+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 7 ve 7

Konu: Şeytanların halkı ve icadı ne içindir?

  1. #1
    Ehil Üye fanidünya... - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2013
    Yaş
    43
    Mesajlar
    4.292

    Standart Şeytanların halkı ve icadı ne içindir?

    Mektubat / Onikinci Mektub'dan

    Şeytanların halkı ve icadı ne içindir? Cenab-ı Hak, şeytanı ve şerleri halketmiş, hikmeti nedir? Şerrin halkı şerdir, kabihin halkı kabihtir?

    Elcevab:
    Hâşâ!.. Halk-ı şer, şer değil, belki kesb-i şer şerdir. Çünki halk ve icad, bütün netaice bakar; kesb, hususî bir mübaşeret olduğu için, hususî netaice bakar. Meselâ: Yağmurun gelmesinin binlerle neticeleri var, bütünü de güzeldir. Sû'-i ihtiyarıyla bazıları yağmurdan zarar görse, "Yağmurun icadı rahmet değildir" diyemez; "Yağmurun halkı şerdir" diye hükmedemez. Belki sû'-i ihtiyarıyla ve kesbiyle onun hakkında şer oldu. Hem ateşin halkında çok faideler var; bütünü de hayırdır. Fakat bazılar sû'-i kesbiyle, sû'-i istimaliyle ateşten zarar görse, "Ateşin halkı şerdir" diyemez. Çünki ateş yalnız onu yakmak için yaratılmamış; belki o, kendi sû'-i ihtiyarıyla, yemeğini pişiren ateşe elini soktu ve o hizmetkârını kendine düşman etti.

    Elhasıl:
    Hayr-ı kesîr için, şerr-i kalil kabul edilir. Eğer şerr-i kalil olmamak için, hayr-ı kesîri intac eden bir şer terkedilse; o vakit şerr-i kesîr irtikâb edilmiş olur. Meselâ: Cihada asker sevketmekte elbette bazı cüz'î ve maddî ve bedenî zarar ve şer olur. Fakat o cihadda hayr-ı kesîr var ki, İslâm küffarın istilasından kurtulur. Eğer o şerr-i kalil için cihad terkedilse, o vakit hayr-ı kesîr gittikten sonra şerr-i kesîr gelir. O ayn-ı zulümdür. Hem meselâ: Gangren olmuş ve kesilmesi lâzım gelen bir parmağın kesilmesi hayırdır, iyidir; halbuki zahiren bir şerdir. Parmak kesilmezse, el kesilir; şerr-i kesîr olur.

    İşte kâinattaki şerlerin, zararların, beliyyelerin ve şeytanların ve muzırların halk ve icadları, şer ve çirkin değildir; çünki çok netaic-i mühimme için halkolunmuşlardır. Meselâ: Melaikelere şeytanlar musallat olmadıkları için, terakkiyatları yoktur; makamları sabittir, tebeddül etmez. Keza hayvanatın dahi, şeytanlar musallat olmadıkları için, mertebeleri sabittir, nâkıstır. Âlem-i insaniyette ise meratib-i terakkiyat ve tedenniyat nihayetsizdir. Nemrudlardan, firavunlardan tut, tâ sıddıkîn-i evliya ve enbiyaya kadar gayet uzun bir mesafe-i terakki var.

    İşte kömür gibi olan ervah-ı safileyi, elmas gibi olan ervah-ı âliyeden temyiz ve tefrik için, şeytanların hilkatiyle ve sırr-ı teklif ve ba's-i enbiya ile, bir meydan-ı imtihan ve tecrübe ve cihad ve müsabaka açılmış. Eğer mücahede ve müsabaka olmasaydı, maden-i insaniyetteki elmas ve kömür hükmünde olan istidadlar, beraber kalacaktı. A'lâ-yı illiyyîndeki Ebu Bekr-i Sıddık'ın ruhu, esfel-i safilîndeki Ebu Cehl'in ruhuyla bir seviyede kalacaktı. Demek şeyatîn ve şerlerin yaratılması, büyük ve küllî neticeye baktığı için icadları şer değil, çirkin değil; belki sû'-i istimalâttan ve kesb denilen mübaşeret-i hususiyeden gelen şerler, çirkinlikler, kesb-i insana aittir; icad-ı İlahîye ait değildir.

