+ Konu Cevaplama Paneli
1. Sayfa - Toplam 3 Sayfa var 1 2 3 SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 10 ve 24
Like Tree5Beğeni

Konu: Dine yapılan ahlaksızlıklar ..

  1. #1
    Ehil Üye *AHMET* - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2016
    Mesajlar
    3.440

    Standart Dine yapılan ahlaksızlıklar ..

    YouTube Video
    ERROR: If you can see this, then YouTube is down or you don't have Flash installed.

  2. #2
    Ehil Üye *AHMET* - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2016
    Mesajlar
    3.440

    Standart

    ...Şapka giymediğimi mahkûmiyetime ehemmiyetli bir sebeb göstermeleridir. Beni konuşturmadılar. Yoksa beni cezalandırmağa çalışanlara diyecektim ki: Üç ay Kastamonu'da polisler ve komiser karakolunda misafir kaldım. Hiçbir vakit bana demediler: "Şapkayı başına koy." Ve üç mahkemede şapkayı başıma koymadığım ve başımı mahkemede açmadığım halde bana ilişmedikleri ve yirmiüç sene bazı dinsiz zalimlerin o bahane ile bana gayr-ı resmî çok sıkıntılı ve ağır bir nevi ceza çektirdikleri ve çocuklar ve kadınlar ve ekserî köylüler ve dairelerde memurlar ve bere giyenler şapka giymeğe mecbur olmadıkları ve hiçbir maddî maslahat giymesinde bulunmadığı halde, benim gibi bir münzevi, bütün müçtehidlerin ve umum şeyhülislâmların yasak ettikleri bir serpuşu giymediğim bahanesiyle ve uydurmalar ilâvesiyle yirmi sene cezasını çektiğim ve libasa ait, manasız bir âdetle tekrar beni cezalandırmağa çalışan ve çarşıda, ramazanda, gündüzde rakı içip namaz kılmayanları hürriyet-i şahsiye var diye, kendine kıyas edip ilişmediği halde, bu derece şiddet ve tekrarla ve ısrarla beni kıyafetim için suçlandırmağa çalışan; elbette ölümün i'dam-ı ebedîsini ve kabrin daimî haps-i münferidini gördükten sonra mahkeme-i kübrada ondan bu hatası sorulacak.

    Said Nursî


  3. #3
    Ehil Üye *AHMET* - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2016
    Mesajlar
    3.440

    Standart İşte o dehşetli adam bir su olan rakıya mübtela olup, onun ile hasta olacak ve...

    ...İstanbul'a geldim. O zaman Japonya'nın baş kumandanı, İslâm ülemasından dinî bazı sualler sormuştu. Onları İstanbul hocaları benden sordular. Hem çok şeyleri o münasebetle sual ettiler. Ezcümle, bir hadîste: "Âhirzamanda dehşetli bir şahıs sabah kalkar, alnında (Hâzâ kâfir) yazılmış bulunur." diye hadîs var deyip benden sordular. Dedim: "Bir acib şahıs, bu milletin başına geçer ve sabah kalkar başına şapka giyer ve giydirir." Bu cevabdan sonra bunu sordular: "Acaba o zaman onu giyen kâfir olmaz mı?" Dedim: "Şapka başa gelecek, secdeye gitme diyecek. Fakat baştaki iman o şapkayı da secdeye getirecek, inşâallah müslüman edecek."

    Sonra dediler: "Aynı şahıs bir su içecek, onun eli delinecek ve bu hâdise ile Süfyan olduğu bilinecek?" Ben de cevaben dedim: "Bir darb-ı mesel var: Çok israflı adama "Eli deliktir" denilir. Yani elinde mal durmuyor, akıyor, zayi' oluyor, deniliyor. İşte o dehşetli adam bir su olan rakıya mübtela olup, onun ile hasta olacak ve kendisi hadsiz israfata girecek, başkalarını da alıştıracak."

    Sonra birisi sordu ki: "O öldüğü zaman İstanbul'da Dikili Taş'ta şeytan dünyaya bağıracak ki; filan öldü." O vakit ben dedim: "Telgrafla haber verilecek." Fakat bir zaman sonra radyo çıkmış işittim. Eski cevabım tam değilmiş bildim. Sekiz sene sonra Dâr-ül Hikmet'te iken dedim: "Şeytan gibi radyo ile dünyaya işittirecek." Sonra Sedd-i Zülkarneyn ve Ye'cüc ve Me'cüc ve dabbetülarz ve Deccal ve nüzul-ü İsa (A.S.) hakkında sualler sormuşlardı. Ben de cevab vermiştim. Hattâ eski risalelerimde onlar kısmen yazılmışlar.

