazi nefs-i emmârenin bir nevi vazifesini yapan kör hisler yani akıbeti görmeyen hisler kalbi iman nuru ile aydınlanmış olan bir mümini yanlış yola sevk edip onu mağlup edemez.

    Bu konuya Lemaat’ten şu kısmı da ekleyerek devam edelim.
    İmanın yeri kalbdir; dimağ ise oluyor mâkes-i nur-u iman. Bazan da mücahiddir, bazan süpürgecidir. Dimağda vesveseler, hem pek çok ihtimaller kalb içine girmese, sarsılmaz iman vicdan. Yoksa bazıların zannınca iman dimağda olsa, ruh-u iman olan hakkalyakîne, ihtimâlât-ı kesire olur birer hasm-ı bîeman (merhamet bilmeyen düşman). Kalb ile vicdan, mahall-i iman. Hads (sezgi) ile ilham, delil-i iman. Bir hiss-i sâdis (altıncı his), tarik-i iman. Fikir ile dimağ, bekçi-i iman.(Lemaat'ten-2004-s:1191 )

    Temayülat-ı kalbiye ile ilgili aşağıdaki ifadelerde çok önemli.
    Tesirat-ı hariciyeden kalbin bir kısım ihtisasatı (özel araştırmaları) ihtizaza gelmekle (harekete geçmekle) müyülât tevellüt eder. (Muhakemat-2006-s:135)

    Güya aklın borazanı denilmeye şayan olan irade ses etmekle, kalbin karanlık köşelerinde yatan mânâlar çıplak, yalın ayak, baş açık olarak çıktıklarından, mahall-i suver (suretlerin mahalli) olan hayale girerler. O hazinetü'l-hayalde (hayal hazinesinde) buldukları sureti giyerler. En ekall bir yazmayı sarar. Veya bir pabucu giyer. Lâakal bir nişanla çıkar. Hiç olmazsa bir düğmeyle veya bir kelimeyle, kendinin nerede terbiye olduğunu gösterir. (Muhakemat-2006-s:126)

    Ayrıca Lemaat’ten dimağ ile ilgili yer de konumuz ile ilgilidir.

    Dimağda merâtib-i ilim muhtelifedir, mültebise .Dimağda merâtip var, birbiriyle mültebis, ahkâmları muhtelif. Evvel tahayyül olur, sonra tasavvur gelir. Sonra gelir taakkul, sonra tasdik ediyor, sonra iz'an oluyor, sonra gelir iltizam, sonra itikad gelir. İtikadın başkadır, iltizamın başkadır. Herbirinden çıkar bir hâlet.

    Salâbet itikaddan, taassup iltizamdan, imtisal iz'andan, tasdikten iltizam, taakkulde bîtaraf (tarafsız), bîbehre (nasipsiz) tasavvurda, tahayyülde (hayelde) safsata hâsıl olur, mezcine eğer olmaz muktedir. Bâtıl şeyleri güzel tasvir etmek, her demde, sâfi olan zihinleri cerhtir, hem idlâli.(Lemaat-2004-s:1148)

    Bir fiil kalbin ve de hislerin temayülatından çıkar. Çünkü kalp bu fiillere fıtraten meyillidir. İman kalpte ve kafada yani dimağda daimi manevi bir yasakçıdır. Fena meyelanlar ise his ve nefisten çıkar. Bu meyelanları iman bekçisi yasaktır der ve tard eder ve kaçırır. İnsanın güzel fiilleri ise kalbin temayülatından çıkar.Vesveseleri ve fena meyilleri iman tard eder. Güzel meyillerden sonra fillerin ilk hareketi duygulara ait ise vicdanda makes bulur ve vicdana yansır. Eğer bu filler fikirlere ait ise dimağa yansır. Üstad bu noktayı şöyle ifade etmiştir.” Kalbden maksat, sanevberî (çam kozalağı) gibi bir et parçası değildir. Ancak, bir lâtife-i Rabbaniyedir ki, mazhar-ı hissiyatı vicdan, mâkes-i efkârı dimağdır.( İşârâtü'l-İ'câz)” Kalpten dimağa makes bulan fikirler dimağda mertebelerden geçer. Önemli olan bu mertebelerin her birisinde farklı bir hükmün oluşmasıdır ki bunun en zirvesi ve makbulü ise itikat dediğimiz son mertebedir. İşte buna salabet-i imaniye diyoruz.

