üstadın mürşid arayanlara verdiği cevap burda bitti..inşaallah..faydalı oldu..
üstadın mürşid arayanlara verdiği cevap burda bitti..inşaallah..faydalı oldu..
iman insanı insan eder, belki sultan eder..
"Bin elimizde olsa NUR lara ancak kafi gelebilir" bunun dışındaki meşreblerde hizmet-i imaniyede seyr-u suluk eden kardeşlerimiz sahısları adına hizmet ve ibadette bulunurlar bunu NUR dairesine dahil etmemelidir.
Zira;"Evet eğer mesleğimiz şeyhlik olsa idi, makam bir olurdu veyahut mahdud makamlar bulunurdu. O makama müteaddid istidadlar namzed olurdu. Gıbtakârane bir hodgâmlık olabilirdi. Fakat mesleğimiz uhuvvettir. Kardeş kardeşe peder olamaz, mürşid vaziyetini takınamaz. Uhuvvetteki makam geniştir. Gıbtakârane müzahameye medar olamaz. Olsa olsa, kardeş kardeşe muavin ve zahîr olur; hizmetini tekmil eder."
ALLAH (C.C.) RAZI OLsUn..hakikatbin aldatmaz hakikat binde aldanmaz...
kişi hak ile kendini meşgul etmezse batıl onu işgal eder.....(imamışafi)
:::::....
Şu tulûatımı arza ictisâr ediyorum:
Halka-i hakikatte devrandadır ol mübârek Üstad.
Kavuşturdular ruhunu, ervâh-ı enbiyaya ânın.
Mest-i müstağrak olup hayrettedir ol mübarek Üstad.
Mübarek Kur'ân'ın dellâlısın dediler âna.
Sözleri cândır, onu tutmayan ruhsuzdur hemân,
Bütün söylediği nur-u hikmettir ânın.
Mirâc-ı ruhânîde devrandadır ol mübarek Üstad.
Kalbim içre feyz-i Nurun görmüşem hemân.
İçi umman-ı vahdette, dışı sahrâ-yı kesrette görünür Üstad.
Dünyada, uhrâda refik olalım âna.
Umarım Mevlâm ihsân eder biz âciz kullarına.
Nasuhîzâde Mehmed, söyledi hemân bu sırları.
Hazine-i Kur'ân'ın bir miftâhıdır Hazret-i Üstad.
Nasuhîzâde Şeyh Mehmed
Mirâc-ı ruhânîde devrandadır ol mübarek Üstad.
Kalbim içre feyz-i Nurun görmüşem hemân.
İçi umman-ı vahdette, dışı sahrâ-yı kesrette görünür Üstad.
"bu şehre bir kutup, bir gavs-ı âzam gelse, "Seni on günde velayet derecesine çıkaracağım" dese, sen Risale-i Nur'u bırakıp onun yanına gitsen, Isparta kahramanlarına arkadaş olamazsın."
Her bir kardeşimizin altı cihetten ortaya söz attığı bu karışık vaziyet bu hengamede Kuranın kalbî ve ameli Hakikatlerinin vüzûhuna dair gösterdiğimiz bu gayretin hayırla neticelenmesi mümkün görünmemektedir.
Nurları bırakman gerekmez. Bizim dediğimiz de budur.
Nitekim hiç bir mürid Kuranı bırakmadığı gibi tefsirlerinide bırakmaz fıkhı asla bırakmaz itikad kelam ilimleride bırakmaz hadis ilimlerinide bırakmaz.
Yanlış olan bu İslamın hizmetkarlarını birbirine mütenakız göstermek, biri için diğerini terketmektir.
Demekki Nur mesleğinde süluk, ehli tarikat olmaya mani değil. geride isbat ettik.
Men tefenne teh'allesa; Tefennün eden, her fenden alan ancak kurtulur, İmamı Şafii rh.a.
İla Rûhi ŞerafinNebiyyi ve âlihi ve Asâhbihi ve Meşayıh'ına ve Esatîzina el-Fatihah.
"Biz, Risale-i Nur'un şakirdleriyiz. Said de, bizim gibi bir şakirddir. Risale-i Nur'un menbaı, madeni, esası da Kur'andır. Yirmi senedir emsalsiz tedkikat ve takibatla beraber, kıymetini ve galebesini en muannid düşmana da isbat etmiştir. Onun tercümanı ve bir hizmetkârı olan Said ne halde olursa olsun, hattâ Said de -El'iyazü billah- Risale-i Nur'un aleyhine dönse, bizim sadakatımız ve alâkamızı inşâallah sarsmayacak." deyip, o kapıyı kaparsınız.
(Emirdağ - 1 - 125)
Risale-i nur bir imtihan kitabıdır.
Davasına sadık olmayan insanların başarı ihtimali yoktur.
abdulkadir geylani de gelse biz hürmet edip hizmetimize devam edeceğiz......
hak= hak kani=nerde hakkanı=hak nerde? ?
Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)