    Şualar


  4. #4
    Müdakkik Üye AbdûlHâdi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2013
    Mesajlar
    661

    Standart

    adı-türk? ata-türk değil hocam. atalar, Osman gaziler Ertuğrul gaziler, Fatih, Yavuz
    *AHMET* bunu beğendi.

  5. #5
    Ehil Üye *AHMET* - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2016
    Mesajlar
    3.440

    Standart

    İsrâ, 37. Ayet: Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme! Çünkü sen asla yeri yaramazsın ve boyca da dağlara erişemezsin.

  6. #6
    Ehil Üye *AHMET* - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2016
    Mesajlar
    3.440

    Standart ...

    REİSİCUMHUR'A GÖNDERİLEN İSTİDANIN ZEYLİDİR Kİ, MECBUR OLDUM YAZMAĞA.
    Bana hücum eden garazkârların en esaslı sebebi; Mustafa Kemal'in dostluğu ve tarafgirliği vesilesiyle beni eziyorlar. Ben de o garazkârlara derim ki: Ölmüş gitmiş ve dünyadan ve hükûmetten alâkası kesilmiş bir adam hakkında otuz sene evvel bir hadîs-i şerifin ihbarıyla, Kur'ana zararlı öyle bir adam çıkacak dediğimi ve sonra Mustafa Kemal o adam olduğunu zaman gösterdi.

    Ben de beşyüz seneden beri kahramanlığıyla ve hakperestliğiyle dünyaya meydan okuyan kahraman bir ordunun şerefini ve zaferini, hilaf-ı hakikat olarak M. Kemal'e vermediğim için, garazkâr dostları beni yirmi senedir bahanelerle tazib ediyorlar.

    Evet -mahkemede isbat ettiğim gibi- "Şerefler, müsbet hayırlar, maddî-manevî ganîmetler orduya, cemaata verilir, tevzi' edilir; kusurlar, menfî icraatlar başa, reise verilir" diye bir kaide-i hakikatla, kahraman ordunun ve bilfiil asker ve asker başında çalışan cesur zabitlerin zaferleri ve şerefleri Mustafa Kemal'e verilmez. Belki kusurlar, hatalar yalnız ona verilir diye beni onu sevmemekle ittiham edenleri, kahraman orduyu sevmemekle ve şereflerini kırmakla ittiham edip onlara hain-i millet nazarıyla bakıyorum. Bu hakikatı mahkemede isbat ettiğim gibi, onun muannid dostlarına da isbat etmeye hazırım. Ben bu mübarek milletin bahadır ordusunun milyonlar efradı ve zabitlerini severim. Hürmetlerini, haysiyetlerini elimden geldiği kadar muhafaza ediyorum. Benim karşımdaki garazkâr muarızlarım, bir tek adamı sevmek yolunda, milyonlar efrada manen ihanet, belki adavet ediyorlar.

    Evet çok emarelerle bildik ki; bana hücum edenleri tahrik eden, Mustafa Kemal'e itirazımdır ve ona dost olmadığımdır. Başka sebebler bahanedir. Bunun için mecbur oldum ki, o muarızlarıma derim: O beni taltif etmek ve bütün vilayat-ı şarkıyeye vaiz-i umumî yapmak için Ankara'ya istedi. Ben oraya gittim. Bu gelen üç madde, beni onun dostluğundan vazgeçirdi. Yirmi sene inzivada azab çektim, dünyalarına karışmadım.

    Birinci Madde:
    Bir hadîs-i şerifin, âhirzamanda an'anat-ı İslâmiyenin zararına çalışacak diye haber verdiği adam, bu olduğunu ef'aliyle göstermesidir. Ben otuzaltı sene evvel o hadîsi tefsir etmiştim. Aynen bu adama manası çıkmış. Mahkemedeki müdafaatımın "Üçüncü Esas"ında izahı var.

    İkinci Madde:
    Bir şeyin vücudu ve tamiri ve hayatı, ona ait bütün erkân ve şeraitin vücuduyla olabilmesi; ve o şeyin ademi ve tahribi ve ölmesi, bir tek şartın bozulmasıyla olduğu bir kaide-i hakikattır. Umumun dillerinde "Tahrib, tamirden çok kolaydır" diye darb-ı mesel olmuştur. Bu kat'î kaideye binaen, meydanda görünen ehemmiyetli kusurlar ve tahribatlar o kumandanın hatasından ve ehemmiyetli şerefler ve zaferler ise ordunun kahramanlığından geldiğinden; o fenalıkları ona, o iyilikleri orduya vermek lâzım gelirken, bütün bütün aksine olarak cemaatın hayrını baştaki bir ferde ve o ferdin şerrini cemaata vermek dehşetli bir haksızlık olmasıdır.

