+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 2 ve 2

Konu: 33. Söz / Onyedinci Pencere

  1. #1
    Ehil Üye fanidünya... - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2013
    Yaş
    43
    Mesajlar
    4.292

    Standart 33. Söz / Onyedinci Pencere

    ﺍِﻥَّ ﻓِﻰ ﺍﻟﺴَّﻤَﻮَﺍﺕِ ﻭَﺍﻟْﺎَﺭْﺽِ ﻟَﺎَﻳَﺎﺕٍ ﻟِﻠْﻤُﺆْﻣِﻨِﻴﻦَ Muhakkak ki, göklerde ve yerde müminler için Allah’ın varlık ve birliğine, kudret ve rahmetine işaret eden deliller vardır. (Casiye Suresi: 3.)

    Zeminin yüzünü yaz zamanında temaşa edip görüyoruz ki: İcad-ı eşyada müşevveşiyeti iktiza eden ve intizamsızlığa sebeb olan nihayetsiz sehavet ve bir cûd-u mutlak, gayet derecede bir insicam ve intizam içinde görünüyor. İşte zemin yüzünü tezyin eden bütün nebatatı gör.
    Temaşa: Seyretmek, ibretle bakmak, hoşlanarak bakmak.
    İcad-ı eşya: Eşyanın icadı, varlıkların yaratılması.
    Müşevveşiyet: Karışıklık, düzensizlik, karmakarışıklık.
    Sehavet: Cömertlik, el açıklığı.
    Cûd-u mutlak: Sonsuz cömertlik.
    İnsicam: Pürüzsüz düzgünlük.
    Tezyin: Süsleme, bezemek.

    Hem mizansızlığı ve kabalığı iktiza eden icad-ı eşyadaki sür'at-i mutlaka dahi kemal-i mevzuniyet içinde görünüyor. İşte zemin yüzünü süslendiren bütün meyvelere bak.
    Sür'at-i mutlaka: Son derece çobukluk, sınırsız hız.
    Kemal-i mevzuniyet: Tam ölçülülük, mükemmel ölçülülük.

    Hem ehemmiyetsizliği, belki çirkinliği iktiza eden kesret-i mutlaka dahi, kemal-i hüsn-ü san'at içinde görünüyor. İşte yeryüzünü yaldızlayan bütün çiçeklere bak!
    Kesret-i mutlaka: Mutlak çokluk, sınırsız bolluk, son derece çokluk ve bolluk.
    Kemal-i hüsn-ü san'at: Mükemmel sanat güzelliği.

    Hem san'atsızlığı, basitliği iktiza eden icad-ı eşyadaki sühulet-i mutlaka dahi, nihayetsiz derecede san'atkârlık ve meharet ve ihtimamkârlık içinde görünüyor. İşte yeryüzündeki ağaç ve nebatat cihazatının sandukçaları ve proğramları ve tarihçe-i hayatlarının kutucukları hükmünde olan bütün tohumlara, çekirdeklere dikkatle bak.
    İcad-ı eşya: Eşyanın icadı, varlıkların yaratılması.
    Sühulet-i mutlaka: Sonsuz kolaylık, sınırsız kolaylık.
    İhtimamkârlık: Özen gösterir olma, özen gösteren olma.
    Nebatat: Bitkiler.

    Hem ihtilaf ve ayrılığı iktiza eden uzaklık ve bu'd-u mutlak dahi bir ittifak-ı mutlak içinde görünüyor. İşte bütün aktar-ı zeminde zer'edilen her nevi hububata bak.
    İhtilaf: Anlaşmazlık, uyuşmazlık, farklılık, ayrılık.
    Bu'd-u mutlak: Son derece uzaklık.
    İttifak-ı mutlak: Mutlak ittifak, tam ve mükemmel birlik.
    Aktar-ı zemin: Zeminin (yerin) her tarafı.
    Zer'edilen: Ekilen.
    Hububat: Habbeler, tohumlar, taneler.

