+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 5 ve 5

Konu: Matematik Lisanıyla İstikrar

  1. #1
    Pürheves mamafih - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Sep 2007
    Mesajlar
    154

    Standart Matematik Lisanıyla İstikrar

    İki metrelik bir mesafeyi yürüyerek katetmenin çok kolay olduğu zannedilebilir. Çünkü, başlangıç ile bitiş noktaları arasındaki uzaklık sadece iki metredir. Her adımda yarım metre yol alabilen herkes bu mesafeyi dört adımda katedebilir. Bir adım uzunluğu çeyrek metre olan birisi ise bitiş noktasına sekiz adımda gidebilir. Fakat, iki metrelik bir menzile bile asla ulaşamayacak canlılar vardır. Çünkü nihaî noktaya ulaşabilmek atılacak adımlara bağlıdır. Meselâ, ilk adımda bir metre, ikinci adımda yarım metre, üçüncü adımda çeyrek metre, yani her adımda bir önceki adım uzunluğunun yarısı kadar yol alan bir canlı, sonlu adımda iki metrelik bir menzile ulaşamaz. Adımları yarıya düşen böyle bir canlının, belli bir zaman sonra attığı adımların bir önemi kalmayacaktır. Bu yolun sonuna, ancak sonsuz adım sonra toplam seriler kullanılarak varılabilir. Çünkü matematik bilgilerimiz bize 1+1/2+1/4+1/8+... serisinin ancak sonsuza kadar toplanması hâlinde 2’ye ulaşabileceğini söyler.
    Öyleyse, her adımda kalan yolun yarısını kateden bir canlı, ancak sonsuza kadar yürürse hedefine ulaşabilir. Bu prensiple sınırlanmış yol yürümede, canlının attığı adımın büyüklüğü ne olursa olsun, kalan yolun tamamını değil, ancak yarısını alabilmesi mümkündür. Yani, önünde daima gidilecek bir yol kalacaktır. Bu durum imkânsızı denemekten başka bir şey değildir, zîrâ hiçbir canlının ömrü buna yetmeyecektir. Çünkü atılan her adımda, varılan son nokta ile hedef arasındaki yolun sadece yarısını katetmek sözkonusudur.
    Bu matematikî hesapların açtığı pencereden yapılan mülâhazalar ışığında şimdiye kadar işlediğimiz amelleri ve Hakk’a doğru sürdürdüğümüz ömür yolculuğunda attığımız veya atacağımız adımları analiz edebiliriz. Acaba ömür yolculuğu bittiğinde, attığımız adımlar Yüce Rabb’imizin rızasını ve sevgisini kazanmamıza yetecek midir? Bu soruya kesin bir cevap vermek oldukça zordur; çünkü bu durum neticede O’nun (cc) iradesine bağlıdır. Bununla birlikte, Yüce Rabb’imiz hedefe ulaşmak için ne yapmamız gerektiğini hem kitaplar, hem de peygamberler göndererek bizlere bildirmiştir. O peygamberlerin sonuncusu olan Efendimiz (sas) bir hadîs-i şeriflerinde: “İki günü eşit olan zarardadır.” diyerek adımlarımızı artırmamız gerektiği konusunda bizleri uyarmaktadır. Ömür geçerken Hakk’ın rızasını kazanma yolunda attığımız adımlar gittikçe küçüldüğü hâlde, gidişatımızı beğeniyor ve hâlâ hedefe ulaşacağımızı zannediyorsak aldanıyoruz demektir. Zîrâ bir müddet sonra adımlar kısala kısala yok olacak ve artık hedefe yürüme diye bir şey söz konusu olmayacaktır. Hiç şüphe yok ki; duraklama, yerinde saymayı, yerinde sayma da artık adım atmamayı beraberinde getirecektir. Efendimiz (sas) işte bu tehlikeye dikkat çekmekte ve her gün bir önceki günden daha fazla adım atmamızı tavsiye buyurmaktadır.
    Konuyla ilgili bir kudsî hadîste de Yüce Rabb’imiz sevgisini kazanmanın yolunu şu şekilde tarif etmektedir:
    “...Kulum Bana kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevimli bir amel ve ibâdetle yaklaşamamıştır. Kulum Bana nâfile ibâdetlerle de devamlı olarak yaklaşır, sonunda Ben de onu severim. Bir kere de kulumu sevdim mi, artık Ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. (Haram olan şeyleri dinlemekten, haram olan şeylere bakmaktan ve el uzatmaktan, kötü yolda yürümekten onu korurum...) Artık o kulum Ben’den bir şey isterse istediğini veririm, Bana sığınırsa onu korurum.”(Buharî, Tevhid 15)
    Elbette, Allah’a kavuşma arzusuyla, O’nun (cc) rızasına vasıl olma iştiyakıyla kendimizden geçip coştuğumuz anlar olmuştur. Bazı özel gün ve gecelerde, kutlu zamanlarda kendimizi zorlayıp normalde yaptığımızın üzerinde nafile ibadetlerde bulunmuşuzdur. Ümidimiz odur ki, Yüce Rabb’imiz bunları kabul buyurur; fakat bu ibadetler kısa soluklu olursa bizi menzile götürmeye yetmeyebilir. Yukarıdaki hadîsteki “Kulum Bana nâfile ibâdetlerle de devamlı olarak yaklaşır, sonunda Ben de onu severim.” cümlesinden de anlaşılacağı gibi, önemli olan bu ibadetleri devamlı olarak yapmaktır. Yine başka bir hadîs-i şerifte, râvilerden Abdullah bin Amr bin el-As (ra) Hazretleri, Efendimiz’in (sas) kendisine şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: “Ey Abdullah, geceleri ibadet ederken daha sonra gece ibadetini bırakan falan kimse gibi olma.” (Buhari-Müslim) Yine Hz. Aişe Validemiz’in (ra) rivayetine göre, Efendimiz (sas) ağrı veya başka bir sebepten dolayı gece namazını kılamadığında gündüzün on iki rekat namaz kılarmış. (Müslim)
    Bütün bunlar ibadette istikrarın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Demek ki insan, nefsinin tesirinden kurtulup, kendi adım uzunluğu ölçüsünde istikrarlı bir şekilde O’na (cc) yürümelidir. Kudsî hadîste müjdelenen kul olma bahtiyarlığına erişmek için, yaptığı farz ve nafile ibâdetleri alışkanlık hâline getirmelidir. Kimi zaman nefis ve şeytan insanı ümitsizliğe düşürmeye çalışsa da kişi, gayretini ve şevkini kaybetmemek için elinden geleni yapmalıdır. Arada bir sürçse, ayağı kaysa bile kişi asla yeis girdabına düşmemeli ve karamsarlığa kapılmamalıdır. Adımlarının kısalığı, ubudiyetinin yetersizliği gibi mülâhazalar, kulu asla yavaşlatmamalı ve baş koyduğu yoldan geri çevirmemelidir. Nitekim, “Rabb’imizin en sevdiği ibâdet, az da olsa devamlı yapılan ibâdettir.”
    Ö. Faruk GÜLDEREN
    Talebeliğin özelliği ve şartı: Sözler’i kendi malı ve telifi gibi hissedip sahip çıkmak, onları hayatının en önemli vazifesi bilmek ve onları neşretme hizmetini yapmak.

