1. Şua'dan

ﻗُﻞْ ﺍِﻧَّﻨِﻰ ﻫَﺪَﻳﻨِﻰ ﺭَﺑِّﻰ ﺍِﻟَﻰ ﺻِﺮَﺍﻁٍٍ ﻣُﺴْﺘَﻘِﻴﻢٍ ٭ ﻭَ ﻫَﺪَﻳﻪُ ﺍِﻟَﻰ ﺻِﺮَﺍﻁٍ ﻣُﺴْﺘَﻘِﻴﻢٍ

Sekiz-dokuz âyetlerde "Sırat-ı Müstakim"e nazarı çeviriyorlar. Ve bu doğru, istikametli yolu bulmak için daima Kur'anın nurundan her asırda o asrın zulmetlerini dağıtacak ve istikamet yolunu tenvir edecek Kur'andan gelen nurlar olmakla ve bu dehşetli ve fırtınalı asırda o doğru yolu şaşırtmayacak bir surette gösteren başta şimdilik Risalet-ün Nur tezahür ettiğinden, hem bu "Sırat-ı Müstakim" kelimesinin makam-ı cifrîsi -tenvin "nun" sayılmak cihetiyle- bin (1000) eder. Medde olmazsa dokuzyüz doksandokuz (999) ederek yalnız bir veya iki farkla {(Haşiye): Yani: Risalet-ün Nur'un mertebesi ikinci ve üçüncüde olduğuna işarettir. Vahiy değil ve olamaz. Belki ilham ve istihracdır.} Risalet-ün Nur adedi olan dokuzyüz doksansekize (998) tevafukla, sekiz-dokuz âyetlerde "Sırat-ı müstakim" kelimeleri bu mezkûr iki âyet gibi Risalet-ün Nur'u "Sırat-ı müstakim"in efradına hususî idhal edip remzen ona baktırır ve istikametine işaret eder. Eğer ﺻِﺮَﺍﻁٍ daki tenvin sayılmazsa, ﺍَﻟﻨُّﻮﺭِ daki şeddeli "nun" bir "nun" sayılır, yine tevafuk eder.

Hem nasılki bu âyet Risale-in Nur'a ismiyle bakıyor, öyle de onun istihzarat zamanına da bakar. Çünki
ﻫَﺪَﻳﻨِﻰ ﺭَﺑِّٓﻰ ﺍِﻟَﻰ ﺻِﺮَﺍﻁٍٍ ﻣُﺴْﺘَﻘِﻴﻢٍ in makam-ı cifrîsi bin üçyüz onaltı (1316) ederek Risalet-ün Nur müellifinin ihtiyarsız olarak istihzarat-ı Nuriyede bulunduğu ve umum malûmatını Kur'anın fehmine basamaklar yaptığı en hararetli tarihi olan bin üçyüz onaltı adedine tam tamına tevafuku elbette evvelki işaratı teyid ve onunla teeyyüd ederek Risalet-ün Nur'u daire-i harîmine remzen belki işareten dâhil ediyor.

Said Nursi


.....



(Dereli Hâfız Ahmed Efendi'nin çok manidar rü'yalı bir fıkrasıdır)

Aziz ve müşfik Üstadım Efendim!
Birgün âlem-i menamda bir sahrada gezerken, bir çok kalabalık ahalinin içine girdim. Dersim olan Kelime-i Tevhid'e devam ediyordum. O ahalinin cümlesi Nasara imiş. Biz aşikâre Kelime-i Tevhid'i çektiğimizden, hepsi bize iştirak etti. Her yüz başında, "Muhammed-ür Resulullah" diyorum. O Nasaralar, "İsa ruhullah" diyorlar. Onlara dedim ki: "Yahu biz İsa Aleyhisselâm'ı tasdik ediyoruz." Ve kendilerine Kelime-i Tevhid'i okudum, "İsa ruhullah" dedim. İşte bakınız, ben sizin peygamberinizi tasdik ediyorum, siz de bizim peygamberimizi tasdik etseniz ne olur, dedim. "Hâyır! İsa Aleyhisselâm gökten inmedikçe ve sizin peygamberinizi aşikâr tasdik etmedikçe, biz tasdik etmeyiz." dediler. Bunun üzerine yanımda iki arkadaş bulundu. Lâkin arkadaşlarım kimler olduğunu bilemiyorum. "Biz dua edelim de, İsa Aleyhisselâm gelsin ve bizi nasıl tasdik ediyor, göreceksiniz." Dua ettik. İki kişi, "âmîn" dediler. Lâkin İsa Aleyhisselâm gelmeyince müteessir olduk. Yine dua ettik, "Ya Rabbi! Bizi bunların yanında niçin mahcub çıkarıyorsun?" dedik. "Bu din âlî değil mi?"

Tahminen, arası bir saat veya bir buçuk saat sonra, karşıdan üç kişi çıktı. Elhamdülillah İsa Aleyhisselâm geliyor. Baktım birisi sakallı, ikisi şâbb-i emred. Dedim: "İsa Aleyhisselâm otuzüç yaşında olduğu halde göğe huruç etti.. ne için sakalında beyaz var?" Kalbime geldi ki, "Allahu a'lem İsa Aleyhisselâm değilse?" Bu zât ve iki arkadaşıyla yanımıza geldiler. Dikkatle baktım; üstadımızın sîması ve elbisesidir. Bizim yanımıza gelince, bizim altımız mağara imiş. Yanındaki iki kişiye emretti: "Şurada kilitli salibler, haçlar var. Cümlesini çıkarınız." Çıkardılar. Nasaralara karşı hepsini kırdı ve Kelime-i Tevhid getirip Peygamberimizi tasdik edince, biz de Nasaralara, "Bakınız, işte İsa Aleyhisselâm'ın vekili geldi" deyince, cümlesi tasdik ettiler. Allahu a'lem bu rü'yanın bir tabiri şudur ki: Üstadımızın Kur'an-ı Hakîm'den aldığı ve neşrettiği Risale-i Nur vasıtasıyla Nasara'nın bir kısmı İslâmiyeti kabul edecek ve Nasara Müslümanları veya Hristiyan mü'minleri hükmüne geçip Üstadımızın sözlerini İsa Aleyhisselâm'ın sözleri nev'inden hüsn-ü kabul edeceklerine işarettir.

Evet Risale-i Nur'da öyle bir kuvvet vardır ki, Avrupa'nın en muannid feylesoflarını dahi teslime mecbur eder. Her ruhun bir ihtiyac-ı hakikîsi olan, hakikî iman nurunu arayan Hristiyan muvahhidler, elbette Risale-i Nur'u görseler (Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın vesayası nev'inden) kabul edip sarılacaklardır.


Dereli Mutaf Hâfız Ahmed

Barla Lahikası

.....




Sizler ne cevap verirsiniz soranlara ? Bana dediler üstad bu mektubun yazılmasına neden izin vermiş?
birinci şuada bu varsa barla lahikasında bu mektub nedir dediler. bende dedim üstadın semadan hz.isa ile bağlantısı olabilir aklıma başka cevap gelemedi. teslim olmuşum Risaleinurla kainatın kesin alakası var -. insanlara ne cevap vericez ?

buraya yorum atın lütfen