    Hem karışmayı ve bulaşmayı iktiza eden kemal-i ihtilat, bilakis kemal-i imtiyaz ve tefrik içinde görünüyor. İşte bütün yer altına karışık atılan ve madde itibariyle birbirine benzeyen tohumların sünbül vaktinde kemal-i imtiyazları ve ağaçlara giren muhtelif maddelerin yaprak, çiçek ve meyvelere kemal-i imtiyaz ile tefrikleri ve mideye giren karışık gıdaların muhtelif a'zâ ve hüceyrata göre kemal-i imtiyazla ayrılmalarına bak, kemal-i hikmet içinde kemal-i kudreti gör.
    İktiza: Gerekme, lazım gelme.
    Kemal-i ihtilat: Tam karışıklık, son derece karışıklık.
    Kemal-i imtiyaz: Tam ayrılma, mükemmel ve hatasız şekilde ayrılma.
    Tefrik: Ayırmak, seçmek, ayırt etmek.
    Hüceyrat: Hücreler.
    Kemal-i kudret: Mükemmel ve kusursuz güç ve kuvvet.

    Hem ehemmiyetsizliği, kıymetsizliği iktiza eden gayet derecede mebzuliyet ve nihayet derecede ucuzluk dahi, yeryüzünde masnuatça, san'atça nihayet derecede kıymetdar ve pahalı bir keyfiyette görünüyor. İşte o hadsiz acaib-i san'at içinde yeryüzünün Rahmanî sofrasında yalnız kudretin şekerlemeleri olan dutların nevilerine bak! Kemal-i rahmeti, kemal-i san'at içinde gör.
    Mebzuliyet: Bolluk, ucuzluk.
    Masnuat: Sanatlı eserler, sanatlı yaratılmış varlıklar.
    Keyfiyet: Özellik, nitelik, kıymet.
    Acaib-i san'at: Sanat hârikası, sanatça hayret veren, hayret verici sanat.
    Rahmanî: Rahmana ait, sayısız nimetlerin sahibi ve vericisine ait.
    Kudret: Güç.
    Kemal-i rahmet: Rahmetin mükemmelliği, acımanın son derecesi.
    Kemal-i san'at: Mükemmel sanat.

    İşte bütün rûy-i zeminde gayet kıymetdarlık ile beraber hadsiz ucuzluk; ve hadsiz ucuzluk içinde hadsiz ihtilat ve karışıklık ile beraber hadsiz imtiyaz ve tefrik; ve hadsiz imtiyaz ve tefrik içinde gayet uzaklık ile beraber son derecede muvafakat ve benzeyiş; ve son derece benzemek içinde gayet derecede sühulet ve kolaylık ile beraber gayet derecede ihtimamkârane yapılış; ve gayet derecede güzel yapılış içerisinde sür'at-i mutlaka ve çabuklukla beraber gayet derecede mevzun ve mizanlı ve israfsızlık; ve gayet derecede israfsızlık içinde son derece çokluk ve kesret ile beraber son derecede hüsn-ü san'at; ve son derece hüsn-ü san'at içinde nihayet derecede sehavet ile beraber intizam-ı mutlak.. elbette gündüz ışığı, ışık güneşi gösterdiği gibi; bir Kadîr-i Zülcelal'in, bir Hakîm-i Zülkemal'in, bir Rahîm-i Zülcemal'in vücub-u vücuduna ve kemal-i kudretine ve cemal-i rububiyetine ve vahdaniyetine ve ehadiyetine şehadet ederler, ﻟَﻪُ ﺍﻟْﺎَﺳْﻤَٓﺎﺀُ ﺍﻟْﺤُﺴْﻨَﻰ En güzel isimler Onundur. (Haşir Suresi: 24.) sırrını gösterirler.
    Rûy-i zemin: Yeryüzü.
    İhtilat: Karışmak, karışıp görüşmek.
    Tefrik: Ayırmak, seçmek, ayırt etmek.
    Muvafakat: Uygunluk.
    İhtimamkârane: Özenircesine, özen gösterir şekilde.
    Sür'at-i mutlaka: Son derece çobukluk, sınırsız hız.
    Mevzun: Ölçülü.
    Kesret: Çokluk, bolluk.
    Sehavet: Cömertlik, el açıklığı.
    İntizam-ı mutlak: Tam ve sınırsız düzgünlük.
    Kadîr-i Zülcelal: Sonsuz büyüklük ve yücelik sahibi ve her şeye kudreti (gücü) yeten Allah (cc).
    Hakîm-i Zülkemal: Kusursuz üstün sıfatların sahibi olan ve herşeyi gayelerle ve faydalarla düzenleyen Allah (cc).
    Rahîm-i Zülcemal: Sonsuz güzellikler sahibi çok acıyıcı ve şefkatli olan Allah (cc).
    Kemal-i kudret: Kudretin (gücün) mükemmeliği.
    Ehadiyet: Teklik, birlik, Allah'ın (cc) isimlerinin çoğunun tek bir şeyde görünmesi.

