Önden giden bir atlı
'Örnekleri kendinden' hareketin ilk örneklerinden Hacı Kemal Erimez'in hayatı, "Adanmış Bir Gönül İnsanı-Hacı Ata" (Kaynak Yayınları) adıyla kitaplaştı.

Hacı Kemal Erimez, vefatının 10. yılında yayınlanan kitapla anıldı.
Tohumları Türkiye'de atılan, Anadolu'da yeşeren ve Orta Asya'dan başlayarak tüm dünyayı kuşatan bir eğitim seferberliğinin köşe taşlarından olan Hacı Kemal'in hayatını okumak, aslında dönemin ve mücadelenin ruhunu da okumak anlamına geliyor.

İlk elden tanıklıklara ve belgelere dayanılarak hazırlanan kitapta, bu uzun ve çok verimli yaşamın türlü ayrıntılarını bulmak mümkün. Hatıralar, Yusuf Kemal'in (doğduğunda kendisine konulan isim budur) 1926'da Havza'daki doğumuyla başlıyor. Hacı Ata'nın yaşamındaki belki de en ilginç ayrıntıyı, ailenin İstanbul'a gelişinin anlatıldığı sayfalarda buluyoruz: Yusuf Kemal henüz üç-dört yaşındayken Havza Jandarma Komutanı babası Ahmet Hilmi Bey, İstanbul'a yerleşme kararı alır ve kısa sürede İstanbul'a gelinir. Baba Ahmet Hilmi Bey'in buradaki yakın dostu Hasan Kamil Erimez'in hiç çocuğu olmamıştır ve küçük Yusuf Kemal'i himayesine alır. Hasan Kamil Erimez, babasının ölümünün ardından da Yusuf Kemal'i kendi nüfusuna kaydettirecektir. Aslında bu ayrıntı Hacı Ata'nın yaşamında öyle keskin bir dönüm noktasıdır ki, bir anlamda, daha sonra Aydın'da geçireceği günlere, İncirliova yıllarına, sahip olacağı zeytinliklere ve bu çevreden de İslâmi hizmetleri tanımasına bir hazırlanıştır. Yusuf Kemal, İstanbul'da büyür, 'kolej' eğitimi alır. Gelecekte koşturacağı eğitim hizmetlerinde geniş vizyon sahibi oluşu, biraz da bu formasyonundan kaynaklanacaktır. Askerlik sonrası Aydın'a yerleşip ticaretle uğraşacaktır. Bu dönemde siyasilerle yakınlık kurar, Demokrat Parti'nin ve Adalet Partisi'nin başarısı için didinir. Yusuf Kemal Erimez'in evi, Adnan Menderes ve Süleyman Demirel'in uğrak yeridir. Ardından İzmir günleri başlar. Ve Fethullah Gülen'le tanışma, bütün uğraşların, çabaların tek bir gayeye yönelişi... Erimez, Kestanepazarı'ndaki genç vaizin en büyük destekçilerinden olmuştur. Otuz yılı aşacak yol arkadaşlığının temelleri burada atılır. Böylelikle Erimez, siyasetle harcanan zamana hayıflanarak, hep geç kalmışlık hissiyle, kalbinin duracağı âna kadar koşturup durur. İzmir'deki ilk günler, 12 Eylül'ün zor günleri, İstanbul'da temeli atılan pek çok kurum (ve elbette Zaman Gazetesi!), Anadolu'daki coşkulu günler ve tabii ki destansı Tacikistan günleri... Hacı Ata'nın yaşamından aktarılacak o kadar şey var ki, en iyisi kitabı alıp kendinizi yakın geçmişin esintisine bırakmak. Daima geç kalmışlık hissiyle davranan bu öncünün, özellikle Tacikistan günlerini okumalısınız.

Hacı Kemal Erimez'in yaşamına ışık tutan böylesine kapsamlı ilk çalışmayı özenle hazırlamaya çalıştığı için kitabın yazarı Muhittin Küçük içtenlikle kutlanmayı hak ediyor. Her ne kadar kitapta kimi yazım yanlışları okura batsa da, gözler bir kronoloji ve dizin arasa da, anlatılanların baş döndürücülüğü hepsini unutturuyor. Dileriz, Hacı Ata, kendi yakın tarihini yeterince yazamayan dindar kesimin bu hastalığına da ilaç olur. Hacı Kemal'i tanımanın bir sorumluluk olduğunun bilincindeki okura ise şu söylenebilir ancak: Ürpermek için okuyun.