    Biz ise hem insancasına, hem Müslümancasına yaşamak istiyoruz. (Bediüzzaman)


  4. #14
    Ehil Üye Barla - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2007
    Mesajlar
    1.108

    Standart

    Birincisi: Akıbeti görmeyen, bir dirhem hazır lezzeti, ileride bir batman lezzetlere tercih eden hissiyat-ı insaniye, akıl ve fikre galebe ettiğinden ehl-i sefaheti sefahetten kurtarmanın çare-i yeganesi, aynı lezzetinde elemi gösterip hissini mağlup etmektir.
    Ve -1- ayetinin işaretiyle, bu zamanda ahiretin elmas gibi nimetlerini, lezzetlerini bildiği halde, dünyevi kırılacak şişe parçalarını onlara tercih etmek, ehl-i İmân iken ehl-i dalalete o hubb-u dünya ve o sır için tabi olmak tehlikesinden kurtarmanın çare-i yeganesi, dünyada dahi Cehennem azabı gibi elemleri göstermekle olur ki, Risale-i Nur o meslekten gidiyor. Yoksa, bu zamandaki küfr-ü mutlakın ve fenden gelen dalaletin ve sefahetteki tiryakiliğin inadı karşısında Cenab-ı Hakkı tanıttırdıktan sonra ve Cehennemin vücuduna ispat ile ve onun azabı ile insanları fenalıktan, seyyiattan vazgeçirmek yolu ile ondan, belki de yirmiden birisi ders alabilir. Ders aldıktan sonra da, "Cenab-ı Hak Gafurü'r-Rahimdir, hem Cehennem pek uzaktır" der, yine sefahetine devam edebilir. Kalbi, ruhu hissiyatına mağlup olur. İşte, Risale-i Nur ekser muvazeneleriyle küfür ve dalaletin dünyadaki elim ve ürkütücü neticelerini göstermekle, en muannid ve nefisperest insanları dahi o menhus, gayr-i meşru lezzetlerden ve sefahetlerden bir nefret verip aklı başında olanları tevbeye sevk eder. O muvazenelerden, Altıncı, Yedinci, Sekizinci, Sözlerdeki kısa muvazeneler ve Otuz İkinci Sözün Üçüncü Mevkıfındaki uzun muvazene, en sefih ve dalalette giden adamı da ürkütüyor, dersini kabul ettiriyor. Mesela, ayet-i Nurda, seyahat-i hayaliye ile hakikat olarak gördüğüm vaziyetleri gayet kısaca işaret edeceğiz. Tafsilini isteyen, Sikke-i Gaybiyenin ahirine baksın.
    Nurlarla alâkadar olduğum zamanlarda, dünyevî bütün lezzetlerin fevkinde büyük bir zevk ve havâssımda azîm bir şevk hissediyorum...

  5. #15
    Yasaklı Üye keskin kılıç - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2008
    Mesajlar
    108

    Standart

    selamın aleyküm.ya kardeşim belkide birçoğumuzun yarasına parmak bastın.şu dersleri aldıktan sonra hadi diyelim amelde tenbelin önde giden soyuyum.bari günahlardan kaçabilsem inanın kendimi bahtiyarlardan sayacağım.ama bir karar aldım artık tv seyretmeyeceğim.belki güzel bir başlangıç olur.dua edelim.

  6. #16
    MütevekkiL
    Guest MütevekkiL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart

    bildiklerime samimi bir kalple inandıysam bildiklerimi yaşarım.
    bildiklerimle amel etmiyorsam bildiklerimde samimi olarak inanamadığımı düşünüm.

    bana göre problem samimiyetsizlik.
    Ama asıl problem samimiyetle inandığım değerlerin yozlaştırılması.
    bu yozlaşmaya karşı zayıf kalmam.
    samimiyetsizliğime sebep olan birçok şeytani nefsani vesveseler, oyunlar hileler..


  7. #17
    MuM
    MuM isimli Üye şimdilik offline konumundadır
    Guest MuM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2006
    Mesajlar
    3.600

    Standart

    Alıntı Abdulbaki Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Bir zaman, evliya-yı azîmeden, nefs-i emmâresinden kurtulanlardan birkaç zattan, şiddetli mücahede-i nefsiyeler ve nefs-i emmâreden şekvâlarını gördüm.



