Fıkıh Köşesi » Hadis / Süleyman Kösmene

Mustafa Bey: “Câmiü’s-Sağîr’in 1. Cildinin 428 No’lu hadiste ümmetin başına geleceğinden haber verilen kızıl rüzgâr, yere batma ve suret değiştirme belâlarının mahiyetleri nelerdir?”

ON BEŞ CÜRÜM


Peygamber Efendimiz (asm) ahir zamanda insanlık olarak başımıza belâ çeken öyle hatalarımızdan ve dalâlet hallerimizden bahsediyor ve uyarıyor ki, her biri ayrı bir belâ ve musîbet hükmündedir.

Bahsettiğiniz hadiste Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur:

“Ümmetim şu on beş şeyi işlediğinde başına belâlar gelir:

1- Devlet malının ganimet bilinmesi ve haksız olarak yenmesi,

2- Emanetin ehline verilmeyip na-ehil ellere verilmesi ve emanetin istismar edilmesi,

3- Zekâtın angarya kabul edilmesi, israfın artması.

4- Kişinin haksız emirlere hilâfsız itaat etmesi,

5- Annesine isyan etmesi.

6- Arkadaşını kayırması,

7- Babasına cefâ ve eziyet etmesi,

8- Camilerde gürültülerin ve boş sözlerin yükselmesi,

9- Halkın en aşağılık kimselerinin söz sahibi olması,

10- Kişiye şerrinden korkulduğu için iyilik edilmesi,

11- İçkilerin serbestçe içilmesi,

12- İpek elbiselerin giyilmesi,

13- Şarkıcı kızların çoğalması,

14- Çalgı âletlerinin yaygınlaşması,

15- Bu ümmetin sonunun evveline lânet okuması.

İşte o zaman kızıl rüzgâr, yere batma veya suret değiştirme belâlarını beklesinler.”1


GAYRETULLAHA İLİŞEN HATALARDAN ALLAH’A SIĞINMALI

Bu hadiste, Allah’ın gazabına ve gayretullah’a sebep olacak dehşetli hatalardan haber veren Allah Resulü (asm), bu hata ve haramların çoğunun yaygınlaşmasının başlı başına bir belâ olduğunu, Allah’ın Celâl tecellisinin böyle hatalardan sonra can yakıcı biçimde vaki olabileceğini, bundan sakınılması gerektiğini bildiriyor ve ümmeti uyarıyor.

Hadisimiz kısmen müteşabihtir. Uyarıları aynen şeklen hakikati ifade ettiği gibi, mecazi ifadeler de olabilir. Bahsedilen kızıl rüzgâr, yere batma ve suret değiştirme belâlarını hakikî manalarında anlayabileceğimiz gibi, birer teşbih ifadesi veya mecaz olarak zikredildiğini söylemek de mümkündür.

Elbette takdir ve hüküm Allah’ındır.

Burada geçen “kızıl rüzgâr”dan; kavurucu ve yakıcı rüzgârlar, sıcak atmosfer, volkanlar, yanardağlar, yangınlar, ateş ve hararet afetleri, şimşekler, yaygınlaşan ve saldırganlaşan şuursuzluk, övünülen ve çoğunluğu saran cahillik anlaşılabilir.

Yere batma” belâsından, çoğalan depremler ve yer sarsıntıları, manevî olarak alçalma, çökme ve batmalar, Allah’ın, meleklerin ve mü’minlerin lanetine uğrama belaları anlaşılabilir.

Nitekim bir deprem münasebetiyle Bediüzzaman diyor ki: “Fitne-i âhirzamanın müddeti uzundur; biz bir faslındayız…. Bu geçen zelzele, kıyametin zelzele-i kübrasından haber verir gibi sarstı, fakat akılları başlarına gelmedi.”2

Suret değiştirme” belâsından, ceset itibariyle dünyada veya kabirde çirkinleşme, çaresiz hastalıklara ve musîbetlere uğrama, maddî-manevî problemler altında bunalma, psikolojik gerginlikler ve depresyonlar geçirme, umduklarına ulaşmama, korktuklarının eliyle perişan olma, amelinden hayır ve fayda görmeme gibi musîbet ve belâları anlamak mümkündür.


RAHMET NAZARINI CELBEDECEK AMELLERE İHTİYACIMIZ VAR

Şüphesiz af da, gazap da Cenâb-ı Allah’a aittir.

İsyan ve itaat ise kula aittir.

Cenâb-ı Hak her zaman isyan içinde olan kullarını gerek peygamberleri eliyle, gerekse muhtelif musîbetler diliyle uyarmıştır. Bu İlâhî uyarıları doğru algılayarak hatalarından dönen ve tövbe ve istiğfar edenlerse her zaman kurtulmuşlardır.

Kendini ıslah eden toplumlara Cenâb-ı Hak her zaman rahmet nazarıyla bakmıştır.

Cenâb-ı Hak üzerimizden, toplumumuzdan, İslâm âleminden ve insanlıktan rahmet nazarını eksik etmesin. Âmin.


Dipnotlar:
1- Câmiü’s-Sağîr, 1/428; Tirmizî, Fiten, 31.
2- Lem’alar, s. 66.