Güneşe gözlerini kapatan güneşin varlığına halel getiremez..Güneşi balçıkla sıvayıp ışığı karanlığa mahkum etmeye çalışan güneşi değil de kendisini karanlıkta bırakır..Var olanı yokmuşcasına kalbine ve ruhuna, vicdanının tüm baskısına rağmen kabul ettiren ALLAH'ı değil; sadece kendisini kandırır...İtikadi konuları yani inanca giren mefhumları-ilkeleri-kıstasları kendi nefsi arzusuna dayalı duygu ve düşünceleriyle değiştirip rahatlıkla yerine getirebileceği yeni bir itikadi akım meydana getiren şeytanın kölesi olmaya namzed hale gelmiş ve hatta olmuştur da..Bütün açıklık,netlik ve berraklığı ile ölümün vicdani tezahürlerinin ruhta hasıl ettiği ışığa götürücü menfezleri katranla tıkayanlar; kendi elleriyle kendi kuyularını kazan nasipsizlerdir..İnsanı var edip varlık alanına çıkartan bir ezeli gücün varlığını inkar etmek kişinin kendi mevcudiyetini inkar
etmesiyle birdir..Varlığın üzerindeki esrar perdesini kaldırıp eşya ötesi hususi keyfiyetlere mazhar olmak-olabilmek varlığı var edenin varlığının kabulü ile mümkündür ki bu da esrar perdesinin kaldırılması akabinde halik-i ezelinin hususi ikramlarına ve muradlarına vesile teşkil eder-edecektir biiznillah..ALLAH'ın varlığını kabul edip de ALLAH'ın ihdas ettiği herhangi bir itikadi ve ameli kuralı-kanunu kabul etmemek ALLAH'ın varlığını kabul etmemekle birdir kanaatindenim..KANUNLARA; KANUN KOYUCULARIN TANINMASI-KABUL EDİLMESİYLE UYULUR DİYE DÜŞÜNÜYORUM..KANUNLARA UYMAYAN-UYMAK İSTEMEYEN,ONLARI REDDEN,KABUL ETMEYEN KANUN KOYUCUNUN VARLIĞINI DA KABUL ETMİYOR DEMEKTİR..ŞAYET KABUL ETSEYDİ; KANUNLARINA DA RİAYET EDERDİ..ALLAH'a zaman ve mekan kaydı koyup da (haşa) ALLAH'a mekan sınırı biçenler şeytanın esiri haline gelmiş zavallılardır..ALLAH kendi varlığını kabul ettirmek için üzerimizde niye
cebrilik uyguluyor diye son derece derin düşünce yoksunu pörsümüş ve katranlaşmış şeytani akımlara kapılanlar da ALLAH'ın bizlere tercih hakkı verdiğini ve iradi serbestlik üzre bizleri var ettiğini unutmuşlar demektir..ALLAH'ın varlığını kabul ediyoruz lakin;emir ve yasaklar dairesinde yaşamımızı istemesine karşıyız diyenler kendi nefis ve şeytani desiselerin ağına takılıp da kurtulmayı ters yollarda yani ALLAH'ı emir ve yasaklarıyla birlikte tanımama yollarında arayan talihsizlerdir..ALLAH'a tapmaları gerekirken aklına-ilmine-bilgisine tapanlar herşeyi ilim eleğinde eleyerek ruh ve kalplerine kabul ettirebileceklerini zannediyorlarsa yanılıyorlar..Çünkü;aklın ve ilmin ihata edemeyip aciz düştüğü o kadar çok gerçeklik var ki tüm bunların varlığını kabul ve teyid için vahyin ışığı altına girmek gerekmektedir ki aklın da ilmin de zimamını elinde tutan o mavcud-u mutlak olan ALLAHü
Teala ve Tekkaddes hazretlerine saygısızlık yapılmış olmasın...Akıl bazı gerçekleri bulmaktan mahrumdur..Din ise aklın neticesi bilimi de kuşatmış bir evrensel kümedir...Dolayısıyla dinin içinde dine göre öğütülmesi gereken bilme aksi bir anlam vermek açıkçası safderunluktur...