    Üçüncü Madde:
    Cemaatın hayrını ve ordunun zaferini başa vermek ve o başın kusurunu cemaata isnad etmek ise, binler hayırları bir tek hayra indirmek ve bir tek kusuru binler kusur yapmaktır. Çünki nasıl bir tabur bir dehşetli düşmanı öldürse, herbir neferi bir gazilik rütbesini alır ve yalnız binbaşısına verilse, binden bire iner, bir tek gazi olur. O binbaşının hatasıyla zalimane bir katil yapılsa ve ona verilmeyip tabura verilse, o bir tek katil bin cinayet hükmüne geçerek bin neferi mesul eder ve cezaya çarpar. Aynen öyle de: Meydandaki görünen ehemmiyetli kusurlar onları işleyen ölmüş adama verilmezse, beşyüz belki bin seneden beri gaziliğini ve hakperestliğini dünyaya gösteren ve ferman-ı şerefini ve Kur'an bayraktarlığını kılınçlarıyla ve kanlarıyla imzalayan bir orduya havalesiyle, o kusurlar binler derece ve erkânları adedince ziyadeleşir, o ordunun pek parlak mazisini dehşetli karartır ve bu asrın ordusunu, geçen asırların aynı orduları önünde mahcub ve mes'ul eder. Ve mevcud şerefler, zaferler tek adama verilse binler derece küçülür, erkân ve efrad adedince gazilik ve hayırlar bir tek hükmüne geçer söner, daha kusurlara karşı keffaret-üz zünub olmaz. İşte bu sebebler içindir ki; ben onun dostluğunu bırakıp, onun yerinde, ehemmiyetli bir zamanda içinde bulunduğum ve tesirli hizmet ettiğim o ordunun dostluğunu aldım ve binler derece daha ehemmiyetli şerefini muhafazaya Risale-i Nur ile çalıştım.


    Emirdağı'nda
    Said Nursî


  7. #7
    Ehil Üye *AHMET* - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2016
    Mesajlar
    3.440

    Standart kaçak dövüşen fetoşun mim kemal yorumu

    YouTube Video
    ERROR: If you can see this, then YouTube is down or you don't have Flash installed.

  8. #8
    Ehil Üye *AHMET* - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2016
    Mesajlar
    3.440

    Standart

    Zarara rızasıyla girene merhamet edilmez ve lâyık değildir. Sözler

  9. #9
    Ehil Üye *AHMET* - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2016
    Mesajlar
    3.440

    Standart

    Zaman gösterdi ki: Cennet ucuz değil, Cehennem dahi lüzumsuz değil. Mektûbat

  10. #10
    Ehil Üye *AHMET* - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2016
    Mesajlar
    3.440

    Standart Ondördüncü Şua'dan

    ... Bir zaman sonra Mustafa Kemal iki defa şifre ile, Van vilayetinin eski valisi ve benim dostum Tahsin Bey'in vasıtasıyla beni -neşredilen Hutuvat-ı Sitte'ye mükâfaten taltif için- Ankara'ya celb etti, gittim. Şeyh Sünusî Kürdçe lisanı bilmediğinden beni onun yerinde üçyüz lira maaşla vilayat-ı şarkıye vaiz-i umumîsi, hem meb'us, hem diyanet riyaseti dairesinde Dâr-ül Hikmet a'zâlarıyla beraber eski vazifem ile memnun etmek ve benim Van'da temelini attığım Medreset-üz Zehra ve şark dârülfünunuma Sultan Reşad'ın verdiği ondokuz bin altun lira -ikiyüz meb'us içinde yüzaltmışüç meb'usun imzasıyla- yüzellibin banknota iblağ edilerek kabul edildiği halde; ben Beşinci Şua aslının verdiği haberin bir kısmını, orada bir adamda gördüm. Mecburiyetle o çok ehemmiyetli vazifeleri bıraktım. Ve bu adamla başa çıkılmaz, mukabele edilmez diye, dünyayı ve siyaseti ve hayat-ı içtimaiyeyi terk edip yalnız imanı kurtarmak yolunda vaktimi sarfettim. Fakat bazı zalim ve insafsız memurlar, bana dünyaya bakacak iki-üç risaleyi yazdırdılar.

    Sonra bazı zâtlar, âhirzaman hâdisatını haber veren müteşabih hadîsleri sual etmek münasebetiyle, o eski risalenin aslını tanzim ettim. Risale-i Nur'un Beşinci Şuaı namını aldı. Risale-i Nur'un numaraları, te'lif tertibiyle değil. Meselâ, Otuzüçüncü Mektub, Birinci Mektub'dan daha evvel te'lif edilmiş ve bu Beşinci Şua'nın aslı ve Risale-i Nur'un bir kısım eczaları, Risale-i Nur'dan evvel te'lif edilmiş.

