+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 4 ve 4

Konu: Allah ile Bağlan Hayata!

  1. #1
    Ehil Üye delailinnur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Sep 2007
    Mesajlar
    1.368

    Standart Allah ile Bağlan Hayata!

    DUASIZ
    ve sevgisiz olmuyor, yaşanmıyor. Duasız bir hayat, sevgisiz bir hayat,
    ruhsuz, dipsiz ve karanlık. Yaşanmıyor oralarda. Sevginin, ilginin en
    kalbî, en ruhî yanıdır dualar. Hani, “gönül gitmeyince ayak da
    gitmiyor,” derler ya. Hele gönül bir gitmek istesin, hele sevdiklerini
    bir arasın, hele bir görün nasıl ulaşıyor güller gibi dualar.
    Mesafelerin kalktığını görürsünüz o zaman. Hayatı hayat eden ve onu
    gayesine en uygun şekilde büyüten, anlamlı sevgiler ve dualardır hep.
    Sayısız örnekleri var hayatımızdan ve okuduklarımızdan. Sadece birini
    arz edeyim.
    Bir araştırma yapmışlar bir zamanlar. Aynı bahçeye iki fidan dikmişler.
    Birisiyle ilgilenmişler; bir bahçıvan her gün gelip sulamış onu.
    Toprağını bellemiş, dallarını ellemiş, budamış. Arada bir de
    yapraklarını okşamış, hatta konuşmuş onlarla. Öpmüş filizlerini, yeni
    sümbüllerini. Diğer fidan da büyümekteymiş yağmurlardan su,
    rüzgârlardan gıda alarak. İkisi de meyve vermeye başlamışlar aynı
    baharda. Ne var ki bahçıvanın ilgi gösterdiği ağacın meyveleri hem daha
    iri, hem daha olgun imiş. Ölçümlerde de besin değeri diğerinden daha
    yüksek çıkmış. Dahası da var, bu ağaç bahçıvanın geldiği kapıya doğru
    eğik büyümüş, sevgisiyle. Siz bu iki fidanı bir küveze konulmuş iki
    bebek olarak da düşünebilirsiniz. Sevginin ne olduğunu o zaman çok daha
    iyi anlayacaksınız.


    Gülümseyen bir dostun yüzünü görmek bile bazen kışı bahara çevirebilir.
    Ruhumuz bir gün olsun o dost yüzünü görmeden yapamaz. Onun sevgisinden
    ve ilgisinden mahrum kalamaz. Ne kadar önemlidir bir dostun
    hayatımızdaki yeri, yokluğunda anlaşılır ancak.

    Böyle bir dost insan bütün kâinata karşı sorumludur. Girdiği yere ışık
    ve hayat götüren insanların sayısını artır Ya Rabbi. Buna güneşin kadar
    ihtiyacımız var. Zaman zaman soğukluk ve donukluk oluyorsa hayatımızda
    hep bu gerçek dostların eksikliğindendir.

    Sevgimiz sadece insana değil elbette. Oradan tüm varlıklara ve onları
    Yaratana kadardır. Onun içindir ki Allah’la bağlanıyoruz hayata.
    Sevgimizin, ilgimizin, ne varsa bizde bize ait olmayan o güzel
    şeylerin, hepsinin yaratıcısı olan Allah’la bağlanıyoruz hayata.
    Baki’nin o güzelim mısraı gibi: “Allah’adır tevekkülümüz, itimadımız.”

    İLK YA DA son nefes, hepsinde esas olan Allah ile hayata bağlanmak.
    Kur’an ilk ayetiyle, o gözümün nuru olan besmelesiyle Rahman ve Rahim
    olan Allah’ımızın adıyla başlar. Hayata, her şeye O’nunla başlatır,
    O’nunla bağlar bizi. Sevginin, merhametin, şefkatin, acıma duygusunun
    tek ve yegâne sahibi olan Allah’la başlatır, Rahman ve Rahimle bağlar
    hayata. Sayfalar yetmez bunu anlatmaya. Kendisi ile bağlar bizi.
    Adıyla, şanıyla. Bu dünya hanında yok O’ndan başka hiç kimsemiz. Yok
    kimseciğimiz, halimizi vaziyetimizi bir bilenimiz yok. Halk eden Halık,
    yarattığı mahlûkları bilmez mi? Dünyadaki yalnızlıklarını görüp cevap
    vermez mi? İşte Rahman ve Rahim bu bilişin, anahtar kelimeleridir. Onun
    içindir ki besmeleyi bir dua bir dilek gibi söyleyince her müşkül
    hallolur. Zorluklar kolaylaşır, perdeler ve engeller kalkar aradan.
    Rahman ve Rahim olan Allah, ruhumuzu şefkatinin kucağına alır.