    Şimdi ey bîçare cahil, gafil, muannid, muattıl! Bu hakikat-ı uzmayı ne ile tefsir edebilirsin? Bu nihayet derecede mu'cize ve hârika keyfiyeti ne ile izah edebilirsin? Bu hadsiz derecede acib şu san'atları neye isnad edebilirsin? Bu yeryüzü derecesinde geniş bu pencereye hangi perde-i gafleti atıp kapatabilirsin? Senin tesadüfün nerede, tabiat dediğin ve güvendiğin şuursuz yoldaşın ve dalalette istinadgâhın ve arkadaşın nerede? Bu işlere tesadüfün karışması yüz derece muhal değil mi? Ve şu hârika işlerin binden birinin tabiata havalesi, bin derece muhal olmuyor mu? Yoksa camid, âciz tabiatın; herbir şeyin içinde o şeyden yapılan eşya adedince manevî makine ve matbaaları mı var?..
    Bîçare: Çaresiz.
    Muannid: İnatçı, direnen.
    Hakikat-ı uzma: Büyük hakikat, büyük gerçek.
    İsnad: Dayandırılma, mal etme.
    Perde-i gaflet: Allah'a (cc) , emir ve yasaklarına karşı ilgisiz kalma perdesi.
    Dalalet: Sapıtma, doğru yoldan ayrılma, iman ve islâm yolundan sapmak.
    İstinadgâh: Dayanak, dayanma yeri.
    Muhal: İmkansız.
    Camid: Cansız. *Donuk.

  2. #2
    Ehil Üye fanidünya... - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2013
    Yaş
    43
    Mesajlar
    4.292

    Standart Onsekizinci Pencere

    ﺍَﻭَﻟَﻢْ ﻳَﻨْﻈُﺮُﻭﺍ ﻓِﻰ ﻣَﻠَﻜُﻮﺕِ ﺍﻟﺴَّﻤَﻮَﺍﺕِ ﻭَ ﺍﻟْﺎَﺭْﺽِ Onlar, göklerin ve yerin ifade ettiği manalara bakmazlar mı? (A’raf Suresi: 185.)

    Yirmiikinci Söz'de izah edilen şu temsile bak ki: Nasıl mükemmel, muntazam, san'atlı, saray gibi bir eser, bilbedahe muntazam bir fiile delalet eder. Yani bir bina, bir dülgerliğe delalet eder. Ve mükemmel, muntazam bir fiil, bizzarure mükemmel bir fâile ve mahir bir ustaya, bir dülgere delalet eder. Ve mükemmel usta ve dülger ünvanları, bilbedahe mükemmel bir sıfata, yani san'at melekesine delalet eder. Ve mükemmel sıfat ve o mükemmel meleke-i san'at, bilbedahe mükemmel bir istidadın vücuduna delalet eder. Ve mükemmel bir istidad ise, âlî bir ruh ve yüksek bir zâtın vücuduna delalet eder.
    Bilbedahe: Apaçık, açık olarak, besbelli.
    Delalet: Delil olma, yol gösterme.
    Bizzarure: Zorunlu olarak, ister istemez.
    Fâil: İş yapan.
    Dülger: Marangoz, bina ustası.
    Meleke: Tecrübelerin veya tekrarlamaların sonucu kazanılan bilgi ve beceri alışkanlığı.
    Meleke-i san'at: Sanat melekesi, sanat alışkanlığı.
    İstidad: Kabiliyet, yetenek.
    Âlî: Büyük, yüksek, yüce, üstün, şerefli.


