Namaz vakitlerinin 's?rr?'
MUSTAFA AYDIN
Âlem öyle nurlu bir sarmal içinde ki, her an beş vaktin beşi de dünya içinde ayr? ayr? yerlerde yaşanabiliyor. O vakitlerin öyle güzel s?rlar? var ki, bize kulluğumuzu ve ahireti hat?rlat?yor.
Namaz, Rabb’imizin “Celal”ine karş? kavlen ve fiilen “Sübhânallah” deyip takdis etmek, “Kemal”ine karş?, lâfzan ve amelen “Allahü Ekber” deyip tâzim etmek. “Cemal”ine karş? da kalben, lisanen ve bedenen “Elhamdülillâh” deyip şükretmektir.
?bâdetin mânâs? da kulun Rabb’ine karş? kendi kusurunu, acz ve fakirliğini görüp her şeyi elinde tutan Yüce Rabb’imizin önünde hayret ve muhabbetle secde etmektir.
Her namaz vaktinde ruhumuzda canlanan şey, tek ve sonsuz olan?n O (cc) olduğudur, bakî, sermedî, ebedî olan O’dur. Nurun kaynağ?, ebedi saadetlerin sahibi O’dur. Her namaz vaktinde zihnimizde bu duygular sümbüllenir.
Başka bir kap? yoktur. Baş?m?zda ecel k?l?c?, ensemizde Azrail’in (as) nefesi bulunmaktad?r. Kabrimizi karanl?klar yurdu olmaktan ç?kar?p Cennet bahçelerinden bir bahçe haline getirecek olan şey iman?m?z, amelimiz ve Rabb’imize olan muhabbetimizdir. Ümidimiz O’nun (cc) r?zas?na, Habibi’nin (sas) şefaatine nail olmakt?r. Bu yüzden her bir namaz vaktinde gizlenmiş s?rlara vâk?f olmam?z gerekir.
Bediüzzaman Hazretleri, namaz vakitlerini izah ederken gece ve gündüzlerin alemin büyük saatinde “saniyeler”, senelerin “dakikalar”, ortalama insan ömrünün “saatler” ve alemin hayat devirlerinin de “günler” hükmünde olduğunu belirtiyor. Yine bunlar?n birbirine bakt?ğ?n?, birbirine misal olduğunu, birbirinin hükmünde olduklar?n? ve hat?rlatt?klar?n? ifade ediyor.
--------------------------------------------------------------------------------
SABAH VAKT?:
Yepyeni bir başlang?çt?r
Sabah tatl? bir neş’edir. Mahmurluk perdesi alt?nda alemde p?r?l p?r?l tecelli eden yarat?l?şa aynad?r. ?msak vakti, yani sabah namaz? vaktinin girmesi, yani şer’i günün başlay?ş?yla yepyeni bir hayat başlar. Her bir namaz vakti için bir saati göz önüne getirelim (dijital saati değil!). Akrep, sabah namaz? vaktini gösterdiğinde o an ayn? zamanda, bizim anne karn?na düştüğümüz ân?, yine kâinat?n yarat?ld?ğ? 6 günden ilk günü ve y?l içindeki bahar mevsimini gösterir. Elimizi Allahü Ekber deyip kald?rd?ğ?m?zda zihnimizde ana rahmindeki halimiz ve kâinat?n Rahmetenlil Alemi’nin (sas) yüzü suyu hürmetine ve yine O’nun (sas) nurundan yarat?l?ş? canlan?r. Tesbih, tahmid ve tekbirlerimiz hep o hale şükür içindir.
ÖĞLE VAKT?:
Gençlik ateşi ve Cehennem!
Öğlenin şiddetli hararetinin başlar? yakt?ğ? zaman, yaz?n en s?cak dönemine, insanda gençliğin söz dinlemeyen en ateşli çağ?na işaret eder. Yine, öğlenin s?cağ? bize hiçbir gölgenin bulunmayacağ? mahşer gününü hat?rlat?r. Kainat?n ömründe ise öğle vakti Hz. Âdem’in yeryüzüne iniş dönemine işaret eder.
