NAMAZ TESBİHATI İLE İLGİLİ BAZI AYET VE HADİSLER
Değerli Kardeşimiz;

SübhanAllah Elhamdülillahamdülillah Allahu Ekber ve Lailahe illAllah kısımları sahih hadis kitaplarında geçer. Daha sonrası ise aslı sünnete dayanmakla beraber lafızların hepsi dayanmayabilir ama bu "sünnete muhaliftir" anlamına gelmez. En azından zikirdir, zikir de Allahın sarih bir emridir.

NAMAZ TESBİHATI İLE İLGİLİ BAZI AYET VE HADİSLER

“En güzel isimler Allahındır. O isimlerle ona dua edin.” (Âraf Suresi 180)
Tesbihat, Üstadımızın çok ehemmiyet verdiği dua, zikir ve tesbihlerden ibaret, kaynağını Peygamberimiz (Aleyküm Selam Ve Rahmetullahi Ve Beraketuhu.M) ve İslam âlimlerinden alan çok sevaplı bir ibadettir. Nisa suresinin 103. ayetinde Cenab-ı Allah şöyle buyurmaktadır. “Namazı kıldıktan sonra; ayaktayken, otururken ve yan yatarken Allâh’ı anın.”
Üstad Hazretleri çeşitli sohbetlerinde: "Namazın sonunda tesbihat, namazın tohumu, çekirdekleri hükmündedir.' "Tesbihatta, ´SübhanAllah, Elhamdülillahamdülillah, Allahu Ekber' derken kalbi hüşyar bir mü'min o vakitte namaz kılan, ´tesbihat eden milyonlar mü'minler cemaatı arasına manen girer, onlarla beraber söyler. Hatta daha ileri gitse bütün zaman ve mekânlardaki mü'minlerle beraber olarak, ortada Resûl-i Ekrem (Aleyküm Selam Ve Rahmetullahi Ve Beraketuhu.m.) sağında enbiyalar, solunda evliyalar ve bütün müminler beraber tesbihat edebilir´demiştir. Bu kadar sevablı bir ibadeti kaçırmamak ve şirketi maneviyede yer alabilmek için farz namazlarından sonra bu tesbihatların yapılması çok önemlidir.

Bu çalışmada hadislerden bir kısmı bulunmakta ve bu ibadette bulunan çoğu duaların peygamberimiz tarafından da yapıldığını görmekteyiz.

HADİSLER
Bir gün başta Ebu Zer olmak üzere Muhacirlerin fakirleri Peygamberimize gelerek şöyle dediler:

“Ya ResulAllah! Varlık sahipleri yüksek dereceleri ve daimi nimetleri alıp gittiler. Çünkü onlar da bizim gibi namaz kılıyorlar, oruç tutuyorlar. Ancak onlar sadaka veriyor biz veremiyoruz, onlar köle azâd ediyor, biz edemiyoruz.”
Peygamberimiz onlara şu müjdeyi verdi:

“Ben size bir şey öğreteyim mi. Onunla sizi geçenlere yetişir, sizden sonrakileri de geçersiniz. Hem hiçbir kimse sizden daha faziletli olamaz; meğerki sizin yaptığınız gibi yapmış olsunlar.

“Her namazdan sonra 33 kere “SübhânAllah”, 33 kere “Elhamdülillahamdülillah”, 33 kere “Allahuekber” derseniz tamamı 99 eder; yüzün tamamında da ‘Lâilâhe illallâh vahdehûlâ şerîke leh, lehü’l- mülkü velehü’l- hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr’ derseniz, günahlarınız denizin köpüğü kadar da olsa bağışlanır.” (Müslim-Mesacid 146)

“Şeytan, namazda iken her birinize gelir, "Şunu şunu hatırla" der, ve namazdan çıkıncaya kadar devam eder. (Bu hatırlatmaların neticesi olarak) kişi bu tesbihatı terk bile eder.” (Tirmizi Daavât 25)

"İmanınızı “Lâ ilâhe illâllah” ile yenileyiniz."

(Müsned, 2:359; Hâkim, el-Müstedrek, 4:256; el-Heysemî, Mecmeu'z-Zevâid, 1:52)

"Resülullah buyurdular ki: "Allah'ın celalinden zikrettiğiniz tesbih (SübhanAllah), tehlil (Lâ ilahe illAllah) ve tahmid (Elhamdülillahamdülillah) cümleleri Arş'ın etrafında dönüp dururlar. Onlar tıpkı arı oğulu uğultusu gibi uğultu çıkararak, sahiplerini andırırlar. Sizden biri, Arş'ın civarında kendisini andırtan birisinin olmasından hoşlanmaz mı?"

Resulullah Haris Et-Temimiye şöyle buyurmuştur:

“Akşam namazını kıldığın zaman yedi defa ‘Allahümme ecirnâ minen nâr’ de. Şayet bu duayı okur, o gece ölürsen, Cenab-ı Hak seni cehennemden uzak kılar. Aynı şekilde sabah namazını kıldıktan sonra okur, o gün ölürsen yine cehennemden azat edilmiş olarak yazılırsın.”