    Çok hayret ediyordum. Hayli zaman sonra,
    • nefs-i emmârenin kendi desaisinden başka, daha şiddetli
    • ve daha ziyade söz dinlemez
    • ve daha ziyade ahlâk-ı seyyieyi idame eden
    • ve heves ve damar ve âsab, tabiat ve hissiyatın halitasından çıkan
    • ve nefs-i emmârenin son tahassungâhı bulunan
    • ve nefs-i emmâreyi tezkiyeden sonra onun eski vazife-i seyyiesini gören
    • ve mücahedeyi âhir ömre kadar devam ettiren bir mânevî nefs-i emmâreyi gördüm.
    Ve anladım ki, o mübarek zatlar, hakikî nefs-i emmâreden değil, belki mecazî bir nefs-i emmâreden şekvâ etmişler.

    Sonra gördüm ki, İmam-ı Rabbanî dahi bu mecazî nefs-i emmâreden haber veriyor.

    Bu ikinci nefs-i emmârede şuursuz kör hissiyat bulunduğu için, akıl ve kalbin sözlerini anlamıyor ve dinlemiyor ki onlarla ıslah olsun ve kusurunu anlasın.

    Yalnız tokatlar ve elemlerle nefret edip, veya tam bir fedailiğe her hissini maksadına feda etsin.

    Ve Risale-i Nur'un erkânları gibi, herşeyini, enaniyetini bıraksın.

    Bu acip asırda dehşetli bir aşılamak ve şırıngayla hem hakikî, hem mecazî iki nefs-i emmâre ittifak edip öyle seyyiata, öyle günahlara severek giriyor. Kâinatı hiddete getiriyor.( Kastamonıu Lâhikası)
    peki bu mecazi nefs-i emmare mi daha şiddetlidir. Yoksa evvel ki nefs mi şer noktasında?

    eğer evvelki daha şiddetlidir dersek "nefsi emmaresinden kurtulan bir kaç zattan" kurtulduklarına göre ASIL nefstten kurtulma söz konusudur o daha ağırdır fakat ikinci yani mecazi nefsi emmarede ise severek günahlara girme söz konusu diğeriyle beraber... mecazi nefs de günahlara giriyor. hem de mesuliyet olacaktır.

    bu iki şık nasıl birbiriyle ayırd edilebilir.

  8. #18
    MuM
    MuM isimli Üye şimdilik offline konumundadır
    Guest MuM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2006
    Mesajlar
    3.600

    Standart

    peki hakiki nefs-i emmare ile mecazi nefs-i emmarenin farkı nedir.

    bize tesir açısından neler yaptırabilirler.

  9. #19
    Vefakar Üye karam - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2008
    Mesajlar
    394

    Standart

    bazen bu durumdan dolayı tamamen umutsuzluğa kapılıyorum, ufacık bir hakikati öğrenen insanların hayret ve coşkuyla nurlara sarılıp ruhlarında deprem etkisi yaşadıklarını görünce bana ne oluyor neden bu kadar bilmeme okumama rağmen onların onda biri kadar etkilenemiyorum, hayatıma aks ettiremiyorum diyorum... bazen korkuyorum mühürlendimi kalbim diye... inanıyorum anlıyorum doğruluyorum seviyorum ama sadece bu kadar gerisi yok...

  10. #20
    MuM
    MuM isimli Üye şimdilik offline konumundadır
    Guest MuM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2006
    Mesajlar
    3.600

    Standart

    şimdi farkettim üstadımız ikincisinin daha şiddetli olduğunu izah etmiş. fakat önceki kurtulanan nefsi emmarenin vazifesi ne idi bundan farklı olarak.

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Cevaplar: 75
    Son Mesaj: 28.09.09, 21:15
  2. Kur'an'ı Bizler Anlayamaz Mıyız?
    By Ene-Zerre in forum İslami Konular ve İman Hakikatleri
    Cevaplar: 61
    Son Mesaj: 23.07.09, 11:54
  3. Cevaplar: 166
    Son Mesaj: 05.05.09, 20:04
  4. Kürt Olarak Akşamladim, Arab Olarak Sabahladim
    By DERMAN25 in forum Kıssadan Hisseler, İbretli Öyküler
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 24.12.08, 01:12
  5. Bildiklerimizle İlim Kuşağında Buluşma
    By Ehl-i telvin in forum İslami Nitelikli Yazılar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 12.01.08, 21:22

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Var
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0