    Said Nursi


  2. #2
    Ehil Üye fanidünya... - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2013
    Yaş
    43
    Mesajlar
    4.292

    Standart

    Alıntı fanidünya... Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

    Mektubat / Onikinci Mektub'dan

    Şeytanların halkı ve icadı ne içindir? Cenab-ı Hak, şeytanı ve şerleri halketmiş, hikmeti nedir? Şerrin halkı şerdir, kabihin halkı kabihtir?

    Elcevab:
    Hâşâ!.. Halk-ı şer, şer değil, belki kesb-i şer şerdir. Çünki halk ve icad, bütün netaice bakar; kesb, hususî bir mübaşeret olduğu için, hususî netaice bakar. Meselâ: Yağmurun gelmesinin binlerle neticeleri var, bütünü de güzeldir. Sû'-i ihtiyarıyla bazıları yağmurdan zarar görse, "Yağmurun icadı rahmet değildir" diyemez; "Yağmurun halkı şerdir" diye hükmedemez. Belki sû'-i ihtiyarıyla ve kesbiyle onun hakkında şer oldu. Hem ateşin halkında çok faideler var; bütünü de hayırdır. Fakat bazılar sû'-i kesbiyle, sû'-i istimaliyle ateşten zarar görse, "Ateşin halkı şerdir" diyemez. Çünki ateş yalnız onu yakmak için yaratılmamış; belki o, kendi sû'-i ihtiyarıyla, yemeğini pişiren ateşe elini soktu ve o hizmetkârını kendine düşman etti.

    Elhasıl:
    Hayr-ı kesîr için, şerr-i kalil kabul edilir. Eğer şerr-i kalil olmamak için, hayr-ı kesîri intac eden bir şer terkedilse; o vakit şerr-i kesîr irtikâb edilmiş olur. Meselâ: Cihada asker sevketmekte elbette bazı cüz'î ve maddî ve bedenî zarar ve şer olur. Fakat o cihadda hayr-ı kesîr var ki, İslâm küffarın istilasından kurtulur. Eğer o şerr-i kalil için cihad terkedilse, o vakit hayr-ı kesîr gittikten sonra şerr-i kesîr gelir. O ayn-ı zulümdür. Hem meselâ: Gangren olmuş ve kesilmesi lâzım gelen bir parmağın kesilmesi hayırdır, iyidir; halbuki zahiren bir şerdir. Parmak kesilmezse, el kesilir; şerr-i kesîr olur.

    İşte kâinattaki şerlerin, zararların, beliyyelerin ve şeytanların ve muzırların halk ve icadları, şer ve çirkin değildir; çünki çok netaic-i mühimme için halkolunmuşlardır. Meselâ: Melaikelere şeytanlar musallat olmadıkları için, terakkiyatları yoktur; makamları sabittir, tebeddül etmez. Keza hayvanatın dahi, şeytanlar musallat olmadıkları için, mertebeleri sabittir, nâkıstır. Âlem-i insaniyette ise meratib-i terakkiyat ve tedenniyat nihayetsizdir. Nemrudlardan, firavunlardan tut, tâ sıddıkîn-i evliya ve enbiyaya kadar gayet uzun bir mesafe-i terakki var.