İbnu Abbâs anlatıyor: "Resülullah teşehhüdden sonra şunu okurdu: "Allahümme inni eûzü bike min azâbi cehennem ve eûzü bike min azâbi'I-kabri ve Eûzü bike min fitneti'd-Deccâl ve eûzü bike min fitneti'I-mahyâ ve'I-memât. (AIIahım, ben cehennem azabından sana sığınırım. Kabir azabından da sana sığınırım. Deccal fitnesinden de sana sığınırım, hayat ve ölüm fitnesinden de sana sığınırım) “Ebu Dâvud, Salât 184”

Hz. Büreyde anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), bir adamın şöyle söylediğini işitti: "Allah'ım, şehâdet ettiğim şu hususlar sebebiyle senden talep ediyorum: Sen, kendisinden başka ilah olmayan Allah'sın, birsin, Samedsin (hiçbir şeye ihtiyacın yok, her şey sana muhtaç), doğurmadın, doğmadın, bir eşin ve benzerin yoktur." Bunun üzerine Efendimiz buyurdular: "Nefsimi kudret elinde tutan Zât'a yemin olsun, bu kimse, Allah'tan İsm-i Âzàmı adına talepte bulundu. Şunu bilin ki, kim İsm-i Âzamla dua ederse Allah ona icâbet eder, kim onunla talepte bulunursa (Allah ona dilediğini mutlaka) verir. (Tirmizî, Daavât 65, Ebû Dâvud, Salât 358)

Kim Sabah vakti üç kere ‘Eûzü billâhi’s-semîi’l alîmi mine’ş-şeytânirra-cîm’ der ve haşir suresinin sonunda üç ayeti okursa, Allah Teâlâ o kimse için akşama kadar dua ve istiğfar etmek üzere yetmiş bin melek vazifelendirir, o gün ölürse şehit olarak vefat eder. Kim bu ayetleri akşam vakti okursa aynı mükâfat ve dereceye ulaşır” (et Tâc,4;22)

“Yüce Allah Bakara Suresine iki ayetle nihayet vermiştir. Onları okuyana mükâfatını Arş-ı Âlâdaki hazinesinden verecektir. Onları öğrenin, hanımlarınıza ve çocuklarınıza da öğretin.

Ebû Ümâme anlatıyor: Allah Resûlüne “En ziyade dinlenmeye (ve kabule) mazhar olan dua hangisidir?" diye soruldu. "Gecenin sonunda yapılan dua ile farz namazların ardından yapılan dualardır!" diye cevap verdi." (Tirmizî, Daavât 80.)
Fadâle İbnu Ubeyd anlatıyor: "Resûlullah dua eden bir adamın, dua sırasında Hz. Peygamber'e salat ve selam okumadığını görmüştü. "Bu kimse acele etti" buyurdu. Sonra adamı çağırıp: "Biriniz dua ederken, Allahu Teâlâ'ya hamd u senâ ederek başlasın, sonra Peygamber'e salât okusun, sonra da dilediğini istesin" buyurdu. (Tirmizî, Daavat 66, Ebû Dâvud, Salât 358)

RİSALE-İ NUR’DA TESBİHAT VE ÖNEMİ

Ve teşrik-i mesai sırrıyla ve her has Nurcu, umum Nurcuların mânevî kazancına hissedar olmasıyla, mânen binler dille ibadet ve dua ve istiğfar ve tesbihat yapmaya hakikî uhuvvet ve ihlâs ile mazhariyetinizi rahmet-i İlâhiyeden niyaz ediyoruz ve öyle de ümit ediyoruz. Emirdağ Lâhikası (2)

Kardeşlerimizden birisinin namaz tesbihatında tekâsül göstermesine binaen dedim: Namazdan sonraki tesbihatlar tarikat-ı Muhammediyedir (Aleyküm Selam Ve Rahmetullahi Ve Beraketuhu.m.) ve Velâyet-i Ahmediyenin (Aleyküm Selam Ve Rahmetullahi Ve Beraketuhu.m.) bir evradıdır. O noktadan ehemmiyeti büyüktür.
Sonra, bu kelimenin hakikati böyle inkişaf etti:

Nasıl ki, risalete inkılâp eden velâyet-i Ahmediye (Aleyküm Selam Ve Rahmetullahi Ve Beraketuhu.m.) bütün velâyetlerin fevkindedir. Öyle de, o velâyetin tarikatı ve o velâyet-i kübranın evrad-ı mahsusası olan namazın akabindeki tesbihat, o derece sair tarikatların ve evradların fevkindedir.

Bu sır dahi şöyle inkişaf etti ki: Nasıl zikir dairesinde bir mecliste veyahut hatme-i Nakşiyede bir mescidde birbiriyle alâkadar heyet-i mecmuada nuranî bir vaziyet hissediliyor.