    UZAKLARDA ama çok uzaklarda sevdiğimiz insanlar var. Dilimiz onlar için
    duaya durduğunda hiç dinmeyen bir hasreti, bir özlemi gideriyormuş gibi
    hissederiz kendimizi. Görüşmeyeli nice zaman olmuştur. Ama dualarla ve
    en iyi dileklerle bir nebze olsun azalır acılar, azalır hasret acıları
    ve aradaki mesafenin giderek anlamsızlaştığını hissederiz. Ahirette ya
    da dünyada olmuş o kişi, pek fark etmez. Mekân da, zaman da Allah’ın.
    Dilerse kaldırır, dilerse bitiştirir. Dilerse ruhu kanatlandırır.
    Dualarımın önündeki her engeli düz eder.

    İnsan için, hele de sevdiğim bir insan için dua etmek, inanılmaz ve
    tarif edilmez bir zevk veriyor. Onunla birlikte oluyorum. Bazen, bu
    kişinin çok yakınımda olması gerekmiyor. Hiç tanımadığımız, bazen bir
    resmini gördüğümüz ya da bir sesini duyduğumuz, bir kitapta, bir
    gazetede veya bir haber kanalında şöylece bir gözümüz ilişmiş o kişi, o
    her kimse onun için de dua edebiliyorum. Zulmün ve savaşların mağdur
    ettiği çocuklara, mazlumlara Allah’tan şifa dilerken, ruhen onların
    yanında buluyorum kendimi. Acılarını anlamak, hiç olmazsa dua yoluyla
    onlarla buluşmak bile, bir nebze sakinleştiriyor ruhumu. Ulu bir görev
    bu. İnsan, yeryüzünün halifesi. Attığı en küçük adım, söylediği en
    değersiz bir söz bile kaydediliyor. Her hareketine dikkat ediliyor. Bu
    kadar önemli bir varlık. Biliyorum boşa gitmediğini dualarımın. Çünkü
    bu huzuru en başta içimde ben duyuyorum. Hem başkaları için dua
    etmenin, kendim için ettiğim dualardan daha da etkili olduğunu
    hissediyorum bazen. Malum, veren el alan elden üstündür. Gönülden
    veriyorsa insan, karşılık beklemez. Dua hali budur işte. Kendimiz için
    istediklerimizi ve daha fazlasını başkaları için isteyebilmenin gücü
    öylesine büyük bir enerji oluşturuyor ki, insan yeniden yaratılıyor
    sanki ve ilahi vasıflarla donatılıp kâinatla yeniden tanıştırılıyor
    gibiyiz. Manzaranın görünmeyen tarafını, eşyanın ruhunu işte bu anlarda
    daha iyi keşfedip, daha iyi sezebiliyorsunuz.

