Ağlatan feryad
Enfüsî derslere çok ihtiyacım var. Özellikle On Yedinci Söz, bu mânâda en çok müracaat ettiğim bir söz. Onda bulduğum derin mânâlar, kalb ve ruhumda tesirler uyandırıyor.
Son zamanlarda ise “Lâ ühıbbü’l-âfilîn” (İbrahim: ‘Ben batıp gidenleri sevmem’ dedi. / En’âm Sûresi, 6:76) dersi âlemimde ayrı bir mânâ açtı ve dikkat çekti. Kâinatın fenasından geçerek bekaya müştak olan kalb ve ruhumda ince tesirler yaptı. Kısa da olsa “kesretten vahdete”, “âfâktan enfüse” dönmeye şiddetli tesirât yaptı.
Şahsım adına âlemime düşenleri paylaşmak istedim. Rabbim İnşallah bu dersleri hakîkî mânâda hissedip âlem-i âsgarımızda yaşamayı nasip etsin.
***
“İbrahim ‘Ben batıp gidenleri sevmem’ dedi.”
(En’âm Sûresi, 6:76)
“İbrahim Aleyhisselâm’dan sudûr ile, kâinatın zeval ve ölümünü ilân eden na’y-i ‘Lâ ühıbbü’l-âfilîn’ beni ağlattırdı.”
(Sözler, 2004, s. 344)
***
Hz. İbrahim (as) muhakkik bir peygamberdi. Onun içindir ki belki de Üstadımız “Mesleğimiz halîliye olduğu için, meşrebimiz hıllettir” demişti. Yani Risâle-i Nur mesleği, tahkik mesleğidir. Bütün kâinatla dostluk kurmak ve onları Esmâ tecellisi olarak görmek... Bundan dolayıdır ki ondan (as) sudûr eden, yani meydana çıkan, kâinatın zeval ve ölümünü ilân eden na’y-i “Lâ ühıbbü’l-âfilîn”, yani “‘Ben batıp gidenleri sevmem” feryadı, Üstadımızı ağlattığı gibi bizleri de ağlatmalıdır.
Maddî gözün ağlamasından daha şiddetli olarak mânevî göz olan basiret gözünün ağlaması, daha derin ve bir o kadar da inletir insanı, ki Üstadımız da bunu yaşayarak yazmıştır. Bütün kâinat fena ve zevâle mahkûm olduğu için onlara bel bağlamamak ve “Ben batıp gidenleri sevmem” diyebilmek...
BAKİ ÇİMİÇ
03.09.2008
Yeni Asya