Sivrisinek bir insanı ısırdığı anda, insan vücudundaki savunma sistemi devreye girer ve o bölgede kanı durdurmak için gerekli bir enzim salgılanmaya başlar. Bu enzim aynı zamanda kanın pıhtılaşmasını sağlar. Kanda pıhtılaşma başlarsa bu durum sivrisineğin kan emişini imkansız hale getirecektir. Ama sivrisinek bu konuda önlemini almıştır.


Küçücük bir canlı olmasına rağmen insan vücudundaki sistemleri biliyormuş gibi hareket eder ve bıçaklardan birinden yaranın içine bir sıvı enjekte eder. Bu sıvı dokuları uyuşturur ve kanın pıhtılaşmasını engeller. Sivrisineğin ısırdığı bölgenin daha sonra kaşıntı yapması ve şişmesinin nedeni bu sıvıdır. Bütün bu anlatılanlar saniyelerle ifade edilebilecek bir zaman diliminde olup biterken, insan kendisini bir sivrisineğin soktuğunun farkına bile varmaz. Peki, kanın pıhtılaşma gibi bir özelliği olduğunu sivrisinek nereden bilmektedir? Ameliyat öncesinde lokal anestezi yapmak insanın tıp bilimi yardımıyla geliştirdiği bir tekniktir. Peki, sivrisinek bu ilme nasıl sahip olmuştur? Bu sıvıların laboratuvar şartlarında bile sentezlenmesi son derece güçken, sivrisinek bu sıvıya doğuştan nasıl sahip olmuştur?


Kuşkusuz sivrisineğin insan vücudundaki kanın kimyasal bileşimi hakkında bilgi sahibi olması ve sonra da bu bilgiyi değerlendirerek kendi bedeninde çözümler geliştirmesi söz konusu dahi olamaz. Açıktır ki, sivrisinekteki salgı ve bu salgıyı canlıların damarlarına enjekte edebilmesini sağlayan sistem, hem insanın hem de sivrisineğin anatomisini en ince ayrıntısına kadar bilen ve bunlara hakim olan tek bir Yaratıcının yaratmasıyla var olmuştur.


Kuran’da, Rabbimiz’in “alemlerin Rabbi” olduğu bildirilir. “Alem” çoğul bir kelimedir ve “farklı dünyalar, farklı boyutlar ya da farklı düzen ve sistemler” gibi anlamlara gelir. “Rab” kelimesi ise, “eğiten, yetiştiren, düzenleyen, hüküm koyan, sahip” olan gibi anlamlar taşır. Sivrisineğin insan bedeninde gerçekleştirdiği inanılması zor “operasyon” da, kendi içinde küçük bir alemdir. Bizim ayrıntılarının farkında olmadığımız, bilim yoluyla yeni yeni keşfettiğimiz bu alemdeki üstün “dizayn”ın sahibi, yani bu alemin “Rabbi” Allah’tır. Bu küçücük hayvana bile kolaylıkla mağlup olan insana düşen görev ise, Allah’ın farklı alemlerde yarattığı delilleri görmeye çalışmak, Rabbimiz’in kudretini hakkıyla takdir etmektir. Allah bir ayette şöyle buyurmaktadır:
Şüphesiz Allah, bir sivrisineği de, ondan üstün olanı da, (herhangi bir şeyi) örnek vermekten çekinmez. Böylece iman edenler, kuşkusuz bunun Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler; inkar edenler ise, “Allah, bu örnekle neyi amaçlamış?” derler. (Oysa Allah,) Bununla birçoğunu saptırır, birçoğunu da hidayete erdirir. Ancak O, fasıklardan başkasını saptırmaz. (Bakara Suresi, 26)