    SİZ her şeye dokunabilirsiniz duayla. Ve hiçbir şey sizden uzakta
    değildir. Daralmanıza, sıkılmanıza gerek yok. Uzaklar yakındır duayla.
    Kendimizde olanı vermek de bir çeşit dua değil mi? Bu bazen bir
    tebessüm, bazen iyi bir niyet göstergesi olabiliyor, bazen de bir sevgi
    sözcüğü. Bazen de bir fakire uzatılan bir dilim ekmek. Bizde olanları
    elimizde tutmak yerine, başkalarına yönelttiğimizde bize ait ne varsa
    bize emanet bırakıldığını anlıyoruz. Hatta bize kötülüğü dokunan
    birinden intikam almak yerine, onu Allah’ın yüce takdirine emanet
    ederken bile ona rahmet ulaşmasını dilersek, ondan bir kötülüğün
    kalkmasını da istemiş oluyoruz. Şu kâinata, şu köhne dünyaya bir iyilik
    de bizden hediye etmiş oluyoruz. Bir duayla ama ne duayla… Hem de en
    zor bir zamanda karşılıksız olarak. Merak etmeyin, bu zor zamanın
    iyiliği, gelir sizi içerden kuşatır bir gün ve merhametinizi kamçılar.
    Zaten, Allah’ın rahmetinin gazabını geçmiş olduğu düşünülürse, insan
    kendindeki bu affediciliğin ve bağışlayıcılığın yine ilâhî bir kaynağa
    bağlı olduğunu fark edecektir. O dilemezse dileyemeyiz, O affetmezse
    affedemeyiz.

    “Tek başına bir mutluluk, utanılacak şeydir” diyor bir düşünür. Dua
    bizi hakiki bir insan ediyor. Ve İlahi bir sırrı paylaştırıyor. Hiç
    tanımadıklarımızla bile sırdaş ediyor bizi. Herkesi, her şeyi dua
    bağlıyor birbirine. Hiçbir şekilde açıklanamayacak nice gelişmelere
    şahitlik ediyorsunuz bu sır ortaklığı sayesinde. Nice boyutlarda, nice
    nice hayırlı şeylerin içinde dolaşıyor dualarınız. Binlerce âlemlerin
    arasında ve milyarlarca insanların kalplerinin arasındaki perdelerin ne
    kadar geçirgen olabildiğini görüyorsunuz. Yaratılan her varlığın diğeri
    ile ne kadar sıkı bir ilişki içerisinde olduğunu seziyorsunuz. Daha da
    ötesi her birimizin iç sesinin, vicdanının aynı şeyi söylediğini
    duyuyoruz. Topyekün kâinatın zikrini ve tesbihini işitir gibi oluyoruz.
    Duanın yücelttiği ruhlar, Rahman ve Rahim olan Allah’ın o sonsuz
    şefkatinin, korumasının altında olduğunu fark ediyor.

    DUANIN hiç bilinmeyen ve görünmeyen yolu, yolculukları vardır. Hiç
    kimsenin tahmin edemeyeceği engin yolculuklardır bunlar. Herhangi bir
    kıtanın, herhangi bir coğrafyanın en gizemli yerlerindeki
    yolculuklardan daha da gizemlidir bu yolculuk. Bazen dilimizden dökülen
    duaların, o sırlı kelimelerin göklere doğru yükselişini hayran hayran
    seyredersiniz. Dualarımız Allah’ın katına yükseldiği anda bizi de en
    yukarılara doğru taşımış ve yüceltmiştir.

    Fazıl Hüsnü Dağlarca; “bir çocuk kadar güzel olur, başını göğe doğru kaldıran” diyor.

    Eşyanın hakikatine yaklaşılan anlardır o anlar. Dünyanın, dualar
    üzerinde durduğunu anlarız işte o zaman. Anlarız ki, Allah’tan başka
    bizi hayata bağlayacak hiçbir şey yoktur. Hayatımız, duamız kadardır.
    Hayata, Allah’la bağlanabiliriz sadece. Bir de O’nun öğrettiği
    dualarla. Dünya, dualar üzerinde duruyor. Allah /c.c.), ne olmuş ve ne
    olacaksa bilir elbette. Ama insan olan bir insandan beklenen, sadece ve
    sadece O’na yalvarması, mutlaka ve mutlaka O’ndan istemesidir.

    “Duanız olmasa, Rabbim size ne kıymet verirdi.” Furkan,77

    Bu ayet de, her şeyi anlatmaya yetiyor zaten. Tazarru ve dua, yakarış,
    boyun büküş, bütün mahlûkatın Rabbinin huzurunda kendini biliş, bütün
    kâinatın Sultanının huzurunda, kulluğun ruhuna bürünüş duayla. Biz
    olacak olanları isteyerek, en iyisini talep ederek, hayata kendi
    irademizi, aklımızı, niyetimizi, kalbimizi de katmış oluyoruz. Kendi
    seçim ve tercihlerimizin ardındaki ilahi tercih ve iradeyle
    bütünleşebilmek için duasını ettiğimiz her şeyde O’na muhtaç olduğumuzu
    görüyoruz ve sadece O’ndan istiyoruz. Ve anlıyoruz ki, Allah
    istemedikçe biz asla isteyemeyiz.

