DUYGUSALLIKTA DA VASAT YOL
Risale-i Nurlar? müzakereli okumak ayr? bir fark ve keyif.?nsan hakikatlere daha derinlemesine nüfuz edebiliyor.”Nur talebeleri duygusall?kta da orta yolu tutar.”ifadesi böyle müzakereli bir derste kullan?lan bir cümle.ESSIRATEL MÜSTAK?M dersini yaparken aç?lan bir perde ile “Duygusall?kta da orta yol vard?r.”ifadesini müzakere etmeye başl?yoruz.?ş duygulardan aç?ld?ğ? için daha önce üzerinde çal?şt?ğ?m?z “Duyular ve duygular” çal?şmam?z bize bir yol haritas? olabilir diye düşünüyoruz.Böylece duygusall?ğ? müzakereye açm?ş oluyoruz.Üstad Hazretlerinin “Kardeşler aras?nda müfritane irtibat” haricinde diğer tüm fiillerimizde orta yolu tavsiye etmesi meselemize dayanak oluşturuyor.O halde “Duygusall?kta da orta yolda olmal?y?z.”cümlesi dikkatimizi çekiyor.Duygularda orta yol değil,duygusall?kta orta yol diye meselemizin hangi çerçevede müzakere edileceğinin s?n?rlar?n? tekrar hat?rlat?yoruz.Burada Risale-i Nurlar?n bir k?s?m hakikatleri meselemizi daha da aç?yor.Çünkü Nur talebelerini harekete geçiren aşk-? islamiye ve hamiyet-i diniye (yani Risale-i Nur hakikatleri) olduğu için ve hayali bir Üstad’? değil hakiki bir Üstad’? sevdiğimiz için onlar duygusall?kla hareket etmezler sonucuna varabileceğimizi söylüyoruz.Önemli olan bir durum da Üstad’?n Kur’an’a dellall?k yönünden şahsiyeti bizi de ilgilendiriyor ve Kur’an hakikalerine bizi muhatap ediyor.Biz önce eseri görüyor,okuyor ve inceliyoruz,sonra eserin güzelliğine istineden eser sahibine muhabbet ediyoruz.?şte bu hal hayali bir Ziyaeddin değil,hakiki bir Ziyaeddin sevgisini taş?yor.( Bundan k?rk elli sene evvel, büyük kardeşim Molla Abdullah (rahmetullahi aleyh) ile bir muhaveremi hikâye ediyorum.
O merhum kardeşim, evliya-i azimeden olan Hazret-i Ziyaeddin’nin (k.s.) has müridi idi. Ehl-i tarikatça, mürşidinin hakk?nda müfritane muhabbet ve hüsn-ü zan etse de makbul gördükleri için, o merhum kardeşim dedi ki:
“Hazreti Ziyaeddin bütün ulûmu biliyor. Kâinatta, kutb-u âzam gibi herşeye ?tt?lâ? var.” Beni onunla raptetmek için çok harika makamlar?n? beyan etti.Ben de o kardeşime dedim ki: “Sen mübalâğa ediyorsun. Ben onu görsem, çok meselelerde ilzam edebilirim. Hem sen benim kadar onu hakikî sevmiyorsun. Çünkü kâinattaki ulûmlar? bilir bir kutb-u âzam suretinde tahayyül ettiğin bir Ziyaeddin’i seversin. Yani o ünvanla bağl?s?n, muhabbet edersin. Eğer perde-i gayb aç?lsa, hakikati görünse, senin muhabbetin ya zâil olur veyahut dörtten birisine iner. Fakat ben, o zât-? mübâreki senin gibi pek ciddî severim, takdir ederim. Çünkü, Sünnet-i Seniye dairesinde, hakikat mesleğinde, ehl-i imana hâlis ve tesirli ve ehemmiyetli bir rehberdir. Şahsî makam? ne olursa olsun, bu hizmeti için ruhumu ona feda ederim. Perde aç?lsa ve hakikî makam? görünse, değil geri çekilmek, vazgeçmek, muhabbette noksan olmak, bilâkis daha ziyade hürmet ve takdirle bağlanacağ?m. Demek ben hakikî bir Ziyaeddin’i, sen de hayalî bir Ziyaeddin’i seversin.” (Kas.Lah.s:60)) Böylece duygusall?kta orta yolun bu olabileceği kanaatine ulaş?yoruz.Başka hizmet tarzlar?nda ise tam ters bir yaklaş?mla karş?laş?yor olabiliyoruz.Burada önce zata muhabbet ve hayali bir tak?m vas?flar kişilere verilebiliyor.Böylece muhatap olunan kişinin mevcut birtak?m kusurlar? söylendiğinde hemen savunma mekanizmalar? harekete geçiyor oluşun alt?nda bu duygusall?kta yaşanan ifrat yat?yor olabiliyor.O kişinin her yönüyle masum olduğu fikri müntesiplerinin hayali bir tak?m savunmalar?ndan anlaş?l?yor.
Halbuki Üstad Hazretleri benim üç şahsiyetim var diyor ve Kur’an’a dellall?k cihetinde biz istihtam ediliyoruz diyerek,bu cihetten gelen tüm vas?flar?n Kur’an’a ait olduğunu ve kendisinin sahip ç?kamayacağ?n? söylerken,ikinci ve üçüncü şahsiyetlerin kusurlu olabileceğini söylüyor.Bu zaman şah?s zaman? değildir diyerek şah?slara bağlanmaktan ziyade esere bağlanman?n önemini vurguluyor.Böylece bu asr?n hizmet anlay?ş?na yeni bir yaklaş?m ve örijinal bir metot kat?yor.Bu anlay?şta elbetteki duygusall?kta da vasat mertebe olacakt?r.Çünkü Üstad Hazretleri Münazaratta “Hiçbir müfsid ben müfsidim demez. Daima suret-i haktan görünür. Yahut bât?l? hak görür. Evet, kimse demez ayran?m ekşidir. Fakat siz mihenge vurmadan almay?n?z. Zira çok silik söz ticarette geziyor. Hattâ benim sözümü de, ben söylediğim için hüsn-ü zan edip tamam?n? kabul etmeyiniz. Belki ben de müfsidim. Veya bilmediğim halde ifsad ediyorum. Öyleyse, her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz. ?şte, size söylediğim sözler hayalin elinde kals?n, mihenge vurunuz.Eğer alt?n ç?kt?ysa kalbde saklay?n?z. Bak?r ç?kt?ysa, çok g?ybeti üstüne ve bedduay? arkas?na tak?n?z, bana reddediniz, gönderiniz.(Münazarat:48-49)”diyerek bizlere ve tüm muhataplara Risale-i Nur’larda duygusall?ğ?n vasat mertebesini gösteriyor.
Böylece Nur Talebeleri kişileri ve duygusall?ğ? aşarak veya orta yolu tutarak ifrat ve tefrite düşmeyerek Cenab- Hakk?n Fatiha suresindeki “ihtinas s?ratel müstakim”den murad ettiği manaya uygun hareket etmiş oluyorlar inşaallah.Bu ve daha bir çok hallerde orta yolda olmak için Kur’an hakikatlerine ne kadar ihtiyac?m?z olduğu ortaya ç?k?yor değil mi? O halde Risale-i Nur’lar? hem ferdi,heh cemaati ve hem de müzakereli okumak çok daha istifade ve feyizlere sebep olabilir,yeni yeni hakikatlere ulaşmaya vesile olabilir dileklerimizi tekral?yoruz.Baki Ç?M?Ç