SÂHİL-İ SELÂMETE ULAŞMAK

Dünyanın iki yüzünden birisi olan, bizleri her an yutacak, dalgalı, fırtınalı denizinde asıl hedef hayatımızın devamı, ecel cellâdının bizdeki emanetini alacağı güne kadar geçireceğimiz hayat safhalarında batmadan, yok olmadan hayat gemimizi sahil-i selamete çıkarabilmek; var veya yok olmak!

Çocukluktan gençlik safhasına kadarki hayatımızda deneme yanılmayla, bizdeki bütün latifelerin kanaması mahvolması ızdırap vermesi veya süruru sevinci yaşatması pahasına elde ettiğimiz iyi ve kötü huylar, güzellikler ve çirkinlikler, zarar ve menfaatler. Anne ve Babamızdan bu safhada aldığımız bilgi ve beceriler veya Manevi büyüklerimizden aldığımız güzel huylar, olgunluk ve yaşlılıkta bu beceri ve birikimleri hayatımıza tatbik edebildiğimiz ölçüde, şu fırtınalı, bir kararda durmayan, daima değişen dünya hayatında, her taraftan bizlere hücum eden tehlikelerden muhafaza ve ayakta kalma, ya sahil-i selamete kurtuluşa erme veya ebedi zulumata karanlığa düşme.

Fani dünya hayatını ebediymiş gibi gösterip bizlerin önüne sunanlara, geçici, aldatıcı, fani şeyleri cazip hale getirip, akıldan ziyade kör hissiyatı galeyana getirip karanlıklı girdabı içerisine çekmeye çalışanlara karşı, Kur’an ve İman hakikatleriyle bu şüphe ve tereddütlere karşı koyup her taraftan bizleri tehdit eden şeylerin Nuru Kur’an la gerçek yüzlerini görüp sahil-i selamete çıkabilmek.

Her cihetten bizlere hücum eden, ahlaksızlığın, yalanın, riyanın, faizin ve bunların cazibesine kapılıp gençliğini, ruhunu, kalbini, aklını velhasıl bütün latif duygularının, imansızlık rüzgarına kapılıp ebedi hayatının mahvına sebep olması veyahut da, Bediüzzamanın ifadesiyle” Kur’an-ı Hakimin tezgahında yapılan bir sefine-i maneviye hükmüne geçen hakikat-i İslamiyet içine girip, selametle o denizin üstünde gezip, ta sahil-i selamete çıkarak hayatımızın vazifesi bitsin.” Ta o fırtınalı hayatta o dehşetli manzaraları ibretle seyredip tefekküri ibadeti kazanmak.

Ne mutlu bütün bu olumsuzluklara ve her şeyin bizleri tehdit ettiği, neticede dünya ve ahiretimizi kaybetme tehlikesi karşısında, kılavuz ve pusulamız olan, Ehli sünnet ve cemaatin yolunu takip edip, dört elif’in yan yana gelmesi gibi ittifak edip binyüzonbir kuvvetinde o manevi kuvveti elde edip, Nuh (A.S.) ın gemisi gibi sahil-i selamete çıkanlara…