    BU DÜNYANIN titreşimlerini, zikir ve tesbihlerini en çok birbiri için
    dua edenler duyuyor olmalılar. Sesli sessiz, harfli harfsiz, tüm
    yakarışlar O’nun katında O’na ait katmanlardadır. Her şeyin nefes
    kesip, sustuğu bir sükût anında, sesimizin Yüce Yaratana ulaşması
    büyülüyor beni. Bu suskunluğumda bile, yalnız O’nun dili değil midir
    konuşan. Yüce Rabbimizin, bir şeyi oldurması için elbette bizim duamıza
    ihtiyacı yoktur. Ama dua edebilme nimeti, bana bir kul ve bir yazar
    olarak, kalemi elime alma imkânını ve iznini veriyor. Akıp giden
    olayları bomboş gözlerle seyretmeme izin vermiyor. O’nun eserlerini
    sevmeme, şükran ve övgülerimi her vesile ile iletmeme ve bana sunduğu
    sonsuz nimetlere karşı en büyük hakkı ve hamdi O’na teslim etmeme imkân
    sağlıyor.

    ALLAH’IM olacak olanı sadece Senden istiyorum. Bana irademi bu yolda
    kullanma fırsatı tanıdığın için Sana hamd ediyorum. Bana konuşmayı
    öğrettin, güzel sözler bellettin küçücük dilime. Anne, baba, kardeş,
    dost, sevgili yarattın. Öğretmen gönderdin eğittin. Seni, Peygamberimi
    ve hayatı tanıtan, gösteren her şeye sonsuz teşekkürler ediyorum. Bu
    nimetleri Senin adına getirdikleri için, sonsuz şükranlarımı sadece
    Sana sunuyorum. Sen, Sevgiyi yaratan Allah’ımsın. Sevgiye, her şeyden
    daha layık olan Yaratan’ımsın. Verdiğin bu sevgi nimetini, nasıl
    istiyorsan o şekilde kullanmama yardımcı ol. Hayat Seninle güzel
    Allah’ım. Sana bağlanınca, yaklaşınca güzelleşiyor her şey. Senden
    uzaklaşınca güneşten, ışıktan mahrumum. Rahmetin güçlü bir çekim alanı
    oluşturuyor. Nerede olursam olayım, sonsuz şefkat ve rahmetinle
    kuşatıldığımı görüyorum. Hiç kimseyle değil ve başka hiçbir şeyle
    değil, sadece ve sadece Seninle bağlanıyorum hayata. Hayat ki zaten
    Senin. Hayatı veren Sensin. Ve onu Sana emanet ediyorum. Güzelleştir
    Rabbim hayatımı ve ahlâkımı ne olur? Sevgilinin hayatını, hayatıma
    örnek kıl. O’nu (s.a.v.) önder ve rehber kıl. Aranan tüm örnekler ve
    güzellikler hep onda. Allah’ım adını, dilimden düşürme hiç.

    Dilinde her daim “Allah Allah” zikri olan bir adam varmış. Bu adam bir
    gün “Allah Allah” demeyi terk etmiş. Bir gece rüyasında Hızır
    Aleyhisselamı görmüş. Sormuş adama Hızır: “Niye ‘Allah Allah’ demeyi
    terk ettin?” Adam cevap vermiş; “Yıllarca ‘Allah Allah’ dememe rağmen
    bir gün olsun Rabbim, bana ‘buyur ey kulum’ demedi ki.” Hızır, acıyarak
    bakmış adamın yüzüne ve demiş ki:

    “Be adam, Allah’ın sana ‘Allah Allah’ diye söyletmesi zaten ‘Buyur ey kulum’ demesiydi.”
    Bu öyküdeki adam gibi, senin sonsuz rahmetine rağmen senden uzak
    kalmaktan sana sığınıyorum. Ey nefsim durma, sen de koş Allah la bağlan
    hayata. Duamın özü bu. Sevgililer gününüz kutlu olsun. Allah’la
    bağlanan hayatınız hiç kopmasın. Onunla ve dualarınızla güzelleşsin.

