Hesap günü suuru'nun bir neticesi olarak önümüze cikan "Bügün Allah icin ne Yaptin?" Sualinin cevabini verebilmek icin hayat muhasebesini yapmak mecburiyetindeyiz. Hayatin muhasebesi, hesap günü suuru'nun bir hasilatidir. Hayatlarinin muhasebesini yapamayanlar, hesap günü suurunu kaybedenlerdir.
Hic süphesiz hayatimizin hesabi bizden sorulacaktir. Sadece hayatimizin degil, ilmimizin, malimizin, vücudumuzun hasili kelam herseyimizin hesabi sorulacaktir. Bilelim ve inanalimki; alip-verdigimiz nefeslerimiz sayilidir ve onlarin da hesabini verecegiz. Hayat muallimimiz Hz. Muhammed(sav) buyuruyorki:
"Kul su bes seyden sorguya cekilmeden mahser yerinden ayrilmaz:
1- Ömrünü ne ile gecirdigi ve nerede harcadigindan,
2- Ilmi ile ne is gördügünden
3- Malini nerden kazanip nereye harcadigindan,
4- Vücudunu nerede yiprattigindan
5- Gencligini nerede bitirdiginden."
Görüldügü gibi, ilmin, hayatin, malin, vücudun gencligin ve sihhatin hesabi sorulacaktir. Sayet hayatimizin hesabinin sorulacagina inaniyorsak, derhal hayatimizin muhasebesini yapalim. Allah icin yaptiklarimiz ile dünya icin yaptiklarimizi gözlerimizin önüne getirelim.Bilelim ve inanalimki; Allah icin olmayan hicbir sözümüzün ve amelimizin bize faydasi olmayacaktir. Hayatimizin muhasebesini yaparken, "Hersey Allah icin" düsturunu unutmamaliyiz. Hayatta önemli olan ve Allahû Teâla (cc)'nin katinda gecerli olan O'nun nizamina uygun ve rizasina muvafik bir sekilde yasayabilmektir. Hayatlarini Allah'u Teâla (cc)'ya adayanlar, zindanlarda da olsalar, idama da gitseler bahtiyardirar.
Dikkat edilirse, müminler icin hayat muhasebesi, Allahû Teâla (cc)'ya dönüstür. Hayat muhasebesinin neticesinde günahlarindan tevbe etmeyip Allahû Teâla'ya siginmayanlar, kendi nefislerini hesaba cekmis sayilmazlar. Hatadan dönmeyip israr etmek, hata islemekten daha büyük bir suctur. Hata islemek bir sucsa, hatadan dönmeyip israr etmek de bin suctur.Bu nedenle diyoruz ki; hayat muhasebesi, günahlari tekrarlamak icin degil, terk etmek icindir.
Hayat muhasebesi konusunda istigna duygusuna kapilmak, felaket ve helakettir. Cevredeki insanlarin takdir begenisine aldanip da hayat muhasebesini terkedenler, günahlar denizinde bogulmaya mecbur ve mahkumdurlar. Evet,insanlarin takdir ve begenilerinden ötürü hayat muhasebesini terkedenler, Allahû Teâla'nin hüküm ve hakimiyetine tabi olmaktan mahrum kalirlar. Cünkü hayat muhasebesi, kisinin Allah'a karsi sorumlulugunu idrak ettiginin bir ifadesidur. Dolayisiyla hayat muhasebesini terkedenler, Allahû Teâla'ya karsi sorumsuz olduklarini ortaya koymus olurlar. Tabii ki, bu da, basli basina bir felakettir. Müslümanlar bugün bu felaketin fiilen icerisindedir. Müslüman ferdler kendi hayat muhasebelerini degil, hep baskalarinin hayat muhasebelerini yapmaktadirlar. Halbuki her müslüman önce kendi hayatinin muhasebesini yapmakla mukelleftir. Sunu bilelim ve inanalim ki, kendilerini unutup baskalarinin hayat muhasebelerini yapmakla ömür sayfalarini tüketenler, kendi hayatlarini kaybedenlerdir.
Allahû Teâla söyle emrediyor:
"Kimsenin kimseye bir fayda saglamayacagi, kimseden karsilik almayacagi, günden korkun."(Bakara Sûresi: 48)
"Hicbir günahkar, bir baskasinin günahini cekmez. Eger günahi agir olan birkimse, yükünü tasimak icin bir baskasini cagirirsa, akrabasi bile olsa, yükünden hicbir sey tasinmaz."(Fatir Sûresi: 18)
"Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Ne babanin evladina, ne de evladin babasina hicbir yardimda bulunamayacagi günden sakinin."(Lokman Sûresi: 33)
Bütün bu ayet-i kerimeler, nefsimizi hesaba cekmemizi, hesab gününe hazirlanmamizi ve bir bütün olarak hayat muhasebesini yapmamizi bizden istemektedirler. Hayat muhasebesi deyip gecmeyelim. Hayat muhasebesi; kisinin kendisini tanimasi, Rabbini tanimasi ve yarin icin ne gönderdigini bilmesidir. Kendisini tanimayan, Rabbini tanimaz. Rabbini tanimayan da hayat muhasebesini yapamaz.