?K?ND? VAKT?:
Ömrün sonu ve sonbahar
?kindi vakti, güneşin renginin sarard?ğ?, batmaya meylettiği zamand?r. ?çinde sonbahar hüznünü de taş?r. Yine, insanoğlunun da art?k saçlar?na ak düşüp, belinin yavaş yavaş bükülmeye başlad?ğ?, dünya lezzetlerinin de “ac?laşmaya” başlad?ğ? döneme işarettir. ?kindi vakti, insanoğlunun ve kainat?n son dönemine de işaret eder. Yine, son peygamber olan Efendimiz’in (sas) vazifeye başlamas?yla âlemin son sürece girişini de hat?rlat?r. Biz ikindi vaktini yaşarken az sonra güneşin batacağ?n?, yak?nda kendimizin ve kâinat?n da öleceğini düşünürüz. ?kindiyi eda edip de her şeyin batmaya doğru gittiğini görürken tek s?ğ?n?lacak kap?n?n Rabb’imiz ve O’nun Resulü’nün sünnet-i seniyyesi olduğunu tefekkür ederiz.
AKŞAM VAKT?:
Ölüm ve k?yamet ân?
Art?k gün batm?şt?r. Ferdi olarak imtihan?m?z bitmiş, son nefesimizi vermişiz. Ne güneşte o cebbar yak?c?l?ktan, ne de bizde küçük dağlar? ben yaratt?m havas?ndan eser kalm?şt?r. Sonbahar gibi ikindinin tatl? serinliği geride kalm?ş, güneş kaybolmuş, hafif bir k?z?ll?k d?ş?nda ondan hiçbir eser görünmüyor. Az sonra günle birlikte biz de karanl?klara kar?şm?ş olacağ?z. “Güneş katlan?p dürüldüğünde, y?ld?zlar döküldüğünde, dağlar yürütüldüğünde...” (Tekvir, 81/1-3) ikazlar? kulaklar?m?zda ç?nl?yor. Akşam ezan? okunduğunda ve namaz için ellerimizi kald?rd?ğ?m?zda sanki kendi cenaze namaz?m?zla birlikte tüm kainat?n cenaze namaz?n? da k?l?yor gibi oluruz. Önümüzdeki tabutta hem geride kalan gün, hem sonbahar mevsimi, hem kendi cesedimiz, hem de tüm canl?lar?n naaş? vard?r. Bu namaz bu kadar hüzünlüdür. Art?k geriye dönüş yoktur. Alem susmuş, Sûr üfürülmüştür. Bütün diklenişler, bütü ceberrutluklar son bulmuş, müthiş bir sessizlik, alemi kaplam?ş, ?lahi kader ân? beklenmektedir. Geriye dönüş art?k mümkün değildir ve “keşke”ler, “eyvah”lar dönemi başlam?şt?r.
YATSI VAKT?:
Büyük sessiz karanl?k
Art?k geride kalan ne güne ne mevsimlerin tatl?l?ğ?na, nede insan olarak “yaşad?ğ?m?za” dair hiçbir iz yok. Gündüzün ne s?cağ? ne de ?ş?ğ? kalm?ş. Bizim için de ac? son gerçekleşmiş. Kimse, kendi torunlar?m?z bile bizi hat?rlam?yor, çoğu ismimizi bile unutmuş. Hayat susmuş, kainat dahi ölmüş. Toprağ?n üstündeki tüm c?v?lt?, kargaşa sona ermiş. Herkes hesap gününü bekliyor. ?şte bu kadar karanl?klar içinde o geceyi ancak “teheccüd”ümüz ayd?nlatabilir, bize yoldaş olabilir. O karanl?klar? ayd?nlatacak yegane nur kaynağ? odur.
?K?NC? SABAH VAKT?:
Ba’sü ba’del mevt
Yeni doğan güneş ise haşrin sabah?n? ihtar eder. Sur yeniden üfürülmüş, ruhlar yeniden iade edilmiş, milyarlarca insan haşir meydan?nda toplanacak, ölüler yerden bitkiler gibi bitirilecek. ?şte bu şuurla k?l?nan namaz?n kişiye faydas? olur. “Desinler”, “görsünler” için k?l?nan namaz?n kimseye faydas? olmad?ğ? gibi maalesef zarar? da olacakt?r. Evet şu gecenin sabah? ve şu k?ş?n bahar?, ne kadar mâkul ve lâz?m ve kat’î ise, haşrin sabah? da, berzah?n bahar? da o kesinliktedir. ?şte bu beş vaktin her birinde bir mü’him, ink?lâp baş?ndad?r.
ZAMAN/A?LEMSeCCaDe Nickli Üyeden Alıntı