+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 2 ve 2

Konu: Duyarsızlaşıyor muyuz?

  1. #1
    Ehil Üye yakaza - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2008
    Mesajlar
    2.467

    Thumbs up Duyarsızlaşıyor muyuz?

    Kürşat Salih YAMAN

    Duyarsızlaşmış bir insan ve toplum işitir ama duymaz. Bakar ama görmez. Düşünür ama anlamaz. Kalbi çarpar ama vicdanı sızlamaz.

    İnsan iki türlü ölür. Ya bildiğimiz şekilde bu dünyadan ayrılma biçiminde ya da olaylar karşısındaki hassasiyetini yitirerek. İkincisinde beden her ne kadar hayat devam ediyor olsa da his ve vicdan etkinliğini yitirmiştir. Böyle hassasiyetini yitirmiş birinin etrafında olan bitenlere tepki vermesini tavır koymasını beklemek devenin iğne deliğinden geçmesini beklemekten farksızdır.

    Burada hemen sözünü ettiğimiz hassasiyetle her canlıda türlü şekilde var olan doğal refleksleri ayıralım. Hastalığın acı vermesi acının göz yaşartması susayınca su içmek... bunlar reflekstir. İnsan bahis mevzu olunca bu türden basit reflekslere bir de şakanın gülümsetmesi müjdenin sevindirmesi gibi psikolojik olanları da ilave edelim. Tüm bunlar insanın hissettiğini yani hayatta olduğunu biyolojik varlığın devam ettiğini gösterir. Böyle biyolojik ve psikolojik refleksler olmasaydı ne avı elinden alınmış vahşi hayvanın öfkesinden söz edebilirdik ne de annenin şefkatinden. His bütün mahlukat için önemlidir insan için daha da önemlidir. Hislerin tam ve kararında olması biyolojik ve psikolojik bakımdan sağlıklı olma haline işaret eder.

    His ve hassasiyet aynı şey mi?

    Peki hisseden her insan hassasiyet sahibi sayılır mı? Ne yazık ki bu soruya “hayır” cevabı vermek durumundayız. Çünkü hissetmek başka hassasiyet sahibi olmak başkadır. Hassasiyet sahibi olmaya duyarlı olmak da denilir. Her insan duyabilir ama duyarlı olamaz. Duyarlı insan etrafında olan bitene kayıtsız kalmayan hadiseler karşısında tavrını koyabilen gaye ve ilke sahibi kimse demektir. Ve bu hal insan olmanın hele de müslüman olmanın en temel gereklerinden biridir.

    Duyarsız insan ise iç aleminde inşa ettiği küçücük dünyasında ağaç kabuğuna tutunmuş mantar gibi yaşayan basit zevklerin dışında dünyaya kapılarını kapatmış dünya yansa bir kalbur samanı yanmayan kişilerdir. İlkesiz ve gayesizdirler. Bencillik ve adalet duygusundan yoksunluk ayırt edici özellikleridir.

    Hassasiyet sahibi bir insanı şaşırtacak derinden etkileyecek nice ibretlik olay duyarsız kimseyi sinek vızıltısı kadar dahi etkilemez. Onun sırtı pek karnı toksa gerisi hikâyedir. Hele bir de kendince maddi ya da manevi bir tatmin bulmuşsa daha ne olsun!

    İşte bu şekilde etrafta olan biten haksızlığa zulme liyakatsızlığa maddi manevi trajedilere duyarsız biri herkes açısından bir ziyandır. Çünkü bu tavırlarıyla hassasiyet sahibi insanlara sinir krizleri geçirttikleri gibi başkalarını da kötü etkilerler. Duyarsızlık salgın hastalık gibidir hızla yayılır. Bir noktaya geldikten sonra da içine girdiği toplumu son ferdine varıncaya kadar etkilemeden bırakmaz.

    Duyarsızlaşmış bir insan ve toplum işitir ama duymaz. Bakar ama görmez. Düşünür ama anlamaz. Kalbi çarpar ama vicdanı sızlamaz. Belki Kur’an-ı Kerim’de sözü edilen “bel hüm edal” (hatta daha şaşkındırlar) ayetinin bir muhatabı da bunlardır. Eğer öyleyse kendileriyle hayvanlar arasındaki çizgi kaldırılmış hatta hayvandan daha aşağı bir yere itilmiştir.

    Biz ne kadar duyarlıyız?

    Ne yazık ki kabul ve itiraf etmek zorundayız: Bireyler ve toplum olarak duyarlılığımızı önemli ölçüde yitirmiş durumdayız.

    O hale geldik ki gözlerimizin önünde cereyan eden hadiselere ne kardeşlik ne akrabalık ne komşuluk ne de dindaşlık hatırına el uzatmıyoruz. Sanki vicdanlarımıza narkoz verilmiş duygularımıza neşter çekilmiş de birbirimizi fark edemez olmuşuz.

