Kardeşlerim : Mebde ile müntehayı cem etmek ne demek ?
CEM MAKAMI NE DEMEKTİR ?
Kardeşlerim : Mebde ile müntehayı cem etmek ne demek ?
CEM MAKAMI NE DEMEKTİR ?
Mebde ile müntehayı birleştirmek Peygamber efendimizin ( a.s.m ) ' ın mücizelerinden biridir. Kısaca ilk yapıp en mükemmel yapmak şeklinde özetlenebilir. Cahiliye devrinde Efendimiz ( a.s.m) gerek ubudiyetinde gerek tazarru ve niyazında kimseyi taklid etmediği halde ilk kez yapıp en mükemmel icra etmekle ubudiyetin tam ruhuna isabet etmiştir. Bunu şöyle anlayabiliriz :
Mesela bizler ibadetimizde tedricen kemale ereriz , manevi terakkimiz nisbetinde ubudiyetimizde , duamızda terakki eder . Ama efendimiz ( a.s.m) kimseyi taklid etmeden , tedricen değil ilk yapıp en mükemmel yapmıştır.
O ' nun kıldığı ilk namaz , tuttuğu ilk oruç bir evliyaullahın seneler süren mücahedesi sonunda ulaştığı makamda kıldığı namazdan ve tuttuğu oruçdan daha mükemmeldir.
''Şahsın üslub-u beyanı , şahsın timsal-i şahsiyetidir.
Ben ise :
gördüğünüz veya işittiğiniz gibi , halli müşkil bir muammayım ''
Said Nursi
O ' nun kıldığı ilk namaz , tuttuğu ilk oruç bir evliyaullahın seneler süren mücahedesi sonunda ulaştığı makamda kıldığı namazdan ve tuttuğu oruçdan daha mükemmeldir.
İyi de zaten o evliyaullah ibadetinde Peygamberimizi (s.a.v.) taklid ediyorsa neden kıyas yapıyoruz ki. Sonunu anlamadım?
Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz,
Müjdeleyiniz,nefret ettirmeyiniz...
hadis-i şerif
Usandım, boşyere hep gitmeler, gelmelerden;
Bırakın uyuyayım, yandım kelimelerden..
n-f-k
Bu kıyas ile Peygamerimizin ( a.s.m) mazhar olduğu mucize daha net tezahür ediyor.
Yani münteha , tekamül neticesinde ulaşılan bir mertebedir ve kainata konulan adetullah üzere beşer bu kanun ile tedricen kemale erer. Fakat Efendimiz ( a.s.m) a baktığımızda kainata konulan bu kanunun işlemediğini görüyoruz ki zaten meseleyi ' mucize ' yapanda budur. Evliyaullah en mükemmel bir örnek önlerinde olduğu halde yani taklid edebilcekleri bir misalleri olduğu halde senelerce süren cehd ve gayretlerine rağmen O ' nun gibi yapamıyorlarsa ve O' nun ( a.s.m) yardımcı olması noktasında taklid edebileceği bir rehberi olmadığı halde ilk yapıyor ve en mükemmel yapıyorsa bu hal O ' nun nübüvvetine çok büyül delildir....
''Şahsın üslub-u beyanı , şahsın timsal-i şahsiyetidir.
Ben ise :
gördüğünüz veya işittiğiniz gibi , halli müşkil bir muammayım ''
Said Nursi
Gülşah abla mazhar,ma'kes,memer ve mütecelli kavramlarını bu meseleyle bağdaştırabiliyor musunuz?
Misal bana göre en büyük fark orda...Enbiya mazhar mı ma'kes mi,evliyada mütecelli mi memer mi?
Evet şimdi oldu. Allah razı olsun vermiş olduğunuz bilgilerden dolayı..
Konu canan** tarafından (20.06.08 Saat 19:54 ) değiştirilmiştir.
Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz,
Müjdeleyiniz,nefret ettirmeyiniz...
hadis-i şerif
Usandım, boşyere hep gitmeler, gelmelerden;
Bırakın uyuyayım, yandım kelimelerden..
n-f-k
''Şahsın üslub-u beyanı , şahsın timsal-i şahsiyetidir.
Ben ise :
gördüğünüz veya işittiğiniz gibi , halli müşkil bir muammayım ''
Said Nursi
MAKAM-I HAZRETÜ-L CEM
Hazretü-l Cem makamı ekmelü-ş Şeriat'dır;
Sâlikde Hakk sırlıdır, halkdır ortada sâdır
Hazretü-l Cem: Tevhid Mertebelerinin beşincisi, "Beka" mertebelerinin ikincisidir.
Kur’an-ı Kerim, Cenab-ı Hakk’ın isimlerinden her ismin azam mertebesinden geliyor. Efendimiz de ism-i azamın mazharıdır. Zaten ism-i azamın mazharı olmayan, ism-i azamın ve her ismin azam mertebesinin tecellisi olan şeye muhatap olamaz, onu kavrayamaz.
Mutlaka kendi mayesinde onun bulunması, donanımının ona göre olması lazım. Evrensel bir peygamber, alemşümul bir peygamber.. bu şu demektir; insanlık ağacına ait bütün hususiyetler çekirdek halinde O’nda vardır.
Hangi peygamber olursa olsun, hangi manayı, hangi gerçeği, hangi hakikati, hangi ismin tecellisini temsil ederse etsin bunların bir numunesi, şöyle böyle bir esintisi Efendimiz’de mutlaka vardır.
Makam-ı cem’in sahibi olması itibarıyla vardır.
Dolayısıyla; diğer peygamberlerin birinde bir isim azam derece tecelli etmiştir, öbüründe öbür isim azam derecede tecelli etmiştir. Fakat, Hz. Muhammed’de (sallallahu aleyhi ve sellem) her ismin tecellisi vardır ve O’na nazil olan Kur’an, O’nun donanımına göre her ismin azam derecesinde tecelli etmiştir.
Makamı Tevhid’in altıncısı ve Makam-ı İttihat’ın üçüncüsü olan Cem-ül Cem’dir. Cem-ül Cem demek iki cemin cemi demektir. Yani Cem Kurbi Feraiz ki Hak zahir halk batın idi, Hazret-ül Cem ise Kurbi Nevafil ki Hak batın halk zahirdir. Cem-ül Cem’deyse Makam-ı Sıtkıyet vardır. Burası insanı kamil mertebesidir. Teşbih ile tenzihi cem eden bir makamı merkezdir. Bu makamda salik kulliyen şirkten halas olur. Bu makamın tarifi şöyle:
Hüvel evveli vel ahiri vel zahiri vel batıni’dir.
Yani evveli Hak ahiri Hak zahiri Hak Batını Hak dediğimiz gibi, işte bu makamda ne evvelinde şirk var ne de ahirinde, ne zahirinde ne de batınında halkiyet kalmadı. Ancak evvellik, ahirlik, zahirlik, batınlık isimleri kalıyor. İşte Ehlullah arasında meşhur olan bir kul Hak ile olduğu vakitte kul ile hak mabeyinde fark nedir? Esmadır buna kul yani abut derler. Hakka ise Vacibul Teala Hak tesmiye olunur. Fakat bu makam itibari ile bu aleme halk nazarı ile bakarsan haktır ve görünen mevcudata halk dersen yine haktır. Çünkü halk esması ile zahir olan odur. Hak dersen o yine haktır. Çünkü halk esması ile zahir olan haktır. Her zerre onunla kaimdir, Allahu la ilahe illa hüvel hayyül kayyum ayetinde işaret edildiği üzere. Allahu Teala halka mabut bil haktır ondan gayrı ibadete müstahak yoktur sahibi uluhiyet ancak odur. Hayatı daimi sıfatı ile baki ve her esma ve efal onun zatı uluhiyeti ile kaimdir.
Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)