    İşte kömür gibi olan ervah-ı safileyi, elmas gibi olan ervah-ı âliyeden temyiz ve tefrik için, şeytanların hilkatiyle ve sırr-ı teklif ve ba's-i enbiya ile, bir meydan-ı imtihan ve tecrübe ve cihad ve müsabaka açılmış. Eğer mücahede ve müsabaka olmasaydı, maden-i insaniyetteki elmas ve kömür hükmünde olan istidadlar, beraber kalacaktı. A'lâ-yı illiyyîndeki Ebu Bekr-i Sıddık'ın ruhu, esfel-i safilîndeki Ebu Cehl'in ruhuyla bir seviyede kalacaktı. Demek şeyatîn ve şerlerin yaratılması, büyük ve küllî neticeye baktığı için icadları şer değil, çirkin değil; belki sû'-i istimalâttan ve kesb denilen mübaşeret-i hususiyeden gelen şerler, çirkinlikler, kesb-i insana aittir; icad-ı İlahîye ait değildir.

    Said Nursi

    Kabih: Çirkin, kötü.
    Hâşâ: Asla, öyle değil, kesinlikle.
    Halk-ı şer: Şerrin halk edilmesi, kötülük ve fenanın yaratılması.
    Belki: Umulur, olabilir. *Hattâ. *Kat’iyyetle. Şüphesiz.
    Kesb-i şer: Kötülüğü kazanmak, kötülüğü elde etmek için yönelmek.
    Netaic: Neticeler, sonuçlar.
    Kesb: Kazanma, edinme, işi gerçekleştirmek için yönelme.
    Hususî: Özel.
    Mübaşeret: Dokunma, temas etme. *Girişme, girişim, başlama.
    Sû'-i ihtiyar: Kötü seçim, yanlış seçim, iradeyi kötüye kullanmak.
    Faide: Fayda, yarar.
    Sû'-i istimal: Kötüye kullanma, yanlış yerde kullanma.
    Hizmetkâr: Hizmetçi.
    Elhasıl: Kısacası, özetle, sözün kısası ve özü.
    Hayr-ı kesîr: Çok hayır, çok iyilik.
    Şerr-i kalil: Az kötülük.
    İntac: Netice verme, doğurma, meydana getirme.
    Şerr-i kesîr: Çok kötülük, kesîr şer.
    İrtikâb: İşlemek, yapmak, çirkin ve kötü iş işlemek.
    Ayn-ı zulüm: Zulmün ta kendisi, haksızlığın kendisi.
    Zahiren: Görünüş olarak.
    Beliyye: Bela, afet, musibet, sıkıntı.
    Netaic-i mühime: Mühim neticeler, önemli sonuçlar.
    Melaike: Melekler.
    Terakkiyat: İlerlemeler, yükselmeler.
    Tebeddül: Başkalaşmak, değişmek.
    Hayvanat: Hayvanlar.
    Âlem-i insaniyet: İnsanlık alemi, insanlık dünyası.
    Meratib-i terakkiyat: Terakkiyat mertebeleri.
    Tedenniyat: Tedenniler, alçalmalar, gerilemeler.
    Nihayetsiz: Sonsuz.
    Mesafe-i terakki: Yükselme mesafesi.
    Ervah-ı safile: Aşağılık ruhlar, kötü ve alçak ruhlar.
    Ervah-ı âliye: Yüksek ruhlar.
    Temyiz: Ayırmak, ayırt etmek, seçmek.
    Hilkat: Yaratılış.
    Sırr-ı teklif: Teklif sırrı, insanın sorumlu tutulmasındaki gizli gerçek.
    Ba's-i enbiya: Peygamberlerin gönderilmesi.
    Meydan-ı imtihan: İmtihan meydanı.
    Mücahede: Din için çalışma ve uğraşma. *Çaba gösterme.
    Maden-i insaniyet: İnsanlık madeni, insanlığın kaynağı.
    İstidat: Kabiliyet, yetenek.
    Şeyatîn: Şeytanlar.
    Belki: Umulur, olabilir. *Hattâ. *Kat’iyyetle. Şüphesiz.
    Sû'-i istimalât: Kötüye kullanmalar, kötü kullanmalar, yanlış yerde kullanmalar.
    Mübaşeret-i hususiye: Özel bir girişim ve temas.
    Kesb-i insan: İnsan kesbi, insanın bir işi gerçekleştirmek için ona meyletmesi.