    Selim GÜNDÜZALP

    www.zaferdergisi.com
    İlaçların en hayırlısı KUR'AN'dır!

    Şüphesiz ALLAH ve Melekleri Peygambere
    Salat ederler.Ey İman Edenler,siz de O'NA
    Salat edin ve tam bir teslimiyetle O'NA Selam verin.(Ahzab-56)
    "İlmi, amel için öğreniniz. Çokları bunda yanıldı. İlimleri dağlar gibi büyüdü, amelleri ise zerre gibi küçüldü."
    İbrahim bin Edhem (r.a.)

  2. #2
    Ehil Üye Selim Akif - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Bulunduğu yer
    istanbul
    Mesajlar
    2.965

    Standart

    turkcell ile bağlan hayata değilmiydi o

    not copy

    Bismillahirrahmanirrahim


    Elif, Lâm, Mîm.
    İnsanlar, imtihandan geçirilmeden,
    sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?


    Do men think that they will be left alone on saying,
    "We believe", and that they will not be tested?


  3. #3
    Pürheves Hatice_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2007
    Mesajlar
    291

    Standart

    Allahu Teala dua ile hayata bağlanmam?z? ve daim "Allah Allah "dememizi nasip etsin....
    Çoooookk güzel bir yaz?yd? paylaş?m?n?z için teşekkürler...

    Eğer insanoğlu edepten mahrum ise insan değildir.

    İnsanın hayvandan farkı edeptir.

    Gözünü aç ve Allah'ın bütün kelamına dikkat et.

    Ayet ayet bütün Kur'an'ın manası edeptir.

    Mevlana


  4. #4
    Vefakar Üye zerre06 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Bulunduğu yer
    ANKARA
    Mesajlar
    510

    Standart

    Alıntı delailinnur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

    Böyle bir dost insan bütün kâinata karş? sorumludur. Girdiği yere ?ş?k
    ve hayat götüren insanlar?n say?s?n? art?r Ya Rabbi. Buna güneşin kadar
    ihtiyac?m?z var. Zaman zaman soğukluk ve donukluk oluyorsa hayat?m?zda
    hep bu gerçek dostlar?n eksikliğindendir.

    ?nsan için, hele de sevdiğim bir insan için dua etmek, inan?lmaz ve
    tarif edilmez bir zevk veriyor. Onunla birlikte oluyorum. Bazen, bu
    kişinin çok yak?n?mda olmas? gerekmiyor. Hiç tan?mad?ğ?m?z, bazen bir
    resmini gördüğümüz ya da bir sesini duyduğumuz, bir kitapta, bir
    gazetede veya bir haber kanal?nda şöylece bir gözümüz ilişmiş o kişi, o
    her kimse onun için de dua edebiliyorum. Zulmün ve savaşlar?n mağdur
    ettiği çocuklara, mazlumlara Allah’tan şifa dilerken, ruhen onlar?n
    yan?nda buluyorum kendimi. Ac?lar?n? anlamak, hiç olmazsa dua yoluyla
    onlarla buluşmak bile, bir nebze sakinleştiriyor ruhumu. Ulu bir görev
    bu. ?nsan, yeryüzünün halifesi. Att?ğ? en küçük ad?m, söylediği en
    değersiz bir söz bile kaydediliyor. Her hareketine dikkat ediliyor
    . Bu
    kadar önemli bir varl?k. Biliyorum boşa gitmediğini dualar?m?n. Çünkü
    bu huzuru en başta içimde ben duyuyorum. Hem başkalar? için dua
    etmenin, kendim için ettiğim dualardan daha da etkili olduğunu
    hissediyorum bazen. Malum, veren el alan elden üstündür. Gönülden
    veriyorsa insan, karş?l?k beklemez. Dua hali budur işte. Kendimiz için
    istediklerimizi ve daha fazlas?n? başkalar? için isteyebilmenin gücü
    öylesine büyük bir enerji oluşturuyor ki, insan yeniden yarat?l?yor
    sanki ve ilahi vas?flarla donat?l?p kâinatla yeniden tan?şt?r?l?yor
    gibiyiz. Manzaran?n görünmeyen taraf?n?, eşyan?n ruhunu işte bu anlarda
    daha iyi keşfedip, daha iyi sezebiliyorsunuz.

