Rivayette vard?r ki,
?blis ateş alevinden yarat?lm?ş ruhani bir şah?s olup, yedi yüz yetmiş beş bin sene fütur getirmeden ve gevşeklik göstermeden Yüce Allah’a(c.c.) ibadet etmişti. ?taat ve ibadette o kadar ileriye gitmişti ki;
Dünya semas?nda âbid (çok ibadet eden) olarak,
?kinci kat semada râki (çok ruku yapan) olarak,
Üçüncü kat semada sâcid (çok secde eden) olarak,
Dördüncü kat semada hâşi (çok sayg?l?) olarak,
Beşinci kat semada kânit (çok itaatkar) olarak,
Alt?nc? kat semada müctehid (çok gayretli) olarak,
Yedinci kat semada zâhid (masivay? terk eden ve sadece Yüce Allah’? (c.c.) arzulayan) olarak an?l?yordu.
Emri alt?nda yetmiş bin melek vard?.
Yeşil zümrütten kanada sahipti.
Cennette R?dvan meleğiyle birlikte bin sene kald?.
Duas? müstecap olanlardand?.
Bir gün Cenab-? Hak taraf?ndan yaz?lm?ş şu ibareyi gördü:
- “Bütün kullar?m içinden bana çok yak?n görünen birisi var ki, ben ona bir şey emredeceğim. O ise onu yapmayacak ve emrimi yerine getirmeyecek. Ben de onu kap?mdan kovacak ve bütün ibadetlerini etrafa saç?lm?ş toz zerreleri haline getireceğim. Senelerce yapt?ğ? ibadet ve itaatlerin, hay?r ve hasenat?n en küçük bir karş?l?ğ?n? göremeyecek”
?blis bu mealdeki ibareyi görünce akl? Allah’a (c.c.) isyan etmeyi bir türlü kabul etmediğinden dedi ki:
- “Ya Rabbi! Bana izin ver de, o kimseye lanet okuyay?m ve beddua yapay?m”
Kendisine izin verildi.
O da Cenab-? Hakk’?n emrine isyan edecek olan o kula (ki bu kul ?blis’in kendisi olacakt?r) bin sene lanet okudu.
Ne zaman ki, Cenab-? Hak meleklere Hz. Âdem’e (a.s.) ink?yad secdesi etmelerini ve onu üstün tan?malar?n? emretti. ?blis’in de aralar?nda bulunduğu bütün melekler secde emrini itirazs?z, tereddütsüz, kemal-i itaat ve tam iştiyakla yerine getirdiler.
Fakat o zamana kadar binlerce sene abid ve zahid olarak görünen ?blis, Hz. Adem (a.s.)’e secde etmeyi kibir ve gururuna yediremediğinden; daha doğrusu emre itaatteki inceliği kavrayamad?ğ?ndan ve gerçek kulluğun manas?n? idrak edip de onu bütün duygular?yla hazmedemediğinden; secde ve ink?yad emrini içine, özellikle akl?na sindiremedi ve bu emre isyan etti. Cenab-? Hak (c.c.) onu rahmet kap?s?ndan ebediyen kovdu ve o güne kadar yapt?ğ? bütün hasenat?n? boşa ç?kard?.
?blis’in ibadet, mücahede ve riyazat olarak bunca meşakkatlere ve zorluklara katlanmas?na rağmen; samimi olmad?ğ?ndan ötürü Yüce Allah’?n (c.c.) ilminde şaki olarak yerini ald?ğ?n? ve yüce Rahmetten kovulduğunu duyan ve gören Hz. Cebrail ile Mikail (a.s.) uzun bir müddet ağlay?p durdular.
Vakitleri hep ağlamakla geçiyordu. Yüce Allah her ikisine de bu kadar ağlay?şlar?n?n sebebini (kendisi daha iyi bildiği halde) sorunca; onlar şöyle dediler:
- “Ey Rabbimiz! Sen’in mekrini şimdi daha iyi anlad?k. Sen’in mekrin bize de ulaş?p, ?blis’in baş?na gelenlerin bizim de baş?m?za gelmesi korkusundan ötürü ağl?yoruz. Ya biz de göründüğümüz gibi Sen’in ilminde de böyle değilsek; halimiz nice olur”
Yüce Allah da onlara şöyle ferman etti:
- “?şte hep böyle olun da, mekrimden hiçbir zaman emin olmay?n”
düşün anla ve ağla kitab?ndan al?nt?d?r!
Bu hadise bizi ümitsizliğe sevketmemeli. Aksine bir taraftan Mekr-i ?lahiden korkmaya, diğer taraftan da Rahmet-i ?lahiyeyi reca etmeye ve O’ndan ümitvar olmaya sevketmeli…