    Apartman komşumuzun evine ateş düşse yanıbaşımızda bir kendini bilmez ırza namusa tasallut etse bırakın müdahale etmeyi dönüp bakma gereği bile duymuyoruz. Haber bültenlerindeki müslüman kıyımı açlık şiddet cinayet haberlerini stand-up seyreder gibi seyredebiliyor onurumuz ayaklar altına alınırken gülebiliyor dinî ve örfî değerlerimizi yaşama ve yaşatma noktasında son derece kayıtsız kalabiliyoruz.

    Müslüman duyarsız olabilir mi?

    Belki bu halin başka toplumlarda görülmesine bir anlam verilebilir. Peki ya müslüman toplumun duyarsızlaşmasına ne demeli? Hamiyyet-i diniyye ya da gayret-i diniyye sadece eski sözlüklerde kaybolup gitmiş birer kelime midir?

    “Komşusu aç iken kendisi tok yatan bizden değildir.” (Buharî) diyen “Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmezse diliyle onun kötülüğünü söylesin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle ona buğz etsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim) diye emreden bir dinle duyarsızlığı bir arada zikretmek mümkün mü?

    Değil mi ki gerçek mümin Allah’ın yeryüzündeki halifesidir. Değil mi ki AllahTealâ’nın güzel gördüklerini insanlara duyurmak kötü gördüklerinden onları sakındırmak için dünyadadır. Ve değil mi ki mahlukata merhamet onun en belirgin özelliği olmalıdır. Şu halde çevresinde meydana gelen hadiselere ilgisiz kalması kulaklarını gözlerini ağzını kapatarak üç maymunu oynaması ona yakışır mı?

    Değişiyor muyuz değiştiriliyor muyuz?

    Görünen o ki “İnsan insanın kurdudur” felsefesinden beslenen bugünkü hakim kültür diğerleri gibi bizi de ben merkezli bir anlayışın içine hızla çekmekte. Hissiyatımızı kısırlaştırmak suretiyle bizi bizden koparmaktadır.

    Aslında topu kitle iletişimin üretip yaydığı kirli kültüre atıp kendimizi sütten çıkmış ak kaşık gibi görmek kolaycı bir anlayış olur. Bu noktaya gelmemizde bizim hiç mi suçumuz olmadı? Zorla mı değiştiriliyoruz yoksa kendimizi mi bırakıyoruz? Samimi bir muhasebe yapmamız lazım.

    Şu bir gerçek ki biz öz değerlerimize gerçekten duyarlı olsaydık böyle olmazdı. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruluyor: “Ey iman edenler siz kendinize bakın. Siz doğru yolda iseniz sapıtanlar size zarar veremezler.” (Maide 105)

    Niyet ve hamle

    Bu seküler ve hazcı kültüre kendimizi bıraktıkça duyarsızlaşıyor duyarsızlaştıkça dinî ve insanî değerlerimize uzaklaşıp yabancılaşıyoruz.

    Halbuki Peygamber Efendimiz s.a.v. egoyu (nefsi) hayatın merkezine alıp onun tatmini peşinde koşmanın hissiyatı kör edeceğini bakın nasıl haber veriyor:

    “Nefsinizin isteklerine (hevâya) uymaktan sakının. Çünkü o sizi sağır ve kör eder.”

    Yine Kur’an-ı Kerim nefsinin tatmini peşinde koşanları:


    “Hevâsını (kötü duygularını) kendisine ilâh edinen kimseyi gördün mü?” (Furkan 43)
    ayetiyle hayret ve kınamayla anıyor.

    O halde şimdi çölleşen vicdanlara su serpmenin hadiselere karşı duyarlı olmanın iyiliği emredip kötülükten sakındırmanın ve ortak değerlerimizle yeniden barışmanın tam vaktidir. Hatırdan çıkarmayalımmüminler kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığında onlara karşı sağır ve kör davranmazlar. (Furkan 73)




    ''Madem ben de bu vatanın evlâdıyım,bu vatanın saadetine hizmet etmek benim için farzdır.''

    Emirdağ Lahikası

    ...EN GÜZELİ SİNELERDE BİR YAD-I CEMİL OLARAK KALIP GİTMEK...


  2. #2
    Pürheves hayal_et - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2011
    Mesajlar
    153

    Standart

    maşaAllah ne güzel ifade edilmiş. teşekkür ederim
    hayal edin, sadece mutluluğu hayal edin..

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Ağlayabiliyor muyuz?..
    By eczacifatih in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 59
    Son Mesaj: 11.08.19, 23:34
  2. Tanışıyor muyuz
    By *SAHRA* in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 26.01.14, 10:06
  3. Rabbimizle Konuşuyor muyuz?
    By serab in forum İslami Nitelikli Yazılar
    Cevaplar: 32
    Son Mesaj: 23.12.08, 23:20
  4. Ebu Leheb'i Tanıyor muyuz?
    By elbenna in forum İslami Nitelikli Yazılar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 24.11.08, 22:27
  5. Okuyabiliyor muyuz???
    By MetinVan in forum Risale-i Nur'u Yeni Tanıyanlara
    Cevaplar: 31
    Son Mesaj: 17.06.08, 16:44

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0