    Her ne ise... Bu makamda bir müddeiumumînin, Mustafa Kemal'e dostluğu taassubuyla, kanunsuz ve lüzumsuz ve yanlış itiraz ve sualleri beni bu saded harici gibi izahatı vermeğe mecbur eyledi. Ben onun, adliye kanunu namına tamamen şahsî ve kanunsuz bir sözünü misal olarak beyan ediyorum.

    Dedi: "Beşinci Şua'da sen hiç kalben nedamet etmedin mi ki, onu rakıdan ve şarabdan su tulumbası gibi tabirlerle tezyif etmişsin?" Ben onun bütün bütün manasız ve yanlış ve dostluk taassubuna mukabil derim: Kahraman ordunun zaferi ve şerefi ona verilmez, yalnız onun bir hissesi olabilir. Nasılki ordunun ganîmeti, malları, erzakları bir kumandana verilse zulümdür, dehşetli bir haksızlıktır. Evet nasıl o insafsız, o çok kusurlu adamı sevmemekle beni ittiham etti, âdeta vatan haini yaptı. Ben de onu, orduyu sevmemekle ittiham ediyorum. Çünki bütün şerefi ve manevî ganîmeti o dostuna verip, orduyu serefsiz bırakıyor. Hakikat ise, müsbet şeyler, haseneler, iyilikler cemaate, orduya tevzi edilir ve menfîler ve tahribat ve kusurlar başa verilir. Çünki bir şeyin vücudu, bütün şeraitin ve erkânının vücudu ile olur ki; kumandan yalnız bir şarttır. Ve o şeyin ademi ve bozulması ise, bir şartın ademi ile ve bir rüknün bozulması ile olur, mahvolur, bozulur. O fenalık başa ve reise verilebilir. İyilikler ve haseneler, ekseriyetle müsbet ve vücudîdir. Başlar sahib çıkamazlar. Fenalıklar ve kusurlar, ademîdir ve tahribîdir. Reisler mes'ul olurlar. Hak ve hakikat böyle iken nasılki bir aşiret fütuhat yapsa "Âferin Hasan Ağa", mağlub olsa "Aşirete tuh" diye aşiret tezyif edilse, bütün bütün hakikatın aksine hükmedilir. Aynen öyle de; beni ittiham eden o müddeî bütün bütün hak ve hakikatın aksine bir hatasıyla, güya adliye namına hükmetti.

    Aynen bunun hatası gibi: Eski harb-i umumîden biraz evvel, ben Van'da iken bazı dindar ve müttaki zâtlar yanıma geldiler. Dediler ki: "Bazı kumandanlarda dinsizlik oluyor, gel bize iştirak et. Biz bu reislere isyan edeceğiz."

    Ben de dedim:
    "O fenalıklar ve o dinsizlikler, o gibi kumandanlara mahsustur. Ordu onun ile mes'ul olmaz. Bu Osmanlı ordusunda belki yüzbin evliya var. Ben bu orduya karşı kılınç çekmem ve size iştirak etmem."

    O zâtlar benden ayrıldılar, kılınç çektiler, neticesiz Bitlis hâdisesi vücuda geldi. Az zaman sonra, harb-i umumî patladı. O ordu, din namına iştirak etti, cihada girdi. O ordudan yüzbin şehidler evliya mertebesine çıkıp beni o davamda tasdik edip kanlarıyla velayet fermanlarını imzaladılar. Her ne ise.. biraz uzun söylemeye mecbur oldum. Çünki hiçbir hissiyatla ve haricî tesiratla müteessir olmamak mahiyetinin kat'î bir hâssası bulunan adalet hakikatı namına, cüz'î ve hata hissiyat ve tarafgirlik ile bize ve Risale-i Nur'a karşı müzeyyifane hareket eden bir müddeiumumînin acib vaziyeti, beni bu uzun ifadeye sevketti.


    Said Nursi


+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Dine Hizmet Eden Facir
    By ademyakup in forum İslami Nitelikli Yazılar
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 08.01.20, 07:44
  2. Dindar ve Dine Hürmetkar Demokratlar
    By ademyakup in forum Gündem
    Cevaplar: 8
    Son Mesaj: 05.07.07, 15:07
  3. Faraziyeden Hakikat-i Dine...
    By sinang in forum İslami Konular ve İman Hakikatleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 12.10.06, 22:00
  4. Açık-saçıklıkla dine yapılan hücum
    By EnVaR in forum Gündem
    Cevaplar: 5
    Son Mesaj: 24.07.06, 17:29

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0