İLK ŞEHİT ÖĞRETMENLER

Rec'i Vakasını kaç kişi biliyor?
"Gideceğim yer buradan daha güzel" inancını kuşanarak, Efendimiz (s.a.v)'e duydukları muhabbetle ölüm korkusuna karşı durarak tarihin en acı ve ibretli destanlarından birine konu olan 10 muhteşem Sahâbe...


Adem Saraç'tan gül devrini anlatan bir eser daha...
Yoluna kurban olduğumuz, hayatına hayran kaldığımız, her şeyini örnek alma çabasına girdiğimiz, Peygamber Efendimiz (s.a.v)'in, O'nun etrafında pervane olan Âshabının nurlu ve onurlu yollarını yol edinme gayretinde olanların sayısı muhakkak fazladır. Onların hayatını anlamak ve anlatmak için yıllarını vermiş ve halen de bu mübarek görevi yerine getiren nice kutlu insanlardan biri de Adem Saraç.



Darağacındaki Kur'an Şehitleri
Adem Saraç birçok eserinde o devirde yaşamış, yaşanan ibretlik olaylara bizzat şahit olmuş, Efendimiz'in evine girmiş, ailesiyle ve âshabıyla tanışmış gibi anlatıyor. Bu güzel anlatımıyla okuyucularında yaşananları an be an görüyormuş hissi uyandırıyor. Efendimiz'in dönemini, hayatını, ailesini, ashabını anlatan birçok eser kazandırmıştır kütüphanemize. Bunlardan biri de; ihlâsın, sevginin, kuvvetin, fedakarlığın ne ve nasıl olduğunu ve Hakk'a imanın ve teslimiyetin insanı ne hale getirdiğini gördüğümüz Erkam Yayınlarından çıkan "Darağacındaki Kur'an Şehitleri - Rec'i Vakası" adlı kitabı.
"Her biri bir yıldız olan Sahabe-i Kiram efendilerimizden hepsini mümkün değilse de, hiç olmazsa bir kısmını olsun, çok iyi tanımamız gerekmektedir. Cennette onlara komşu olmanın yolu, bu dünyada iken onları tanıyıp, yollarını yol edinmekten geçer." diyen Saraç, "Allah mü'minlerin canlarını ve mallarını cennet karşılığında satın almıştır." ayet-i kerimesiyle hareket eden, sahabelerin bir kandil, bir renk ve nur olarak tamamladıkları tablolarından birini, Rec'i olayını çok muntazam bir şekilde, her yaştan insanın anlayabileceği üslupta kaleme almıştır.
Müşrik eli değdirme ya Rab!
Kabilelere öğretmen olarak gönderilen bir avuç sahabenin fedakarlık konusunda bize emsalsiz bir ders vermeleri yüreklerimizi titretiyor. Her biri birer yıldız olan, her biri birbirinden değerli olan zâtlar:
Sürekli "Ya Rabbi! Bana müşrik eli değdirme!" diye dua ettiği için şehit edildikten sonra o mübarek başını kesecekleri ân toprağın yuttuğu, âlim, ensar Hz. Asım b. Sâbit (r.a).
5 ay Mekkeli müşrikler tarafından akıl almaz işkencelere maruz kalan, aç ve susuz bırakıldığı halde hergün Rabbi tarafından gönderilen üzüm tabağıyla görülen ve sergilediği güzel davranışlar sayesinde evinde esir tutulduğu Hz. Muaviye'nin hidayetine vesile olan Hz. Hubeyb b. Adiy (r.a).
Hergün kalın zincirlerle eli ayağı bağlandığı halde namaz kılacağı vakit kırılan zincirleri, esir tutulduğu evin sahibine "Bunları kimse çözmüyor, onu bana Rabbim lütfediyor." diyerek açıklayan, şehadet anında tüm müşriklere cesurca "Zalimin zulmü varsa, mazlumun da Allah'ı var!" diyerek haykıran ve Hz. Hubeyb gibi o da "ölmeden önce 2 rekat da olsa namaz kılmak istiyorum" diyen Hz. Zeyd b. Desine (r.a)...
Ve 7 mübarek Kur'an muallimi daha... Hepsi Allah için çıkmışlardı yola, nerden bilebilirlerdi ki müşriklerin onları ********ce oyuna getireceklerini...
Onlar; Hakk ve Hakikat yolcularıydı. Seven, sevdiği ile buluşmak için her çareye baş vurur. Onlar da şehadeti yudumlamışlardı.
Ne mutlu onlara!


Feyzanur Öztürk