  2. #2
    Vefakar Üye beyan_01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Bulunduğu yer
    ADANA&mersin
    Mesajlar
    543

    Standart

    çok güzel bir tespit
    paylaş?m için aro

    Izdırap insanı olmanın ilk şartı “kalb” taşımaktır;

    kalbini nefsine yedirmiş ya da onu cesedinin altında

    bırakmış bir kimsenin muzdarip olması çok zordur.


  3. #3
    Vefakar Üye mislimya - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Sep 2007
    Mesajlar
    317

    Standart

    allah uygulamalar?m?z? kolaylaşt?rs?n
    saolun teşekkürler

  4. #4
    Vefakar Üye sadin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Sep 2007
    Bulunduğu yer
    Ankara
    Yaş
    43
    Mesajlar
    303

    Standart

    evet azda olsa devaml?l?k değilmi?

  5. #5
    Pürheves mamafih - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Sep 2007
    Mesajlar
    154

    Standart

    Rabb’imizin en sevdiği ibâdet, az da olsa devaml? yap?lan ibâdettir.
    Talebeliğin özelliği ve şartı: Sözler’i kendi malı ve telifi gibi hissedip sahip çıkmak, onları hayatının en önemli vazifesi bilmek ve onları neşretme hizmetini yapmak.

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Avâm Lisânıyla Nefsime Diyeceğim
    By Abdulbaki in forum Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri
    Cevaplar: 5
    Son Mesaj: 02.10.09, 22:11
  2. Nur'u Radyo Lisanıyla Konuşmak
    By Bîçare S.V. in forum Bediüzzaman ve Risale-i Nur Çalışmaları
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 15.04.09, 07:44
  3. Reformlar Aksadi, İstikrar Bozuldu !
    By Bîçare S.V. in forum Gündem
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 20.01.09, 07:28
  4. Kur'ân Lisanıyla Peygamberimiz(A.S.M)
    By delailinnur in forum Hz. Muhammed (S.A.V)
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 19.04.08, 12:05
  5. Tavizsiz İstikrar Çizgisi::YeniAsya::
    By aşur in forum Bediüzzaman ve Risale-i Nur Çalışmaları
    Cevaplar: 53
    Son Mesaj: 15.08.07, 18:00

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0