Somuncu baba, bir talebesine, bir teneke buğday verip, bunun yarısını kendin için, yarısını da benim için bir tarlanın yarısına ek der. Talebe eker. Ekinlerin yetiştiği mevsimde, tarlaya giderler, talebenin olan kısımdaki ekinler gayet iyi yetişmiş, Somuncu babanınki ise gelişmemişti. Talebeye gelişen mahsulün kimin olduğunu sorar. Talebe de utancından (Sizin) der. Somuncu baba, (Biz ahiretimiz için çalışıyorduk. Acaba hangi günahımızdan dolayı dünyamız mamur olmaya başladı da bu ekinler böyle yetişti?) der.
Talebe, gerçeği söyleyerek hocasının üzüntüsünü giderir.
Dunya tamahkarliginin, kanaatsizligin tavana vurdugu ve benden gayri dertli varmi acep diye surekli imtihan edildigimizi unutarak isyanlara oynadigimiz gunumuzde Somuncu babanin verdigi derse kulak vermek lazim...
Selam ve dua ile