    Öyle de: Zeminin yüzünü, belki kâinatı dolduran müteceddid eserler, bilbedahe gayet derece-i kemalde bulunan ef'ali gösteriyor. Ve şu nihayet derecedeki intizam ve hikmet dairesindeki ef'al, bilbedahe ünvanları ve isimleri mükemmel olan bir fâili gösteriyor. Çünki muntazam, hakîmane fiiller, fâilsiz olmadığı kat'iyyen malûm. Ve son derece mükemmel ünvanlar, o fâilin son derece kemaldeki sıfatlarına delalet eder. Çünki fenn-i Sarfça nasıl ism-i fâil masdardan yapılır. Öyle de, ünvanların ve isimlerin dahi masdarları ve menşe'leri, sıfatlardır. Ve son derece-i kemalde sıfatlar, şübhesiz son derece mükemmel olan şuunat-ı zâtiyeye delalet eder. Ve kabiliyet-i zâtiye (tabir edemediğimiz) o mükemmel şuun-u zâtiye, bihakkalyakîn hadsiz derece-i kemalde olan bir zâta delalet eder.
    Müteceddid: Yenilenen, tazelenen.
    Derece-i kemal: Mükemmellik ve kusursuzluk derecesi.
    Ef'al: Fiiller, işler.
    Hikmet: Gözetilen fayda ve gaye.
    Hakîmane: Hikmetli olarak.
    Fenn-i Sarf: Dilbilgisi, kelimelerin yapısını inceleyen ilim.
    İsm-i fâil: İşi yapanı gösteren isim (özne).
    Menşe': Kaynak.
    Şuunat-ı zâtiye: Zâta ait şuunat, kendine ait kabiliyetler, kendindeki yetenekler.
    Kabiliyet-i zâtiye: Zata ait kabiliyet, kendi ile ilgili yetenek.
    Bihakkalyakîn: Hakkalyakîn ile, hiçbir şüpheye yer vermez kesinlikte, yaşayıp deneyerek anlamak derecesinde bir kesinlikle.


    İşte bütün âlemdeki âsâr-ı san'at ve bütün mahlukat, herbiri birer eser-i mükemmel olduğundan, herbiri bir fiile ve fiil ise isme, isim ise vasfa ve vasıf ise şe'ne ve şe'n ise zâta şehadet ettikleri için; masnuat adedince bir tek Sâni'-i Zülcelal'in vücub-u vücuduna şehadet ve ehadiyetine işaret ettikleri gibi; heyet-i mecmuasıyla, silsile-i mahlukat kadar kuvvetli bir tarzda bir mi'rac-ı marifettir. Hiçbir cihette içine şübhe girmeyen müteselsil bir bürhan-ı hakikattır.
    Âsâr-ı san'at: Sanat eserleri.
    Eser-i mükemmel: Mükemmel eser.
    Şe'n: İş. *Hal, tavır. *Hadise, olay.
    Masnuat: Sanatlı eserler, sanatlı yaratılmış varlıklar.
    Sâni'-i Zülcelal: Sonsuz büyüklük ve yücelik sahibi sanatkar yaratıcı.
    Vücub-u vücud: Vücudun vücubu, varlığının zorunlu olması, olmaması imkansız olan varlık.
    Ehadiyet: Teklik, birlik. Allah'ın (cc) isimlerinin çoğunun tek bir şeyde görünmesi.
    Heyet-i mecmua: Bütünündeki durum, toplamının durumu.
    Silsile-i mahlukat: Yaratılmış varlıklar zinciri.
    Mi'rac-ı marifet: Allah'ı (cc) tanımaya yükselten merdiven.
    Müteselsil: Zincirleme, birbirine bağlı.
    Bürhan-ı hakikat: Gerçeğin delili, gerçeği gösteren delil.


    Şimdi ey bîçare münkir-i gafil! Silsile-i kâinat kadar kuvvetli şu bürhanı ne ile kırabilirsin? Şu masnuat adedince hakikatın şuaını gösteren hadsiz delikli ve kafesli şu pencereyi ne ile kapatabilirsin? Hangi perde-i gafleti üstüne çekebilirsin?
    Bîçare: Çaresiz.
    Münkir-i gafil: Allah'ı (cc) unutmuş olan inkarcı.
    Şua: Işık kaynağından uzanan ışık telleri, ışık demeti.
    Perde-i gaflet: Gaflet perdesi, Allah'a (cc), emir ve yasaklarına karşı ilgisiz kalma perdesi.

    Sözler


+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Pencere...
    By m_safiturk in forum Şiirler
    Cevaplar: 7
    Son Mesaj: 19.05.21, 16:04
  2. Otuzüçüncü Söz / 8. Pencere
    By fanidünya... in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 14.06.20, 14:58
  3. 33.Söz / 9.Pencere
    By fanidünya... in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 13.05.20, 09:27
  4. Farklı Bir Pencere....
    By gamze-i_dilruzum in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 28.04.13, 21:54
  5. 33.Söz 25.Pencere
    By sultanhani in forum Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri
    Cevaplar: 14
    Son Mesaj: 06.11.07, 10:56

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0