"ŞEYTANI NE KADAR YENM?Ş OLURSANIZ OLUN, O S?Z? YALNIZ BIRAKMAZ..insirah Nickli Üyeden Alıntı
Şeytan'? pek fazla yan?m?zda hissetmiyoruz;
uzaklarda, tuhaf biçimli, anlaş?lmaz hileler haz?rlamakla meşgul garip biri şeytan.
Herşeyi güncelleştirip yenilediğimiz şu zamanda şeytan imaj?m?z oldukça demode duruyor.
Şeytan?n hipermarketteki hileleri gündemde değil mesela..
Şeytan otoyola ç?km?yor, sürat yapm?yor, cep telefonuna cevap vermiyor.
Bilgisayar kullanm?yor, CD ile aldatm?yor, politikaya kar?şm?yor, Ankara'ya uğram?yor, ?stanbul'da boğaz turu atm?yor, blucin giymiyor, Bodrum'da güneşlenmiyor, borsada oynam?yor.
Şeytan, ta Mekke'lerde hac?lar?n h?nçla taşlad?klar? hantal yürüyüşlü, kal?n kafal? biri.
Hatta giyinmesini de bilmez, görseniz dilenci san?rs?n?z.
Kravatl? adamlar aras?nda dolaşamaz, ş?k giyimli kad?nlar aras?nda aranmaz.
Parfüm kullanmak akl?na gelmez, renk uyumundan anlamaz..
Şeytan dediğin karanl?k köşelerde, küflü kuytularda oturur.
Puslu mekanlarda, dipsiz kuyularda, örümcek ağlar? aras?nda tozlu hayaller kurar.
Ayakkab?s?n? boyatmaz, saçlar?n? y?kamaz.
Şeytan bizden uzak, biz şeytandan uzağ?z, öyle mi?
Ne kadar da şeytani bir yan?lg?...
Hat?rlayal?m, şeytan?n ilk eylemi Adem'e [as] secde etmemesiydi.
Rabbi emrettiği halde secde etmedi şeytan.
Bize, bu zaman?n insanlar?na oldukça tan?d?k gelen bir gerekçeyle secde emrine karş? durdu.
"Ben," dedi, "ateşten yarat?ld?m, Adem ise topraktan.
" Ateşi topraktan üstün gördüğü için kul olmaktan ç?kt? şeytan.
Yoldan sapt?, istikameti kaybetti. Oysa, şeytan ayn? gerekçeyle secde edebilirdi de..
Mesela, toprağ? ateşten üstün gördüğü için Adem'e [as] secde ediyor olabilirdi.
Ya da faraza kendisi topraktan, Adem [as] ateşten yarat?lm?ş olsayd?, ateşi topraktan üstün gördüğü için secdeyi tercih edebilirdi. O zaman da, Rabbine karş? gelmekten kurtulmuş olur muydu şeytan?
Oysa, kulluk Rabbin emrine gerekçe aramaks?z?n, bahane bulmaks?z?n, aç?klama aramaks?z?n itaat etmeyi, teslim olmay? gerektirir.
Şeytan Adem'e [as] ateşten yarat?ld?ğ? için secde ediyor olsayd? da, Rabbinin emrine karş? gelenlerden olmaya devam edecekti. Çünkü, bu durumda, hakikaten değil, siyaseten secde etmiş olacakt?.
Kulluk icab? değil, konjunktur icab? secde edecekti. Rabbine değil, modaya uymuş olacakt?.
Allah'tan, şeytan?n siyaseti hakikatle benzeşmedi de, kulluğun icab? konjunkturun icab?yla çak?şmad? da, net bir şeytan tablosu ç?kt? karş?m?za.
Şeytan?n tekebbür ettiğini ayan beyan anlad?k, yoldan ç?kt?ğ?n? ulu-orta görebildik.
Öbür türlü, hiç olmazsa görüntüyü kurtarabilirdi. Ama görüntünün alt?nda sahih olmayan bir gerekçe sakl?yd?, davran?ş?n? sahici olmayan bir muhakemeye dayand?r?yordu.
Çünkü, baş?ndan yanl?ş bir referans düzlemi seçmiştir şeytan.
