Eski zamanlardan birinde bir hükümdar vardı.Biirgün av sevdasına yollara düşmüştü.Gide gide içinde çok güzel nar ağaçlarının göğerdiği bir bahçenin kıyıcığına vardıCanı o tatlı narlardan çekti.Baktı bahçede bir ihtiyar kimse gördü.Ona seslendi:
Bana ordan bir nar verirmisin?
İhtiyar adam memnuniyetle koştu,ağaçlardan bir nar koparıp hükümdara verdi.
Nar çok tatlıydı ve suluydu.Hükümdarın o kadar çok hoşuna gittiki,içinden:
Şu bahçeyi,şu beli bükülmüş ihtiyarın elinden alsammı acaba?diye geçirdi.
Sonrada:
Bir nar daha ver bakalım!dedi.
İhtiyar ona bir nar daha verdi.Ancak bu ikinci nar,ötekinin aksine suyu çekilmiş ve toprak kadar tatsızdı.
Hükümdar sordu:
Bu nar neden öteki kadar sulu ve tatlı çıkmadı?
İhtiyar güldü ve şöyle dedi:
Hükümdarımız içinden bir zülum eylemeyi düşünmüş olmalıki,o zulmün ateşinden bu nar kurudu!
İhtiyarın bu sözleri hükümdara çok tesir etti.Az önce içinden geçirdiği o hain niyetten dolayı pişman oldu.Rabb Tealaya el açıp tövbe diledi.
Sonrada:
Hadi bana bir nar daha ver!dedi.
İhtiyar,hükümdara bir nar daha verdi.Bu üçüncü nar,ikincisi gibi kuru ve tatsız olmadığı gibi,birincisindende,çok daha sulu ve tatlı idi.
Hükümdar ihtiyara sordu:
Peki bu niye ilkinden bile tatlı ve sulu çıktı?
İhtiyar cevap verdi:
Her halde hükümdarımız tövbe ederek pişmanlık diledi…
O hükümdar bu ibretli hadiseden sonra kimseye zulmetmedi.Herkese adaletli davrandı ve adı cihana “adil sultan” olarak yayıldı.
Evet eğer hükümdar halkın bahçesinden bir nar koparsa,onun uşakları bahçeyi kökünden söker…