  3. #3
    Ehil Üye fanidünya... - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2013
    Yaş
    43
    Mesajlar
    4.292

    Standart

    İnsan, fıtratındaki zulüm damarıyla, şeytanın telkiniyle, bir zâtın yüz hasenatını bir tek seyyie yüzünden unutur, mü'min kardeşine adavet eder, günahlara girer. Lem'alar

  4. #4
    Ehil Üye fanidünya... - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2013
    Yaş
    43
    Mesajlar
    4.292

    Standart

    A'râf, 200. Ayet: Eğer şeytandan bir kışkırtma seni dürterse, hemen Allah'a sığın. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

  5. #5
    Ehil Üye fanidünya... - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2013
    Yaş
    43
    Mesajlar
    4.292

    Standart

    Şeytanı dinleyen bir nefis, kusurunu görmek istemez. Lem'alar

  6. #6
    Müdakkik Üye ercanahmet - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2020
    Mesajlar
    847

    Standart

    ŞEYTÂN: İblîs (Bir defa Cenabı Hakk'a isyan ettiğinden rahmetinden kovulmuş, şerleri ve muzır şeyleri temsile selâhiyeti olan ateşten yaratılmış bir mahlûk. Bütün melekler Cenab-ı Hakkın emriyle Hazret-i Âdeme secde ettiği halde Şeytan: -"O, topraktan yaratılmıştır, ben ateşten yaratıldım. Ben ondan daha kıymetli ve yükseğim" diye kibirlenerek, Cenab-ı Hakkın emrine karşı gelmiş ve Hazret-i Âdeme secde etmediğinden rahmetinden kovulmuştur. Cenab-ı Hakk'ın emirlerine sağlam sarılanlara şeytânın birşey yapamıyacağı, diğerlerini aldatmağa çalışacağı kıyâmete kadar müsâade edilmiştir). (... İşte kâinattaki şerlerin, zararların, belîyyelerin ve şeytanların ve muzırların halk ve îcadları, şer ve çirkin değildir; Çünki, çok netâic-i mühimme için halk olunmuşlardır. Meselâ; melâikelere şeytanlar musallat olmadıkları için, terakkiyatları yoktur. Makamları sâbittir, tebeddül etmez. Keza, hayvânâtın dahi, şeytanlar musallat olmadıkları için mertebeleri sâbittir, nâkıstır. Âlem-i insaniyette ise; merâtib-i terakkiyât ve tedenniyât, nihayetsizdir. Nemrutlardan, firavunlardan tut, tâ sıddıkîn-i evliya ve enbiyaya kadar gayet uzun bir mesâfe-i terakkî var... Mek.).

  7. #7
    Müdakkik Üye ercanahmet - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2020
    Mesajlar
    847

    Standart

    İnsanlarda şeytan vazifesini gören cesetli ervah-ı habîse bilmüşahede bulunduğu gibi cinnîden cesetsiz ervah-ı habîse dahi bulunduğu, o kat'iyettedir. Eğer onlar maddî ceset giyseydiler, bu şerir insanların aynı olacaktılar. Hem eğer bu insan suretindeki insî şeytanlar cesetlerini çıkarabilse idiler o cinnî iblisler olacaktılar. Lemalar

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Şeytanların halkı ve icadı ne içindir?
    By fanidünya... in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 6
    Son Mesaj: 04.02.21, 20:19
  2. .. ve içine girmesi, pek büyük bir hikmet içindir.
    By fanidünya... in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 20.09.14, 22:01
  3. İşte bu sırlar içindir ki; o yolda sülûk edenler bazan boğulur...(kelime açıklamalı)
    By fanidünya... in forum Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 23.01.14, 11:32
  4. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 26.12.11, 15:46
  5. Ramazan da Şeytanların Zincire Vurulması
    By Medresetü'zZehra in forum Fıkıh
    Cevaplar: 5
    Son Mesaj: 30.08.08, 10:35

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0