Asr-? Saadette meşveretin uygulan?ş?
Âl-i ?mrân Sûresinin, 159. âyetinde; "Yapacağ?n işi önce meşveret et." buyuruluyor. Meşveret etmek, yani dan?şmak, insan? pişman olacağ? bir işi yapmaktan korur. Ancak meşveret yap?lacak kimselerin; zaman?n ve sosyal çevrenin şartlar?n? bilmesi, ayr?ca ak?ll? ve ileri görüşlü kişilerden olmas? lâz?md?r. Yanl?ş kişilerle meşveret kötü sonuçlar doğurabilir.
Peygamberimiz (asm) bir hadîs-i şerîfinde; "Meşveret edilen kimse emîndir." buyurmaktad?r. Buna göre istişare doğruyu söyleyeceğinden ve s?r saklayacağ?ndan emin olunan kişilerle yap?lmal?d?r.
Peygamberimiz (asm.), kendi görüşlerini zorla kabul ettirmeye çal?şan bir lider değildi. Vahyi tebliğ eder, uyar ve uyulmas?n? emrederdi. Ancak vahye istinat etmeyen hususlarda kendi şahsî görüşünü sahabelerle eşit tutard?. Hemen her hususta ashab?yla meşveret eder, onlar?n görüşlerini al?rd?. Bu hususta Ebu Hureyre; "Ben, Resulullah'tan daha fazla arkadaşlar?yla meşveret eden birini görmedim." (Tirmizi, Cihad, 35) demektedir.
Meselâ Peygamberimiz Bedir, Uhud, Hendek savaşlar? öncesinde, ordunun konuşland?r?lmas?nda, savaş taktiklerinin tesbitinde ve savaş esirlerinin ak?beti hususunda ashab?na dan?şm?ş, onlar?n fikirlerini alm?ş, ona göre hareket etmiştir. (?bnu Kesir, II, 128-129)
Yine bir başka örnek şudur: Peygamberimiz Uhud Savaş? s?ras?nda, düşman saflar?ndaki bir k?s?m bedevileri savaşmaktan cayd?rmak için onlara Medine hurmalar?ndan pay vermeyi teklif etmeyi gündeme getirmişti. Ancak sahabeler bu fikrin vahye dayanmad?ğ?n? öğrenince, bunun zillet ihtiva eden bir teklif olacağ? gerekçesiyle fikre itiraz etmişler ve Peygamberimiz (asm) de bu fikrinden vazgeçmişti.
Bu örneklerden, Resulullah'?n dahi peygamberlik yönü ile insaniyet yönünün birbirine kar?şt?r?lmad?ğ? görülmektedir. Peygamberliğine mutlak itaat, dünya işlerinde de kendisi ile iştirak söz konusudur.