    S?Z her şeye dokunabilirsiniz duayla. Ve hiçbir şey sizden uzakta
    değildir. Daralman?za, s?k?lman?za gerek yok. Uzaklar yak?nd?r duayla.

    Kendimizde olan? vermek de bir çeşit dua değil mi? Bu bazen bir
    tebessüm, bazen iyi bir niyet göstergesi olabiliyor, bazen de bir sevgi
    sözcüğü. Bazen de bir fakire uzat?lan bir dilim ekmek. Bizde olanlar?
    elimizde tutmak yerine, başkalar?na yönelttiğimizde bize ait ne varsa
    bize emanet b?rak?ld?ğ?n? anl?yoruz. Hatta bize kötülüğü dokunan
    birinden intikam almak yerine, onu Allah’?n yüce takdirine emanet
    ederken bile ona rahmet ulaşmas?n? dilersek, ondan bir kötülüğün
    kalkmas?n? da istemiş oluyoruz. Şu kâinata, şu köhne dünyaya bir iyilik
    de bizden hediye etmiş oluyoruz. Bir duayla ama ne duayla… Hem de en
    zor bir zamanda karş?l?ks?z olarak. Merak etmeyin, bu zor zaman?n
    iyiliği, gelir sizi içerden kuşat?r bir gün ve merhametinizi kamç?lar.
    Zaten, Allah’?n rahmetinin gazab?n? geçmiş olduğu düşünülürse, insan
    kendindeki bu affediciliğin ve bağ?şlay?c?l?ğ?n yine ilâhî bir kaynağa
    bağl? olduğunu fark edecektir. O dilemezse dileyemeyiz, O affetmezse
    affedemeyiz.

    “Tek baş?na bir mutluluk, utan?lacak şeydir” diyor bir düşünür. Dua
    bizi hakiki bir insan ediyor. Ve ?lahi bir s?rr? paylaşt?r?yor. Hiç
    tan?mad?klar?m?zla bile s?rdaş ediyor bizi. Herkesi, her şeyi dua
    bağl?yor birbirine. Hiçbir şekilde aç?klanamayacak nice gelişmelere
    şahitlik ediyorsunuz bu s?r ortakl?ğ? sayesinde. Nice boyutlarda, nice
    nice hay?rl? şeylerin içinde dolaş?yor dualar?n?z. Binlerce âlemlerin
    aras?nda ve milyarlarca insanlar?n kalplerinin aras?ndaki perdelerin ne
    kadar geçirgen olabildiğini görüyorsunuz. Yarat?lan her varl?ğ?n diğeri
    ile ne kadar s?k? bir ilişki içerisinde olduğunu seziyorsunuz. Daha da
    ötesi her birimizin iç sesinin, vicdan?n?n ayn? şeyi söylediğini
    duyuyoruz. Topyekün kâinat?n zikrini ve tesbihini işitir gibi oluyoruz.
    Duan?n yücelttiği ruhlar, Rahman ve Rahim olan Allah’?n o sonsuz
    şefkatinin, korumas?n?n alt?nda olduğunu fark ediyor.

    Eşyan?n hakikatine yaklaş?lan anlard?r o anlar. Dünyan?n, dualar
    üzerinde durduğunu anlar?z işte o zaman. Anlar?z ki, Allah’tan başka
    bizi hayata bağlayacak hiçbir şey yoktur.
    Hayat?m?z, duam?z kadard?r.
    Hayata, Allah’la bağlanabiliriz sadece. Bir de O’nun öğrettiği
    dualarla. Dünya, dualar üzerinde duruyor. Allah /c.c.), ne olmuş ve ne
    olacaksa bilir elbette. Ama insan olan bir insandan beklenen, sadece ve
    sadece O’na yalvarmas?, mutlaka ve mutlaka O’ndan istemesidir.


