The Black Man in the White House
ya da Köle Efendisini yönetirse...



ŞİMDİ GÖZLERİNİZİ kapayın ve bir ev hayal edin. Binlerce dönüm arazisi olan, o arazi içerisinde havuzundan tenis kortuna, at çiftliğinden golf sahasına kadar herşey bulunsun. Bir de bu beyaz köşkün sakinlerini hayal edin. Sizce nasıl birileri yaşar o köşkte? Hayalinizde canlandıracağınız ev hanımı sarışın mavi gözlü ve beyaz tenli alımlı biri olacaktır. Veya ipek sabahlığıyla, eğilmeyen tepeden bakan edasıyla hizmetçilere emirler yağdıran otoriter arı beyaz ırktan bir hanım efendi. Ayrıca işlerinin yoğunluğundan eve çok nadir uğrayan beli bükülmeyen, göğsü gergin, daima dik duran, smokin giyinmiş ya da ayağında çizmesi ve paçasız pantolonu ve elinde kırbacıyla hafta sonları sabah gezintisine çıkan beyaz bir efendi. Ve şatafatlı elbiseleriyle küçük prens ve prensesleri andıran beyaz parlak yüzlü sarışın ya da esmer çocuklar. Evet öyle bir evde ancak böyle birileri oturabilir. Başka türlüsü hayale bile gelmez.

Şimdi de evin önünde zaman zaman evin içine girip çıkan siyah tenli parlak dişli insanlar hayal edin. Bu insanlar bu evin içinde ne arıyorlar diye sorulsa cevabınız; elbette bunlar evin hizmetçileri ya da bahçıvanı olmalı dersiniz. Başka bir duruma pek ihtimal bile vermezsiniz.

Beyaz köşte siyah bir efendi... olsa olsa kıyamet alametidir bu. Gerçeğin ters yüz olması dünyanın tersine gitmesidir. Hiç görülmüş müdür ki köle efendi olsun ve efendisinin yerini alsın. Hayâli bile imkansız!

Fakat çağımız harikalar çağı. Nice imkansızlıkların mümkün olduğu çağda yaşıyoruz. Nice olmaz dediklerimiz oluveriyor. Hele bekleyin biraz, daha ne mucizler göreceğiz. Daha ne olmazların olduğuna şahit olacağız.

Evet, bin beş yüz yıl öncesinden Muhbir-i Sadık’ın verdiği bir daha haber gerçekleşti. Kıyamet alametleri kendini izhar ediyor. Fakat siz siz olun rüyaları hep hayra yorun. Zira Allah kulunun zannı üzerinedir, âleme hangi gözle bakarsanız size onu gösterir. Herşeyi hayra yor ki âlemin hayırla dolsun derler.

Nice felaket tellalların aksine bu kıyamet alamet sayılabilecek mucizeyi hayra yorarak Hz. İsa’nin gelişinin emareleri olarak yoruyorum. Zira Bediüzzaman Hazretleri mehdinin vazifenin âlem-i İslamda bid’a’ları izale edip sünneti senniyeyi ihya etmek olduğunu söylediği yerde Hz. İsanın vazifesinin geniş dairede uluhiyeti ikame ve insaniyeti ihyâ olduğunu vurguluyor. Irkçılığın ve milliyetçiliğin kök saldığı ve bir frenk illeti olarak nevşünema bulduğu batı’nın merkezinde ve beyaz adamın tüm diğer ırklardan üstün olduğu iddiasıyla bütün dünyayı kendileri yönetmeleri gerektiği iddiasında bulunan vahşi kovboyların memleketinde kendilerine inançlarının ve anlayışlarının zıddı olarak bir siyah tenliyi ya da melez birini efendi seçtiler. Bunu çok değişik yorumlayabiliriz ama ben insaniyetin geri dönüşü olarak yorumluyorum. Arkasında ne türden komplo teoriler olursa olsun Amerikan halkanın yüzde elli ikisinin buna razı olması düşündürücüdür. Bunu sindirmiş olmaları ya da sineye çekmiş olmaları bile oldukça anlamlıdır. Gelen kişinin -müslüman asıllı yada değil- kim olduğundan ziyade neyin sembolü olduğu önemlidir. Çünkü insanları yönlendiren sembollerdir. Mağrur Beyaz insan, siyah adamı(zenciyi) tahammülden öte efendi olarak seçebiliyorsa bu çok şeyin değiştiğini gösterir. Gökyüzünü karabulutlardan bir anda temizleyen, kuru topraklara darmadağın bulutları toplayarak rahmeti indiren Kudret elbette bir rüzgar estirerek insanların kalplerini değiştirebilir. Hatta derin siyasetçilerin rağmına bunu yapabilir.

Evet bir rüya görülüyor gibi. İnanılması güç bir rüya. Bize düşen bu rüyayı hayra yormak. Biz o Kudsi Rasul gibi yapacağız. Gökte bir kara bulut görüyoruz. Rabbimizden bu bulutun bizlere rahmet indirmesini ümit ediyoruz. Bırakın felaket tellalları fırtına biçsinler.

Bin beş yüz sene önce, tarihin gerisinden bu güne ışık tutan Muhbir-i Sadık’ın hatırına bu yazı kaleme alındı. Zira O, kölenin efendisine hükmetmeden kıyametin kopmayacağını söyliyor. Hadis sahih ya da değil bunu bilemem. Fakat ben sadık rüyada sahih hadiseler görüyorum. Hatta şunu da söyleyeyim: yine o Kudsi Sadık Muhbirden geldiği söylenen bir haber daha var. O Nebi kıyamete yakın Beyt’ul Abyad’ın (The White House) fethinden de bahsediyor. Neden olmasın?
Ey Muhammed’ul Arabiyi âleme sultan yapıp, âlemin yüzünü güldüren Rabbim. O kudsi nebi ve “Güzel gören güzel düşünür,güzel düşünen güzel hülyalar görür” diyen senin halis hadimin hürmetine. O Kudsi Nebi’nin nuruyla kara yüzlerde beyaz nuru göremeyecek derecede kararabilen kalblerimizi temizle ki o kalplerle seyretiğimiz âlemlerimiz nurlansın. Evet biz bir hülya görüyoruz. Sen hülyamızı hayra tebdil edip, şu gelen “siyah” bulutu hakkımızda hayırlı eyle. Amin.
09/11/2008© 2008 karakalem.net, Abdürreşid Şahin