+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 2 ve 2

Konu: Kainat Kahkaha Atmaz

  1. #1
    Ehil Üye elff - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Bulunduğu yer
    Kocaeli
    Mesajlar
    4.016

    Standart Kainat Kahkaha Atmaz

    Ağız geniş bir biçimde açılır. Dişler gösterilir. Kişiye göre tiz veya boğuk bir ses çıkarılır. Bu ses boğazdan gelir.

    Kahkaha ani bir üstünlük duygusunun dile getirilmesidir.


    Bir yutma organı olan boğazdan çıkarılan kahkaha sesi bize bir ipucu verir: yutulmak istenen aslında öteki insandır.

    Ya da öteki insanın çaresizliğidir.



    Düşen bir insan bizde tebessüm uyandırır.

    Kış aylarında yolda kayarak düşenleri gören çoğu insan için bu durum tebessüme yol açar.


    Düşmesini özellikle istediğimiz bir insanın düşüşü ise kahkaha ile kutlanır.

    Kurgusu güce dayanan film ve çizgi filmlerin en önemli ses efekti kahkahadır.

    Savaşı kazanan ve üstünlük duygusu ile dolan taşan komutan zaferini kahkaha ile taçlandırmak ister.


    Kahkaha kendini efendi olarak konumlandıran insanın ses efektidir.



    Efendi:


    Efendi için öteki daha aşağı bir sınıf bile değildir. İnsandan daha aşağıdır. Efendi’nin narsistik gururu ve kibrinin beslediği şiddet Öteki’nin tanınmaması ile de beslenir. Bütün krallar aslan olmak istemişlerdir. Efendi kendini mutlaklaştırdığı için kendisi dışında hiç kimse ve hiç bir şey için var olamaz. Varoluşunu kendinden aldığı hezeyanı ile kendinin bağımlısı olur. Tam da bu nokta ihtişamın doruğunu oluşturur. Eylem anı, acımasızlığı, yapılma tarzındaki kendine güven hali, öldürenin asla sorgulanmayan üstünlüğü, istediği herşeyi kendine av olarak seçebileceği olgusu, Efendi’ nin iktidarının en yüksek düzeye yoğunlaşmış halidir.



    Kendini efendi olarak konumlandıran insan efendiliğini kahkaha sesi ile pekiştirmek ister.

    Efendinin kahkakası insanda iğrençlik duygusu uyandırır.


    Kahkaha atarken ağız geniş bir biçimde açılır ve dişler gösterilir.

    Yüz sırıtan bir biçime dönüştürülür. Sırıtmak insani olan şeyleri sürür süpürür. Sırıtanan ve kahkaha atan efendinin yüzü her an yemeye hazır bir ağız ve her an çiğnemeye hazır bir dişi ima eder. Yenen her şey iktidarı besler. Efendi ötekini yutmak ister. Öteki kendi varoluşu için vardır. Bu insanı sadece ürkütmez, kahkaha atandan soğutur.

    Vicdanlı insanlar kahkahadan hoşlanmazlar.

    Egemen olmanın narsistik hazzı ezilende nefret uyandırır.


    Acımasız bir Efendi Ezilen’lerin devrimci şiddetini uyandırır. Ezilen lerin Ezenlere göre daha az şiddete başvurduğu tartışmasız bir olgudur.




    Kör Nokta olarak Kahkaha:


    “Herşey karşıtların savaşı ile varolur ve her şey bir ırmak gibi akar” der Herakleitos. Her şey akar. İnsanlar ortaya çıkar. Bir nehrin üzerindeki yeni bir kabarcık gibi. Varedilir. Arzularını yansıtır ve gerçekliğe yeni bir biçim verir. Sonra nehirdeki kabarcık kaybolur, yerini bir başkasına bırakır. Varlık akıp gider ve korunmaya ihtiyacı yoktur. Varlığın koruyucusu onun Mutlak Sahibidir.

    Efendi’nin benliği varlığa şekil vermek ister. Efendi’nin yardımı olmaksızın akıp gider varlık halbuki. Efendi hayatı tam bilemez. Çünkü yaşayan akışın içinde değil, yaşamın üzerinde durmaya çalışır. Arzulayan bir canlı varlık olarak Efendi doyurulmayan her arzusu için nefret duyar. Efendinin nefreti mutlak ve sınırsız olma özelliği taşır. Çünkü Efendi’nin doyurulmamış arzusu onun egemenlik arzusundan doğar. Yaşanmamış yaşamdan doğan nefret ancak Efendi, Efendi olmaktan çıkarsa yok olur. Efendi Efendi olmaktan çıkmaya razı olmaz.


