elff Nickli Üyeden Alıntı
“Sevgili günlük; satırlarını her gün akşam yatarken karalardım ama nedense bugün, sabah namazından sonra karalamak geldi içimden. Beni bilirsin, her zaman ki dostun, hani şu; insanlara karşı konuşkan, insan delisi olan, ama aynı zamanda iç dünyasına herkesten çok dönük olan çocuk. Biliyor musun; bu güne kadar beni önce Rabb’im, sonra sen anladın, birisi daha var beni anlayan, fakat uzakta, çok uzakta, bu dünya onu da harcamak için uğraşıyor, bir iman erini daha mânen içinde boğmaya çalışıyor sevgili günlük. Dünya, beni anlayanları benden çalıyor dört senedir. Git gide beni anlayanların sayısı azalıyor. Müslümanca yaşayan bir çok insan “göze bakıp kalbe hitap etmek” yerine, cebe bakıp nefse hitap etmeye başlamış. Kişilere “etiket”lerine göre değer verilir olmuş. Sevgili günlük; eğer konuşabilseydin her halde bu insanlar “zahirperest” olmuş” derdin değil mi? Neyse boş ver be günlük, boş ver aldırma, kulluk zor şey anlarsın ya...
Günlükçüğüm, içimden bir ses diyor ki; “sen yakında yolcusun boş ver insanlar konuşsun. Senin arkandan tanımadıkları bir kişinin yorumunu yapsınlar, seni Rabb’in tanıyor ve biliyor ya yeter” Biliyor musun; bu sese inanmak istiyorum sevgili günlük. Bir de; hatırlıyor musun bir dava arkadaşım vardı. Hani hep bahsederdim ya! düştüğümde kalkmama vesile olan, üzüldüğümde güldüren, risaleyle yatıp risaleyle kalkan ve beni anlayan... Şimdi onu çok üzüyorlar, hizmetinden soğutuyorlar. Onun zihnini karıştıran insanlardan, kitap okuyamadığı her bir dakikasının, hizmetle meşgul olamadığı her bir ânının hesabını mahkeme-i kübra’da, huzur-u ilâhide çok dehşetli bir şekilde soracağım. Haberleri olsun sevgili günlük. Onların hüküm sandıkları şeyler kabre kadar, bizim saltanatımız ise kabirden sonrası içindir.
Ey günlük; birileri de beni, bol bol kötülüyorlar. Ne dersin bu işe. Ne yapalım kendi kaderimi kendim çizdim. Samimi olamadım Rabb’ime karşı. Saygı ve hürmet göstermeye çalıştığım insanlardan azar işittim. Beni insafsızca, geçmişimle, ailemin fikirleriyle yargıladılar. Sıkıntılarla, acılarla, elemlerle geçmiş bir hayatı eleştirdiler. Canım günlük; bunlar bilmiyorlar mıydı “mü’min’de bulunan câni bir sıfat yüzünden, sâir masum sıfatlarını mahkum etmek hükmünde olan adavet ve kin bağlamak ne derece hadsiz bir zulüm olduğunu” ve bir insanı geçmişinde, istemeden başına gelen olaylardan dolayı yargılamanın insaniyete sığmadığını? Şu ayeti hatırlıyor musun günlük; “muhakkak ki insan çok zalimdir”...
Ölçüsü insaniyet olmayanın bütün ölçümleri yanlış çıkıyor günlükçüğüm. İnsanları fikirlerine göre değerlendirmek insaniyet noktasında ne büyük bir cahillik abidesi öyle değil mi günlük.
Günlük efendi, günlük efendi; sana söylüyorum, ne dünyayı ne de içindekileri sevmiyorum artık. beni çok üzüyor, kulluğuma halel veriyor. Hizmetim olmasa ve birkaç sevdiğim insan, bir dakika durmaya tahammül edemezdim bu fani dünyada. Kusura bakma, yapraklarını ıslatıyorum, ne yapayım tutamıyorum gözlerimi. İnsanım işte teneşir tahtası değil ya.
Günlük günlük bir tanecik günlüğüm; keşke beni biraz... neyse günlük, artık kimse beni anlamasın. Çünkü bu zulmü yapanların ardında kaderin şefkatli elini görüyorum. o insanların kelimeleri davranışları, halleri benim için beş para etmiyor, çünkü tek gayem var amelimde, o da “rıza-i ilâhi” “eğer o razı olsa bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra...” artık devam edemeyeceğim günlük, ellerim titriyor, kalem elimde durmuyor, gözlerim kararıyor. Yoruldum galiba biraz hava almak için yürüyüşe çıkayım, bilirsin ki bütün hakikatli yollar Ona çıkar... Haydi hayırlısı cuman mübarek ola sevgili günlük...”
Kimdir necidir, nereye gidiyordu bilinmez. Ama o bir kuldu ve o sırada “Cuma” salâsıyla camiye yürürken insanlar o da yürüyordu bir yerlere garip, yetim, bîçare...