Bir Çocuğun Tefekkürü
Risale-i Nur'da, Cenab-? hakk?n insanlara verdiği, ben duygusunun en önemli sebeplerinden birisi de bu duygunun, Vahid-i k?yasî olarak kullan?lmas? olarak izah edilir. Kişi, "nas?l ben şu küçük evimi temizliyorsam, Cenab-? hak da Kuddüs ismiyle dünyay? ve kainat? temizler. Ben nas?l çocuklar?m?n r?zk?n? temin ediyorsam alemlerin rabbi de, tüm mahlukat?n r?zk?n? temin eder” der. Daha sonra da, hakiki r?z?k verenin de Allah olduğunu idrak eder ve kendi fiilini de Allah'a verir. Bu aç?dan bak?ld?ğ?nda, bir kardeşimizin gönderdiği bu hikaye de oldukça güzel bir tefekkür:
Abdullah bin Mübârek Bir gün yolda gidiyordu. Önünde birkaç koyunla bir çoban çocuk gördü. Ona ac?d? ve; "Zavall?, çocuklukta çobanl?k yaparsa, büyüdükte Allahü teâlân?n ibâdet ve mârifetine nas?l erişir?" dedi. Sonra kendi kendine; "Gideyim, ona Allahü teâlây? tan?makta bir mesele öğreteyim." deyip, çocuğun yan?na geldi ve:
-Evlâd?m, Allahü teâlây? bilir misin? buyurdu.
Çocuk:
-Kul nas?l sâhibini bilmez?" dedi.
-Allahü teâlâ'y? ne ile biliyorsun?
-Bu koyunlar?mla.
-Bu koyunlarla, O'nu nas?l bilirsin?
-Bu birkaç koyun çobans?z işe yaramaz. Bunlara su ve ot verecek, kurttan ve diğer tehlikelerden koruyucu birisi lâz?md?r. Bundan anlad?m ki, kâinat, insanlar, cinler, hayvanlar ve canavarlar ve bu kanatl? kuşlar bir koruyucuya muhtaçt?r. Bu binlerce çeşit mahlûkat? korumaya kâdir olan, Allahü teâlâdan başkas? değildir. ?şte bu koyunlarla Allahü teâlây?, böylece bildim
-Allahü teâlây? nas?l bilirsin?
-Hiç bir şeye benzetmeden bilirim.
-Böyle olduğunu nas?l bildin?
-Yine bu koyunlardan.
-Nas?l?
-Ben çoban?m. Onlar?n koruyucusuyum. Onlar benim korumam ve tasarrufumdad?rlar. Onlara dikkatle bak?yorum. Ne onlar bana benzerler, ne de ben onlara benzerim. Buradan, bir çoban koyunlar?na benzemezse, Allahü teâlân?n elbette kullar?na benzemiyeceğini anlad?m. Abdullah bin Mübârek:
-?yi söyledin. ?limden bir şey öğrendin mi? buyurdu.
Çocuk:
-Ben bu sahrâlarda, nas?l ilim tahsîl edebilirim, dedi.
-Peki başka ne öğrenmişsin?
-Üç ilim öğrendim. Gönül ilmi, dil ilmi ve beden ilmi.
-Bunlar nelerdir, ben bunlar? bilmiyorum.
-Gönül ilmi şudur ki, bana kalb verdi ve kendi mârifet ve muhabbeti yeri eyledi ki, bu kalb ile O'nu bileyim. O'nun sevdiklerine gönülde yer vereyim, sevmediklerine yer vermiyeyim ve böylelerinden uzak olay?m. Dil ilmi şudur ki, bana dil verdi ve dili zikretmek, O'nun ismini söylemek yeri eyledi. Bununla O'nu hat?rlatanlar? dile getirmeği, O'ndan bahsetmiyen sözden onu korumay?, böyle sözden uzak olmay? îmâ etti. Beden ilmi şudur ki, bana beden vermiştir ve onu kendine hizmet yeri eylemiştir. Böylece O'na hizmet olan her şeyi yapar?m, hizmet olmayan şeyi ise bedenimden uzaklaşt?r?r?m.
Abdullah bin Mübârek, bunun üzerine:
-Ey çocuğum! Evvelki ve sonraki ilimler, senin bana bu öğrettiklerindir! dedikten sonra: Ey oğul, bana nasîhat ver, buyurdu.
-Ey efendi! Âlim olduğun yüzünden belli oluyor. Eğer ilmi Allah r?zâs? için öğrendiysen, insanlardan istemeyi, beklemeyi kes. Yok, dünyâ için öğrenmişsen, Cennet'e kavuşamazs?n, dedi