    “Duan?z olmasa, Rabbim size ne k?ymet verirdi.” Furkan,77

    Bu ayet de, her şeyi anlatmaya yetiyor zaten. Tazarru ve dua, yakar?ş,
    boyun büküş, bütün mahlûkat?n Rabbinin huzurunda kendini biliş, bütün
    kâinat?n Sultan?n?n huzurunda, kulluğun ruhuna bürünüş duayla. Biz
    olacak olanlar? isteyerek, en iyisini talep ederek, hayata kendi
    irademizi, akl?m?z?, niyetimizi, kalbimizi de katm?ş oluyoruz. Kendi
    seçim ve tercihlerimizin ard?ndaki ilahi tercih ve iradeyle
    bütünleşebilmek için duas?n? ettiğimiz her şeyde O’na muhtaç olduğumuzu
    görüyoruz ve sadece O’ndan istiyoruz.
    Ve anl?yoruz ki, Allah
    istemedikçe biz asla isteyemeyiz.

    Hayat Seninle güzel
    Allah’?m. Sana bağlan?nca, yaklaş?nca güzelleşiyor her şey. Senden
    uzaklaş?nca güneşten, ?ş?ktan mahrumum. Rahmetin güçlü bir çekim alan?
    oluşturuyor. Nerede olursam olay?m, sonsuz şefkat ve rahmetinle
    kuşat?ld?ğ?m? görüyorum. Hiç kimseyle değil ve başka hiçbir şeyle
    değil, sadece ve sadece Seninle bağlan?yorum hayata. Hayat ki zaten
    Senin. Hayat? veren Sensin. Ve onu Sana emanet ediyorum. Güzelleştir
    Rabbim hayat?m? ve ahlâk?m? ne olur? Sevgilinin hayat?n?, hayat?ma
    örnek k?l. O’nu (s.a.v.) önder ve rehber k?l. Aranan tüm örnekler ve
    güzellikler hep onda. Allah’?m ad?n?, dilimden düşürme hiç.

    Dilinde her daim “Allah Allah” zikri olan bir adam varm?ş. Bu adam bir
    gün “Allah Allah” demeyi terk etmiş. Bir gece rüyas?nda H?z?r
    Aleyhisselam? görmüş. Sormuş adama H?z?r: “Niye ‘Allah Allah’ demeyi
    terk ettin?” Adam cevap vermiş; “Y?llarca ‘Allah Allah’ dememe rağmen
    bir gün olsun Rabbim, bana ‘buyur ey kulum’ demedi ki.” H?z?r, ac?yarak
    bakm?ş adam?n yüzüne ve demiş ki:

    “Be adam, Allah’?n sana ‘Allah Allah’ diye söyletmesi zaten ‘Buyur ey kulum’ demesiydi.”
    Bu öyküdeki adam gibi, senin sonsuz rahmetine rağmen senden uzak
    kalmaktan sana s?ğ?n?yorum. Ey nefsim durma, sen de koş Allah la bağlan
    hayata. Duam?n özü bu.
    bu yaz?y? ekleyen güzel kardeşim..sanki sizin gönlünüzün sesi gibi,siz yazm?şs?n?z gibi okudum..
    öyle isabetli ve öyle çarp?c? cümleler var ki,
    gerçekten çokk beğendimm..
    Allah raz? olsun delailinnur kardeşim.






    "Dua bir s?rr-? azîm-i ubudiyettir. Belki ubudiyetin ruhu hükmündedir."


    "duan?n tesiri azîmdir. Hususan dua külliyet kesb ederek devam etse, netice vermesi galiptir, belki daimîdir. Hattâ denilebilir ki, sebeb-i hil-kat-i âlemin birisi de duad?r. Yani, kâinat?n hil-katinden sonra, başta nev-i beşer ve onun baş?nda âlem-i ?slâm ve onun baş?nda Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm?n muazzam olan duas?, bir sebeb-i hilkat-i âlemdir. Yani, Hâl?k-? Âlem, istikbalde o zât?, nev-i beşer nam?na, belki mevcu-dat hesab?na bir saadet-i ebediye, bir mazhari-yet-i esmâ-i ?lâhiye isteyecek bilmiş, o gelecek duay? kabul etmiş, kâinat? halk etmiş."(24. mektup,1. zeyl,2. nükte).


