İ'lem Eyyühel-Aziz!
Keramet ile istidrac manen birbirine mübayindir. Zira keramet, mu'cize gibi Allah'ın fiilidir. Ve o keramet sahibi de kerametin Allah'tan olduğunu bilir ve Allah'ın kendisine hâmi ve rakib olduğunu da bilir. Tevekkül ü yakîni de fazlalaşır. Lâkin bazan Allah'ın izniyle kerametlerine şuuru olur, bazan olmaz. Evlâ ve eslemi de bu kısımdır.
İstidrac ise, gaflet içinde iken eşya-yı gaybiyenin inkişafından ve garib fiilleri izhar etmekten ibarettir. Fakat bu istidrac sahibi, nefsine istinad ve iktidarına isnad etmekle enaniyeti, gururu öyle fazlalaşır ki ﺍِﻧَّﻤَٓﺎ ﺍُﻭﺗِﻴﺘُﻪُ ﻋَﻠَﻰ ﻋِﻠْﻢٍ "Bu servet, bilgim sayesinde bana verilmiştir." Kasas Süresi, 28:78.) okumaya başlar. Lâkin o inkişaf, tasfiye-i nefs ve tenevvür-ü kalb neticesi olduğu takdirde, ehl-i istidrac ile ehl-i keramet arasında tabaka-i ûlâda fark yoktur. Tam manasıyla fenaya mazhar olanlar ise, onlara da Allah'ın izniyle eşya-yı gaybiye inkişaf eder. Ve onlar da, o eşyayı fena fillah olan havâslarıyla görürler. Bunun istidracdan farkı pek zahirdir. Zira zahire çıkan bâtınlarının nuraniyeti, müraîlerin zulümatıyla iltibas olmaz.
Said Nursi
Keramet: Veli (ermiş) insanlarda görünen Allah (cc) vergisi olağanüstü ve harika durumlar, olaylar ve hareketler.
İstidrac: Dinden uzak insanlarda görünen harikulade işler ve başarılar.
Mübayin: Farklı, zıt, ters, aksi muhalif.
Hâmi: Koruyucu, koruyan.
Tevekkül ü yakîni: Allah'a (cc) güveni ve iman şüphesizliği ve kesinliği.
Lâkin: Ancak, fakat, amma.
Evlâ: Daha iyi, çok iyi.
Eslem: En selametli, en sağlam ve güvenli.
Gaflet: Düşüncesizlik, ve ihmal sebebiyle, içinde bulunduğu gerçeklerden habersiz olma.
Eşya-yı gaybiye: Görünmeyen şeyler.
İzhar: Açığa vurma, meydana çıkarma, gösterme.
İstinad: Dayanma.
İktidar: Güç, kuvvet.
İsnad: Dayandırılma, mal etme.
Enaniyet: Benlik, kendine güvenmek ve kendine dayanmak. Kişinin üzerinde görünen iyi ve güzel sıfatları kendinden bilmesi.
İnkişaf: Açılma, meydana çıkma, gelişme, ilerleme.
Tasfiye-i nefs: Nefsin saflaştırılması, nefsin temizlenmesi, nefsin kütülüklerden arındırılması.
Tenevvür-ü kalb: Kalbin nurlanması.
Ehl-i istidrac: İsticrac sahipleri. Gaflette (islâm dinine ve iman gereklerine ilgisiz) oldukları halde olağanüstü alışılmadık işler ve durumlar gösterenler, olağanüstü haller gösteren gafil veya inkarcı kimseler.
Ehl-i keramet: Keramet sahipleri, kendilerinde harikulade olağanüstü durumlar görünen Allah (cc) dostu ermiş kişiler.
Tabaka-i ûlâ: Birinci tabaka, ilk tabaka.
Eşya-yı gaybiye: Görünmeyen şeyler.
Fena fillah: Dünyadan ve kendinden geçerek tam olarak Allah'a (cc) yönelip, O'nun tecellisi içinde kendini kaybetmek.
Zahir: Açık, görünür, görünen, belli. *Dış yüz, görünüş.
Müraî: İki yüzlü, dalkavuk, riyakar.