Dervişin biri, son derece despot bir derebeyine takdim edilmek üzere, kahyaefendiye bir kefen getirir. Kahya, böyle bir şeyi takdim etmek istemediğiiçin dervişi basından savmak ister. Ancak derviş ısrar eder ve beyibeklemeye koyulur.Biraz sonra bey gelir, ne olduğunu sorar. Kahya dervişi ve elindeki bohçayıgörüp, bir dervişe bir beye bakarak der ki:- Bu adam, size kefen getirmiş efendim. Ölür musunuz, öldürür musunuz? ððð"Oğlunun okuması için elindeki bütün inekleri satan bir koylu, onun bir şey öğrenemediğini görünce:- Ne bahtsız adammışım, diye söylenmiş. Bir öküz uğruna ne inekler fedaettim.ððð "Sair Deyheki, çocuklarını yanına alarak bir dostunu ziyarete gider. Kara,kuru ve sıska çocukları gören dostu latife olsun diye:- Efendi, der. Bu gübre böcekleri senin mi?Sair, tası gediğine koyar:- Evet efendim! Kokunuza geldiler. ððð "Mehmet Akif, iki yüzlü insanlara çok kızardı. Bir gün bir arkadaşına söylededi:- İki yüzlüleri artık sever hale geldim. Çünkü yasadıkça, yirmi yüzlüinsanlar görmeye başladım.ððð "Keçecizade Fuat Paşa'ya, yetmişlik bir kadının otuz yaşındaki bir gençleevlenmek istediğinden bahsetmişler. Paşa hemen:- Ahmet musade etmez, demiş.- Hangi Ahmet, diye sormuşlar. Pasa cevap vermiş:- Karacaahmed ! ððð "Sadrazam Keçecizade Fuat Pasa Paris'te iken, elçiler arasında hangi devletin kuvvetli olduğu tartışılıyordu. Sıra Paşaya gelince, elçilere söyle dedi:- En kuvvetli devlet, Osmanlı devletidir.Herkes bu sözler üzerine şaşkınlık içerisinde iken, Pasa sözünü tamamladı:- Evet o kadar sağlam ve kuvvetli ki, siz dışarıdan biz içeridençalıştığımız halde, bir türlü yıkamıyoruz ððð "Sokrat ölüme mahkum edildiğinde, eşi:- Haksiz yere olduruluyorsun, diye ağlamaya başlayınca Sokrat:- Ne yani, demiş. Bir de hakli yere mi öldürülseydim