Sonuc olarak hayat muhasebesi, bir durum muhakemesidir. kisiningecmisini ve gelecegini düsünerek icerisinde bulundugu ani degerlendirmesidir. Yani Allahû Teâla (cc)'nin bizden istedikleri ile bizim su ana kadar yaptiklarimizi mukayese edip kendi nefsimizi ilahi hükümler dogrultusunda hesaba cekmemizdir. Sayetbiz hayatimizda ilahi hükümlerin savuncusu ve nefsimizinde savcisi olamiyorsak, hesap günüsuurunu kaybetmisiz demektir. Bunun icin diyoruz ki; hayat muhasebesi konusundaki garetimiz, hesab günü suurumuz miktarincadir. Sayet hesap günü'nün varligina inaniyorsak, sunun bunun hayat muhasebesini yapmayi birakalim kendi hayatimizin muhasebesini yapalim. Ve tekrar tekrar su suali kendi nefsimize tevcih edelim: "Bugün Allah icin ne Yaptin?"

Sonuc
YERYÜZÜNDE INSANOGLU Allahû Teâla (cc)'nin halifesidir. Allahû Teâla'nin insanlara yönelik olan tekliflerinin sebebi de, hic süphesiz imtihandir. Dolayisiyla icerisinde yasadigimiz bu dünya, bir imtihan alanidir. Bizleri imtihan eden Allahû Teâla (cc)'dir. Allahû Teâla (cc) buyuruyor:
"İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır. Yoksa kötülükleri yapanlar bizden kaçabileceklerini mi sandılar? Ne kadar kötü (ne yanlış) hüküm veriyorlar! Kim Allah'a kavuşmayı umuyorsa, bilsin ki Allah'ın tayin ettiği o vakit elbet gelecektir. O, her şeyi işiten ve bilendir. Cihad eden, ancak kendisi için cihad etmiş olur. Şüphesiz Allah, alemlerden müstağnidir. (O'nun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur). İman edip iyi işler yapanların (geçmiş) kötülüklerini elbette örteriz ve onlara, yaptıklarının daha güzeli ile karşılık veririz."(Ankebut Sûresi: 2-7)
Dikkat edilirse, imtihan suuruna erebilmek icin hesap günü suuruna ermis olmak gerekiyor. Surasi bir hakikattir ki; hesap günü suurunu kaybedenler, Islâmi da kaybederler. Cünkü hesap günü suuru, Islâmi anlamakla esdegerdir. Bakiniz hayat muallimimiz Hz. Muhammed (sav), Islâmi ögrenmek isteyen bir A'rabi icin,
"Herkim zerre miktari bir hayir islerse onu görecektir."(Zilzal Sûresi:7)
"Ve herkim zerre miktari bir ser islerse onu görecektir."(Zilzal Sûresi:8) ayetleriniokuyunca A'rabi: "Bana yeter, bana yeter" diyerek geri döndü. bunun üzerine Rasulûllah (sav) buyurdu ki: "Bu adam fakih oldu." Yani Zerre miktari hayrin ve zerre miktari serrin hesabinin sorulacagini anlayan bir kimse, Islâmi anlamis demektir. Ama hesap günü suurunu kaybedenler,isterse dünyadaki bütün Islâmi kitablari okusunlar, Islâmi anlamis sayilmazlar. Dolayisiyla hesapgünü suurunu hafif görenler, Islâmi hafif görmüs olurlar.
Cünkü; hesap günü suuru, karanliktan aydinliga cikisin yoludur. Nitekim hesap günü suurundan mahrumiyet, karanlikicerisindekimagduriyettir. Tabii ki,karanlik icerisindeki magduriyetten kurtulmanin caresi de, hesap günüsuuruylasuurlanmaktir. Bakiniz bu konuda Rasid Halifelerden Hz. Ebu Bekir (ra) söylediyor:
"Bes karanlik ve her bir karanligi aydinlatan bir kandil vardir: Dünya sevgisi bir karanliktir; onun kandili takvadir. Günah bir karanliktir; kandili tevbedir. Kabir bir karanliktir; kandili "La ilahe illallah Muhammedur Rasulûllah" sözüdür. Ahiret bir karanliktir;kandili salih ameldir. Sirat bir karanliktir; kandili saglam imandir." Görüldügü gibi, hesap günüsuurunua erersek, karanliklarimiz kandillerimizle aydinlanacaktir.
Bizler bu dünyaya imtihan icin geldik. Bu dünya fanidir. Biz inkar etsekde mezar inkar etmiyor. Hepimiz Allahû Teâla'ninhuzuruna gidip hesapverecegiz. Hem de sadece yaptiklarimizdan degil, yapmamiz gerekirken yapamadiklarimizdan hesaba cekilecegiz!... Bizlere hesap gününühatirlatan ve hesap günü suurunu ögreten hayat muallimimiz Hz. Muhammed (sav)'in su duasiyla yazimizi noktalayalim:
"Allah'im! icimize bizi günahtan uzaklastiracak bir korku, cennete eristirecek bir itaat, dünya musibetlerini gözümüzde kücülteceksaglambir iman ver. Hayatta oldugumuz sürece bizigöz, kulak, güc ve kuvetten mahrum etme. Bize zulmedenlere karsi öcümüzüal. Düsmanlarimiza karsi yardim eyle. Bize dinimizde musibet verme. Dünyayi en büyük kaygimiz ve ilim ögrenmekteki hedefimiz kilma. Bize acimayacak olanlari üzerimize musallat etme."