Kul olmaya göre değil, bir maddenin diğerine üstünlüğüne, birinin soyunun diğerinden asil oluşuna göre muhakeme yürütmeye başlam?şt?r.
Bu noktadan sonra isabet etse de, isabet edemez, doğru görüntü verse de, yanl?ş duruşdan urtulamaz.
Böyle düşününce şeytan?n bize epey yak?n durduğunu anl?yor insan.
Şeytan birden geçmiş as?rlar?n pusundan s?yr?l?p, gün gibi ortaya ç?k?yor, caddelerimizi, evlerimizi ad?mlamaya başl?yor.
?nsan?n verdiği görüntü doğru, sahih ve sahici olabilir, ama gerekçe sahih ve ihlasl? olmayabilir, doğru bir gerekçeye dayanm?yor olabilir.
Doğru, sahih davrand?ğ?m?z yerde, sadece kul olma ve Rabbimize teslim olma saiki yetmeyebiliyor, yan?m?za insanlar?n beğenisini, çağ?n gereklerini, modan?n icab?n? da almak istiyoruz.
Veya kendimizce meşru, mühim, vazgeçilmez bir hedefe varmak uğruna "şimdilik", "daha sonra düzeltirim" ve " iyi ama ne yapabiliriz ki..."gibi gerekçelerle yolumuzdan sap?yoruz.
Görüntüyü kurtar?rkan sahici olmayan gerekçeler icad edebiliyoruz.
Veya sahici olduğunu düşündüğümüz gayeler uğruna yalan-yanl?ş görüntüler veriyoruz.
Tam da şeytan?n sapt?ğ? yerden sap?yoruz.
Yal?n bir mü'min olma cesaretini ve kararl?l?ğ?n? gösteremiyoruz.
Bunun sebebinin s?rf başkalar?ndan korkmak olduğunu sanm?yorum.
Sorun, nefsimizin iğvalar?n? aşamamakt?r. '?slam garip geldi, garip gidecek' mealli hadisin konusu olmak istemediğimiz ortada... 'Takiyye' s?n?f?ndan bütün numaralar?n alt?nda 'garip'liğe raz? olamamak ya da 'garip'liği göze alamamak var gibi.
Garip ki, bu da bizi ayr? bir garipliğe götürüyor....
Yal?n bir mümin olma cesaretini kendimizde göremiyoruz, bu da başkalar?ndan korkmaktan çok kendi nefsimizin iğvalar?n? aşamamaktan kaynaklan?yor.
Kendi kalbimizi nefsimizin salvosundan korumak uğruna, idmans?z, donuk ve kal?pla hareket eden bir kalbin sahibi oluyoruz.
Akl?m?z?, vehmimizin ve nefsimizin labirentlerine dokundurmaktan korktuğumuz için, kal?pla düşünen, donuk cevaplarla idare eden bir akl?n sahibi oluyoruz.
Duygular?m?z? ac?lar?n ortas?na salmaktan korktuğumuzdan, ac?n?n ortas?ndan geçmiş, pişmiş, yanm?ş, maya tutmuş, tav?nda döğülmüş bir kişilik sunmaktan geri kal?yoruz.
Sadece taraftarl?ğa indirmişiz müslümanl?ğ?m?z?, ?slam?n anlam?n? yani 'teslim olma'y? bilmiyoruz? Enfüsümüzdeki diyalektik yoksunluğunu da sahte ve sahici düşmanlar icad ederek telafi etmeye çal?ş?yoruz.
Yal?n ve yaln?z olarak kendini tan?mlayamayanlar?n yapt?klar? gibi başkalar?na sadece başkalar?na karş? taktikler yürütmekle vakit harc?yoruz. Böylesi ancak heyecanl? oluyor..
Şeytan? bizden biraz uzakm?ş gibi gösteriyor.
Oysa şeytan uzak durmakla sokuluyor yan?m?za
Dr. Senai Demirci
ONUN ?Ç?N O YOKMUŞ G?B? RAHAT TAVIRLAR ?Ç?NE G?RMEY?N, MANEV?YAT KALKANINI EL?N?ZDEN BIRAKMAYIN!"