    Efendi engellenmeye tahammül edemez.. Efendi’nin herşeyi ve herkesi “ruhsuzlaştırma” eğilimi kuşkusuz, sahip olma hırsıyla birlikte sadizm eğilimine denk düşer. Sadist heveslerin temelinde başka bir kişi ya da öteki canlı varlıklar üzerinde kesin egemenlik kurmanın getirdiği menhus zevk yatar. Sadizmde yokluk kabul edilmez ve edilgen bir et parçası yani bir eşyaya çevrilen kurban üzerine yüklenilir. Efendi üretmekten çok yoketmenin mantığına başvurur. Narsisistik gururu yüzünden kirli işlerini yapacak başkalarını ayarlar.




    Yaşayamadığı yaşamın nefreti bir taraftan Efendi’ye menhus bir haz verir. Efendi kahkasını atarken kendi narsistik hazzı ile meşguldur. Her narsistik haz gibi, bu hazda Efendide bir kör nokta oluştur. Narsistik haz bir nevi rüya gibidir. Rüya görmenin en tehlikeli yanı rüya gördüğünü bilmemektir. Kör nokta Efendi’yi kahkahasıyla sadist yapar.



    Efendi bir imtiyaz olarak daha fazlasına sahip olma tekelinin ötekileri ve kendisini insanlıktan çıkardığını anlamaz. Bencilce sahip olma peşinde oluşuyla, kendi mülkü içinde boğulduğunu ve artık varolmadığını, sadece sahip olduğunu göremez.


    Tebessüm:


    Narsisistik gururdan arınmış bir kalbin dışa vurmuş halidir. Kişi kendini efendi değil, diğer varlıklar gibi yaratılmış, varoluşunu Ondan alan, diğer varlıklarla “yaratılmışlık açısından eşit” bir konumda kabul ettiğinde ruhu rahatlar, kalbi sukunete erer. Öteki varlıklar onun biçimlendirdiği değil, birlikte Onun istediği gibi biçimlenen varlıklara dönüşür. Böyle bir ruh yanında rahat edilen, huzur duyulan bir ruha dönüşür. Bir insanın başka bir insana verebileceği sukunetten, huzurdan başka ne olabilir? Bir insan başka bir insana huzur verebilecekse tebessüm etmelidir. Yüzün tebessümü ise ancak kalbin tebessümü ile mümkündür. Zorla tebessüm olmaz.




    Kainat:

    Kainat kahkaha atmaz. Kainat tebessüm eder. Bu yüzden insan gökyüzüne bakarken huzur duyar. Bu yüzden kedinin tüyleri yumuşacıktır. Gökgürlemesi bile kahkaha niteliği taşımaz. Celali tarafı ağır basan bir tebessümdür. Kainatta kahkaha atan bir iktidar hükmetmez. Kainata rahmetli bir iktidar hükmeder ve her rahmet sahibi gibi rahmeti tebessüm eder. Kahkahadan boğulduğunu hissetiğinde insan kainata bakmalıdır: insan ellerini yağmura uzatmalı ve meleklerin taşıdığı yağmurlara ve meleklere dokunmalıdır.



    Kahkaha kalbi bozar.


    Çünkü bir üstünlük duygusunun eseridir.

    Tebessüm kalbi besler.

    Çünkü varlıklarla yaratılmışlık açısından eşitlik ilkesinin ifadesidir.



    İnsan kainata katılmalı, onunla birlikte tebessüm etmelidir.


    Mustafa Ulusoy
    İmân, insanı insan eder; belki, insanı sultan eder. Öyle ise, insanın vazife-i asliyesi İmân ve duâdır.

    ***


    ....Sevgili Üstâdım, evvelce arz ettiğim vech ile, ben artık birşey için yaşadığımı zannediyorum.


    O da, üstâdım olan dellâl-ı Kur'ân'ın vazife-i memuriye-i mânevîsini îfâ etmekle kendilerine pek cüz'î bir yardım ve Kur'ân hesâbına cüz'î bir hizmetkârlıktan ibârettir....



    ***


  2. #2
    acizizfakiriz
    Guest acizizfakiriz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart

    Hak Raz? olsun

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Kainat Bir Aynadır!
    By yozgati in forum Risale-i Nur'u Yeni Tanıyanlara
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 26.10.14, 20:12
  2. Konuşan Kainat
    By ademyakup in forum Kitap, Dergi, Albüm Tanıtımları ve E-Kitap Paylaşımları
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 18.12.08, 10:06
  3. Kahkaha Atan Bebek
    By AliGörgülüarslan in forum Mizah
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 17.02.08, 17:09
  4. Kainat ve Teknoloji
    By ihya in forum Bilişim Haberleri ve Bilimsel Makaleler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 16.03.07, 21:23
  5. Kainat Eczahanesi
    By mana_iharfi in forum Sağlık
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 18.07.06, 17:08

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0