    "Madem Cenâb-? Hak Hakîmdir. Biz Ondan iste-riz, O da bize cevap verir. Fakat hikmetine göre bizimle muamele eder. Hasta, tabibin hikmetini itham etmemeli. Hasta bal ister; tabib-i hâz?k, s?tmas? için sulfato verir. "Tabip beni dinlemedi" denilmez. Belki âh ü fizâr?n? dinledi, işitti, ce-vap da verdi, maksudun iyisini yerine getirdi."(3. nükte)


    ”dua eli yetişmediği birtak?m metalibi istemektr.
    bunun en mühim ciheti,en güzel gayesi,en tatl? meyvesi şudur ki;dua eden adam anlar ki;birisi var;Onun hat?rat? kalbini işitir,herşeye eli yetişir,herbir arzusunu yerine getirebilir,aczine merhamet eder,fakr?na medet eder.”(4.nükte)



    "Dua ubudiyetin ruhudur ve hâlis bir iman?n ne-ticesidir. Çünkü dua eden adam duas?yla gösteri-yor ki:
    "Bütün kâinata hükmeden birisi var ki, en küçük işlerime ?tt?la? var ve bilir. En uzak maksudlar?-m? yapabilir. Benim her halimi görür, sesimi işitir. Öyleyse, bütün mevcudat?n bütün seslerini işitiyor ki, benim sesimi de işitiyor. Bütün o şeyleri O yap?yor ki, en küçük işlerimi de Ondan bekliyorum, Ondan istiyorum."
    ?şte, duan?n verdiği hâlis tevhidin genişliğine ve gösterdiği nur-u iman?n halâvet ve sâfiliğine bak,
    "De ki: Eğer duan?z olmasa Rabbim kat?nda ne ehemmiyetiniz var?" Furkan Sûresi, 25:7)- s?rr?n? anla
    ve
    "Rabbiniz buyurdu ki: Bana dua edin, size cevap vereyim." ferman?n? dinle.
    denildiği gibi, eğer ver-mek istemeseydi, istemek vermezdi. (5. nükte)


    o Rahman ki,
    "cismaniyeti itibariyle küçük,zaif,aciz,zelil,mukayyed,mahdud bir cüz'sün.Onun ihsan?ylacüz'i bir
    cüz'den,küll-i bir küll-i nurani hükmüne geçtin.
    zira hayat? sana vermekle,cüz'iyetten bir nevi külliyete ve insaniyeti vermekle hakiki külliyete;ve islamiyeti vermekle ulvi ve nurani bir külliyete;ve marifet ve muhabbeti vermekle muhit bir nura
    seni ç?karm?ş.."


    ”kainat onun bir cüz'i tecelli-i muhabbetine bedel olamaz.”!

    "Subhansın ya Rab!senin bize bildirdiğinden başka ne bilebiliriz ki?herşeyi hakkiyle bilen,herşeyi hikmetle yapan Sensin."(Bakara suresi 2/32)

    "insan ilim tahsil ettikçe cehlini anlar.ilmin nihayeti de yoktur."

    ”bu zamanda feragat ve fedakarlık bir iksir gibi,magnetizma gibi tesir eder.”

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Hayata dair
    By Mesrure in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 25.05.14, 10:26
  2. Hayata dair
    By Mesrure in forum Edebiyat
    Cevaplar: 9
    Son Mesaj: 21.02.14, 15:37
  3. Hayata Dair '' Ama'' Lar...
    By BiRDüNYaUMuT in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 27.10.12, 21:47
  4. Hayata Dair
    By Beste-i Rana in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 8
    Son Mesaj: 20.03.09, 06:26
  5. Duayla Bağlan Hayata...
    By ayseguL in forum Dualar
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 02.08.08, 15:42

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0