s.a.nefis Nickli Üyeden AlıntıNeden hep risâleler okunmakta?
01.07.2006
Risâle-i Nur konusunda gündeme getirilen tart?şmalar?n bir k?sm?nda, "Neden hep risâleler okunmakta ve Kur'ân ve hadislere fazla önem verilmemektedir?" gibi hakikatin çok uzağ?nda endişeler dile getirilmektedir. Risâle-i Nur'u Kur'ân ve hadis kitab? olarak okumayan bir fert onun hakikatinin çok uzağ?nda demektir.
O yüzden nurlar? Kur'ân ve hadisler ile k?yaslamak kadar anlams?z bir yaklaş?m olamaz. Çünkü Risâle-i Nur'un kaynağ? ve hayat? Kur'ân ve hadislerdir.
Her insan?n doğru aray?ş? yan?nda insanl?ğ?n da topyekûn bir aray?ş içinde olduğu ve ortak akl?n tüm insanl?k nam?na tarih boyunca geçirdiği bir süreç olduğu gözlenmektedir. ?nsanl?ğ?n gelişim seyri içinde ortaya ç?kan farkl? kültür ve medeniyetler varl?k âlemini kendi iç dünyalar?n? şekillendiren değer yarg?lar? çerçevesinde, yani ayinelerinin rengine ve özelliğine göre anlamland?rmaktad?rlar. Bu noktadan bak?ld?ğ?nda ferdin varl?k âleminin içinde şekillenen doğrular hiç bir zaman mutlak doğruyu ifade etmeyecektir. Yani zaman ve mekân?n s?n?rl?l?ğ? ve her yönü ile izafi olan varl?k âleminde hiç kimse mutlak doğruyu, her şeyin gerçek hakikatini bulduğu iddias?nda olamayacak ve doğrular varl?k gereği hep izafi olacakt?r. Yani her hüküm, elde bulunan veriler ve doğruya götürdüğüne inan?lan yollar çerçevesinde doğru olduğuna inan?lan konumda kalacakt?r. Mutlak doğruya ulaşabilecek güç insanlarda olmad?ğ?na göre, "her meslek sahibinin başkas?n?n mesleğine ilişmemek cihetinde hakk? ise; 'mesleğim hakt?r' yahut 'daha güzeldir' diyebilir. Yoksa, başkas?n?n mesleğinin haks?zl?ğ?n? ve çirkinliğini ima eden 'hak yaln?z benim mesleğimdir' veyahut 'güzel benim meşrebimdir' diyemez olan insaf düsturu" herkesçe rehber edinilmelidir. ?şin hakikatinde bu dünya ve insan?n özellikleri mutlak doğruyu bulman?n rahatl?ğ?n? yaşatacak özellikler bar?nd?rmamaktad?r. Elde olan tek şey ihlas ve samimiyet, doğru olduğuna inand?ğ?n? bulana kadar aramak, bulduktan sonra da bu doğrular? anlay?p anlatmaya çal?şmak olmal?d?r.
Günümüzün en temel problemlerinden biri belki de maddî âlemin yap? ve kurallar? d?ş?na ç?kamayan düşünce s?ğl?ğ?d?r. Olurlar ve olmazlar şeklinde hükümler çok aceleci ve çok s?n?rl? verilerle çok net olarak ortaya konabilmektedir. Bu doğruluk konusundaki hassasiyetin zay?flamas?n?n da bir yans?mas? olabilir. Oysa doğruluk, her insan?n, özellikle de vahye dayanan din mensuplar?n?n ve bilhassa Müslümanlar?n hayat?n? şekillendiren kavramlar içinde doğruluk en merkezi konumdaki değerler ve kavramlardan olmal?d?r. Bu kâinat?n ve insan hayat?n?n en değerli meyvelerinden olmal?d?r. Dolay?s? ile olur ya da olmaz şeklinde bir hüküm ortaya koyarken çok ihtiyatl? davranmal? hiç bir ifade ve insanî hüküm mutlak olamayacağ? için ifadelerimizde bir esneklik hep bulunmal?d?r.
Risâle-i Nur'un, Kur'ân, Hazret-i Peygamber (a.s.m.), Hazret-i Ali (r.a.) ve Gavs-? Azam (k.s.) gibi sönmez ve söndürülemez güneşlerden ald?ğ? enerji ile bu as?rda Kur'ân medeniyetini ihya edecek bir kaynak ve bu sağlam dayanaklar?ndan dolay? sönmez ve söndürülemez olduğuna inan?yoruz. Külliyattan ald?ğ?m?z enerji ile bu inanc?m?zda en ufak bir şüphe taş?m?yoruz. Bar?ş içinde yeni bir dünya her kimliğin kendini çat?şmalara gerek kalmaks?z?n ifade edebileceği bir zemin olmal?. Böyle bir zemini haz?rlayacak olan ise ancak bütün dinleri kuşatan ve bar?ş? en net şekilde temsil eden ve insanl?k âlemi içinde etkileri en derin, söylemleri en güçlü olan ?slâmiyet olabilir. ?slamiyet'in bu tarzda insanl?ğa sunuluş şekli ise Risâle-i Nur'dur. Bunu içinde bulunduğumuz zaman aç?k bir şekilde ortaya koymaktad?r. Gelecek zamanlar çok daha netleştirecektir. Bu hal asl?nda istikbal ink?lâplar? içinde en yüksek ve gür sada olarak duyulacak ?slâmiyet için ağz?n aç?ld?ğ? and?r. O mukaddes avaz?n duyulmas? da pek yak?nd?r diye bütün ruh u can?m?zla inan?yor ve rahmet-i Rahman'dan talep ediyoruz. Bu samîmî talepler inşaallah karş?l?ks?z kalmayacak ve bütün insanl?k nam?na yap?lan bu dualar yeryüzüne bar?ş ve selameti ?slam'?n eliyle getirecektir. Risâle-i Nur hakikatlerinin tüm insanl?ğ? kuşatan bir boyutunun olduğu farkl? din mensuplar?n?n ona rahatl?kla ve kendi dinlerinin perspektifi ile muhatap olabilmelerinden anlaş?lmaktad?r. Bu külliyat içinde yer alan hakikatlerin nübüvvet yolunun asr?n idrakine uygun ifadesi olduğu kabul edilmelidir. Hazret-i Muhammed (a.s.m.) ile bütün dinleri içine alacak şekilde nübüvvet yolunun ortaya konmas?n?n ard?ndan bu asra risâletin yans?mas? anlam?nda Risâleti'n-Nur şeklinde mânevî âlemlerden bir mektup ve enbiyaya veraset konumunda olduğu anlaş?lmaktad?r.
http://www.saidnursi.de/tr/detay.php?index_id=336&isim=Risale-i%20Nur
bu konu aç?lm?şt? kardeş emeklerinden dolay? allah raz? olsun