Zülfikar Bey: “ İşaratül İcaz 248’de “Benim, beşerin hilkati hakkında bir hikmetim vardır; o hikmetin hatırası için, fesatlarını nazara almam.…” bu ne yüksek bir hikmettir?
İnsanın yaratılışına ayrı bir ehemmiyet veren Cenab-ı Allah, insanın makamının “ahsen-i takvîm” olduğunu ifade eder. Yani kâinatta en yüksek yaratılış insanın yaratılışıdır.
Cenab-ı Hak meleklere, yeryüzünde kudretinin ihtişamını gösteren bir “Halîfe” yaratacağını söyleyince, melekler şaşırıyorlar; yeryüzünde fitne çıkaracak ve kan dökecek kimselerin yaratılmasına bir mana veremediklerini; eğer mes’ele tesbih, tahmîd ve takdîs ise, onu kendilerinin sayısız bir biçimde yaptıklarını ifade ediyorlar.1
Cenab-ı Hak ise hikmeti mûcibince Hazret-i Âdem’i (as) kainatta en güzel biçimde yaratıyor; ona isimleri, ilimleri ve bütün kemâlâtı öğretiyor. Emânet-i Kübrâyı uhdesine veriyor.2 Sonra meleklerin acziyetini, Hazret-i Âdem’in de (as) üstünlüğünü göstermek için 3 Hazret-i Âdem’i (as) bu üstün fıtratıyla meleklere arz ediyor. Melekler Allah’ın takdirine boyun eğdiklerini beyan edince, Cenab-ı Hak melekleri Hz. Âdem’e (as) secdeye dâvet ediyor.4
Ayet ve hadislere top yekûn baktığımızda insanın yükselişinin ve ruhunun çeşitli mertebeler kazanmasının kainata göre değil, ya meleklerle mukâyeseli; ya da doğrudan Allah’ın isimleriyle anlatıldığını görürüz. Meselâ Peygamber Efendimiz (asm) bir hadîslerinde, insanın Rahman ismini tamamıyla gösterir bir tarzda yaratıldığını bildirmiştir.5
Fıkıh Köşesi